Cumartesi Postası 'Kamera olsa şimdi bile ağlarım'

'Kamera olsa şimdi bile ağlarım'

Paylaş
'Kamera olsa şimdi bile ağlarım'

Emir Berke Zincidi, evin bir köşesinde ya da merdiven altında aile kavgasına şahit olmuş gizli gizli ağlarken yer etti hafızamızda. Bu yetenekli küçük ilk filmi 'Hititya: Madalyonun Sırrı'nda da özel güçlere sahip Alaz rolünde. Emir Berke ile röportaj yaptık. Çok akıllıca cevaplar verdi. Biraz annesinden yardım aldık ama... Olur artık o kadar

RÖPORTAJ: NEHİR ÇAĞRI

- Merhaba Emir Berke, nasıl gidiyor hayat?

Güzel gidiyor.

- Okul nasıl? Kaçıncı sınıftasın?

Okulum iyi gidiyor. İlkokul birinci sınıftayım. Aslında ikinci sınıfa gitmem gerekiyordu.

- (Annesi Sevgi Hanım’a soruyorum) Öyle mi?

Emir Berke 2005 doğumlu. Aslında ilkokul birinci sınıfa gitmesi gerekiyordu. Ekimde doğduğu için bir yaş kazansın diye pedagog ile konuştuk, bir yıl okula geç göndermeye karar verdik.

- Okula geç başlattığınız için pişman olmadınız mı?

Hayır. Hayatı boyunca hep okuyacak. Ufacık çocukların okula gitmesine içim acıyor. Oğlumla bir sene daha beraber oldum ya, o bana yeter.

- Okula başlayınca evde yokluğu hissedilmiştir.

Evet, çünkü o bir kenarda oturan, sessiz bir çocuk değil. Sürekli konuşur ve koşturur. Emir Berke ile yaşamanız gerek. Bazen çocuk bazen büyük olur.

- Peki Emir Berke, hem okul hem çekimler, zor olmadı mı?

Filmimiz yazın çekildi. Okulllar kapalıydı. Ama zaten müdürler bana hiç kızmıyor ki.

- ’Hititya: Madalyonun Sırrı’ adlı fantastik çocuk filmi hâlâ sinemalarda gösteriliyor. Ne düşünüyorsun?

Güzel düşünüyorum (gülüyoruz). Beklediğimden daha güzel bir film olduğunu biliyorum. Gelmeyenlerin yüzde yüzü çok pişman olabilir yani.

‘Futbolcu, basketbolcu, manken, şarkıcı olucam’

- Emir Berke, büyüyünce ne olmak istiyorsun?

Ben biraz üşüdüm burada.

- ‘Üşüdüm, karnım acıktı, yorgunum’ diye sanatçı kaprisi mi yapıyorsun yoksa?

(Gülüyor) Yok hayır, yapmıyorum. Kaprisli olmak benim kitabımda yazmaz.

- Bak sen! Yine kendinden büyük bir laf ettin.

Tamam, sor, üşümeyeceğim.

- Büyüyünce ne olmak istiyorsun?

Oyuncu olucam, bir de futbolcu, basketbolcu, şarkıcı, manken, kaleci olucam.

- ”Sadece oyuncu olmak istiyorum” cevabını bekliyordum...

Onu zaten söyledim yaaa...

- Diğer meslekleri niye saydın o zaman?

Onları da çok seviyorum çünkü. Bir de hayvanları çok seviyorum. Onları da hep korumak istiyorum. Hayvanları kimse üzmesin. Sonra onlara bir şey olunca ağlıyorum.

‘Oyuncu yerine geçen adamlar köprüden düşerken korktum’

- Rolünden bahseder misin?

Kötülüklerle savaşan, annemi kurtarmaya çalışan bir çocuğu oynuyorum.

- Ama bu çocuğun özel bir yeteneği var, değil mi?

Evet, iki elimi kaldırdığım zaman ateş çıkaran Alaz’ım ben.

- Filmin tehlikeli sahneleri var. Çekimlerde zorlandın mı?

Hayır, hiç zorlanmadım.

- Hiç korkmadın mı?

Köprüden geçiş sahnemiz çekiliyordu. Köprüden geçerken adamlar düştü, o sahnede korktum.

- Gerçek adamlar mı düştü? Cansız manken değil miydi?

Hayır, oyuncu yerine geçen adamlar köprüden atladı.

- Peki filmde hangi sahnelerde çok eğlendin?

Ata bindiğim sahneler güzeldi. Atttan inmek istemedim. Melek dünyanın en güzel atıydı.

- Sen de meleksin. Yaşıtların ve her yaştakiler seni çok seviyor. Mutlu oluyor musun?

Çok teşekkür ederim.

- Oyunculuğu devam ettirmek istiyor musun?

Tabii çünkü ben çok oyuncu koçlarına gittim. Gidenler de çalışırlarsa benim gibi olabilirler... Her gün oyuncu koçlarına gittim.

- Ya yetenekleri yoksa?..

Sen de yetenek var sanki. Teşekkürler.

- Ünlü olmak nasıl bir duygu?

Sadece benim gerçek adım söylenmeyince hoşlanmıyorum.

- ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisinde rolün bitince üzüldün mü?

Annem bilir.

- Neden?

Sevgi Zincidi: Çünkü dizi ile ilgili soruları ben cevaplıyorum. Dizi bitince film çekimine başladık, Emir Berke pek üzülmeye fırsat bulamadı.

- Emir Berke, ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’deki o sahnelerde nasıl ağlıyordun?

İstersem şimdi bile ağlayabilirim.

- O kadar kolay mı?

Evet, kolay ağlarım. Ama ağlamak istemiyorum.

- Neden?

Hadi ağla da göreyim. Ağlarım da kamera yok.

- Ağlamayı oyuncu koçundan ders alarak mı öğrendin?

5 yaşından bu yana oyuncu koçundan ders alıyorum.

- Evde nasıl bir çocuksun?

Odamı toplarım. Anneme yardım ederim. Ipad’imde oyun oynarım.

- Ya yemek?..

Ben bu soruya cevap vermem.

- Neden?

Çünkü aile sırrımız bu bizim (Sevgi Hanım araya girip “Emir Berke yemek yemiyor, tek sorunumuz bu” diyor. Küçük oyuncu, annesine dönerek “Ya anne neden söyledin?” diye mızmızlık yapıyor).

‘Adriana Lima’yı beğeniyorum ama bunu kimseye söyleme’

- Oyuncu olarak kimleri beğeniyorsun bakalım?

Kıvanç Tatlıtuğ’u beğeniyorum.

- Niye?

Bir kere çok yakışıklı. Çok iyi oynuyor. Bir de geçen sene beni yardım gecesinde görür görmez kucağına alıp sevdi. Onu çok seviyorum.

- Kadınlardan kimi beğeniyorsun?

Bu soruyu cevaplamayacağım. Bu da aile sırrımız. Ben söylemek istemiyorum. Anne, lütfen sen de söyleme.

- Şimdi çok merak ettim, bak. Utandığına göre çok beğenilen biri... Kim?..

Yaaa kimseye söyleme ama reklamlara çıkan o kızı beğeniyorum.

- Hangisi?

Yabancı olan.

- Anneden yardım alalım.

Sevgi Zincidi: Adriana Lima.

(16.03.2013 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

2

Haberin Devamı