Siyaset Kılıçdaroğlu: Kayseri dosyası kapanmayacak
Paylaş
Kılıçdaroğlu: Kayseri dosyası kapanmayacak

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kayseri olayını kapattılar çünkü orada şeytan üçgeni vardı. Elazığ'da o şeytan üçgenini kuramadılar" diyerek, bu dosyayı açmak için sonuna kadar mücadele edeceklerini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hizbullah örgütü ile ilgili tahliyelerin toplum vicdanını rahatsız ettiğini belirterek, "Ama rahatsız olmayan AKP kanadı. Hemen Yargıtay ve Danıştay’ı suçladılar. Peki siz ne iş yapıyorsunuz, siz iktidar değil misiniz?" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, bir kısmı TBMM Genel Kurulunda kabul edilen RTÜK Yasa Tasarısı ile Başbakan’a televizyon kanalı kapatma yetkisi verildiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Padişah mısın sen kardeşim? Bu yetkiyi nereden alıyorsun? Bu yetkiyi sana veren Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri hiç düşünmüyorlar mı? Yasaklarla mücadele etmek için buraya geldiniz. Şimdi yasağı savunan yasakçıbaşı çıktı karşımıza. Böyle bir anlayış olabilir mi? Başbakan işi gücü bırakacak artık, zaten bırakmıştı, televizyon kanallarını izleyecek, beğenmediği zaman açacak telefonu ’şunu iptal edin kardeşim’ diyecek. 4. Murat’ta bile böyle yetki yoktu. Sözde yasaklarla mücadele edeceklerdi, Türkiye’yi yasaklar ülkesi haline getirdiler."

Yolsuzlukları dile getirdikleri için onlarca tazminat davası açıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Sanıyorlar ki biz korkacağız. Bizim yüreğimiz var. Biz korkmayız" dedi.

-"YARGIYI ÇALIŞTIRMAYAN SENSİN"-

Yargının sorunlarının çözülmediğini, görmezlikten gelindiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, yargının sorunlarına bütünlük içinde bakmak gerektiğini vurguladı.
İktidarın yargıç ve savcı açığının giderilmesi açılan sınavlarda "dilediğini almak’ istediğini öne süren Kılıçdaroğlu, bir bakanın "sınav yapıyorduk, Danıştay bizi engelledi" dediğini kaydetti. Danıştay’ın "objektif yapılmadığı" için sınav iptali yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, "Yandaşlarımızı alacağız... O zaman suçlu Danıştay oluyor. Haklının hakkını teslim eden bir yargı sisteminin eleştirildiği bir demokrasi olabilir mi? Danıştay’ı rakip görüyorlar" dedi.

Kılıçdaroğlu, 3 bin 600 boş kadronun sağlıklı sınavlarla doldurulması gerektiğini ifade ederek, Danıştay’ın sözlü sınavın kamera ile görüntülenmesi kararının aşılması için yasa getirilmeye çalışıldığını anlattı. Kılıçdaroğlu, "Daha gelmedi, gelecek. Bunun mücadelesini parlamentoda vereceğiz" diye konuştu.

Bilirkişilik kurumunun yıllar yılı eleştirildiğini, iktidarın çözüm üretmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "İktidar kılını kıpırdattı mı? Kıpırdatmadı. Dönüp diyor ki, bu yargı çalışmıyor. Yargıyı çalıştırmayan sensin. Yargı var olan sorunları çözmek istiyor, sen o sorunların çözülmesine değil çözülmemesine katkı veriyorsun. Sorun buradan kaynaklanıyor" dedi.

-"ADLİ TIP KURUMUNU DA KENDİLERİNE BENZETTİLER"-

Adli Tıp Kurumunu da eleştiren ve "Adli Tıp Kurumunu da kendilerine benzettiler" değerlendirmesini yapan Kılıcdaroğlu, şunları söyledi:
"Bizim adamlarımız olsun, bizim istediğimiz şekilde karar çıksın... Olur mu? Delil ile oynamak, delili karartmak bir Adli Tıp Kurumunun görevi olabilir mi? Siyasal iktidara yanaşma olacağım diye, onlara hoş görüneceğim diye var olan delilleri karartmak mümkün olabilir mi? Adli Tıp Kurumuna kendi adamlarını atadılar. Hizbullah davasında 5 yıl dosya Adli Tıp Kurumunda bekledi. Bunlardan biri çıkıp da arkadaş niye 5 yıl bekledi diye Adli Tıp Kurumuna sordu mu? Sormazlar. Ama Yargıtay’a, Danıştay’a hemen yüklendiler. Adli Tıp Kurumunu es geçtiler. 5 yıl dosyayı hangi gerekçeyle, niye tuttun? Bilen yok."

-"YAVUZ HIRSIZ MİSALİ"-

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ilgili yasaya göre 10 üyenin boşalması halinde HSYK’nın Yargıtay’a üye seçmesi gerektiğini, 30’dan fazla üye boşalmasına rağmen HSYK’nın üye atamasının engellendiğini belirterek, "Yasayı ihlal ettiler. Dosyalar birikmeyip de ne olsun. Siz engel oluyorsunuz ve geriye dönüp yargıyı suçluyorsunuz. Yavuz hırsız misali" dedi.

Yargıtay’ın üye ve daire sayısının indirilmesini öngören yasa tasarının Adalet Komisyonunda beklediğini, bölge adliye mahkemelerinin kuruluşunu öngören yasanın 2005’de çıkarıldığını, ancak bu mahkemelerin henüz kurulmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Niçin yasayı uygulamıyorsunuz? Buradan TBMM Başkanı Sayın Mehmet Ali Şahin’e bir çağrı yapıyorum: Bu parlamentodan çıkan yasaların uygulanıp uygulanmadığını da bir bak bakalım. Bunun sorgulanması lazım" diye konuştu.

Yargıtay da dahil yargının pek çok alanının yeniden düzenlenmesine ihtiyaç olabileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Ama yargının sorunlarına önyargıyla değil objektif yaklaşmamız lazım. Yargının sorunlarını çözmemiz lazım. Birilerini suçlayarak, karalayarak bu olayı çözemeyiz. Sağlıklı projelerle yola çıktığımız zaman bu sorunu aşarız’ dedi.

-"BU YAPININ DEĞİŞMESİ LAZIM"-

Adalet Akademisinin "sözde özerk" olduğunu ve gerçek anlamda özerkliğe kavuşturulması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, adli kolluk sisteminin kurulması gerektiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Bu yapının değişmesi lazım. Bu yapı değişmedikçe adalet kavramı her zaman tartışma konusu olur" dedi.
Mahkemelerin ihtisaslaşması gerektiğini de vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bir konuda uzmanlaşmış bir yargıcı bir başka davaya bakar hale getiriyoruz. Göz uzmanını alıyorsunuz beyin cerrahı olarak görevlendiriyorsunuz. Yargıyı uzmanlaştırmamız lazım" diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, adalet hizmetlerine bütçeden ayrılan payın çok az olduğunu, pul parası yok diye tebliğ yapılamadığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, "8 yıldır yargı ihmal edildi. AKP’nin düşündüğü yargının sorunlarını çözmek değil yargıyı ele geçirmektir" görüşünü dile getirdi.

Tutuklu sayısının giderek arttığını, büyük kısmının daha hakim önüne çıkmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Biz de buna adalet diyoruz. Bu adalet, Adalet ve Kalkınma Partisinin adındaki adalet sözcüğü ile eş anlamlıdır, yani adaletsizdir. İnsanları yıllarca içerde tutacaksınız, yargıcın önüne bile çıkmayacak ve siz buna adalet diyeceksiniz" şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, birikmiş davaların büyük çoğunluğunun elektrik hırsızlığı, karşılıksız çek ve icra davaları olduğunu bildirerek, "Bu davaların ortaya çıkış nedeni de Adalet ve Kalkınma Partisinin izlediği ekonomi politikasıdır. Bu politika toplumu bu hale getiriyor" diye konuştu.

-"8 YILDIR NE YAPTINIZ?"-

Bütün bunları Hizbullah davası dolayasıyla dile getirdiğinin kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Masum insanları domuz bağı ile bağladılar, betonlara gömdüler ve 10 yıl içerde kaldılar. Şimdi dışarı çıktılar ve ’pişman değiliz’ diyorlar. Toplum rahatsız, toplum vicdanı rahatsız. Ama rahatsız olmayan AKP kanadı. Hemen Yargıtay ve Danıştay’ı suçladılar. Siz peki ne iş yapıyorsunuz? Siz iktidar değil misiniz? İktidar çözüm üretme yeridir. Eğer şikayet ediyorsanız o koltuklarda ne işiniz var? Geciken adaletin adalet olmadığını herkes biliyor. Siz kalkacaksınız şikayet edeceksiniz. Sizin göreviniz ne? Niye çözmediniz sorunları. Bu saydığım sorunların tamamı çözülebilirdi. Tamamı için en azından onlarca çözüm üretilmiş sorunlar. Yıllardır çözün, çözün diye herkesin bağırdığı sorunlar. 8 yıldır otuyorsunuz. 8 yıldır ne yaptınız?"

"İktidara yakın bir gazetede Yargıtay Üyesi Nihat Ömeroğlu’nun 10 Ağustos 2010’da ’Tutukluk süresi ve toplumu bekleyen tehlike’ başlıklı yazı yazdığını, tehlikenin gerçekleştiğini" belirten Kılıçdaroğlu, "Ağustos ayından bu yana yazının gereğini bile yapmadınız. Uyan iktidar, toplumu bekleyen tehlike var, diyor. Kulaklarını tıkadılar" diye konuştu.

Yargının sorunlarını çözmek için samimi olarak yola çıkmak ve önyargılı olmamak gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Yargıyı ele geçirme düşüncesiyle yola çıkanlar, yeni sorunların ortaya çıkmasına yol açarlar. Yargıyı ele geçirmek için iktidarı kullanmaya başladılar. ’Yargıtay çözmüyor ben nasıl çözüleceğini biliyorum, Danıştay konuşuyor, haddini bildireceğim’... Bu tuzağa ülke aydınlarının düşmemesi lazım. Sorunlar var çözüm akılla ve mantıkla bulunmalıdır" dedi.

"VAZO KIRILDI"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, her yerde "Türkiye’nin nasıl büyüdüğünü, borsanın nasıl patladığını, ihracatın nasıl arttığını" anlattığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Onu dinleyenler, ülkede hiçbir sorun yok, Türkiye büyüyor diye düşünür. Sorunlar bazen o kadar acı ki devletin kurumları bile gizleyemiyor. TÜİK’in, yoksulluk araştırması yayımlandı. 2008’den 2009’a 818 bin yoksul sayısı artı. Hani pırıl pırıl parlayan vazo var ya, cilaları döküldüğünde gerçeği görünen, işte o vazo kırıldı. TÜİK rakamlarına göre, 2008’de 11 milyon 900 bin olan yoksul sayısı, 2009’da 12 milyon 700 bine çıktı. Sayın Başbakan, buna nasıl yanıt verecek? Türkiye büyüyor, kalkınıyor, kişi başına gelir 10 bin dolarları buluyordu. Nasıl oluyor da yoksul sayısı 818 bin kişi artıyor? AKP yöneticilerinin de bunu düşünmesi lazım. Siz hiçbir AKP yöneticisinin, ’seçimlere giriyorum’, ’il, ilçe başkanı oldum, cebimden harcamalar oldu, yoksullaştım’ dediğini duydunuz mu? Hepsi köşeyi döndü, fatura halka, yoksullara çıktı. 818 bin yoksul sayısı; AKP’nin, onun izlediği ekonomi politikasının yarattığı tablodur. Bunlar sadece kendilerini, yandaşlarını düşünüyor, halkı düşündükleri yok. Bunların amacı yoksulluğu önlemek değil. 12 milyonluk kitleyi, biraz daha büyütüp, yoksulluğu yönetmek, çünkü yoksulluk kurumsallaştı. Yoksulluk kurumsallaşırsa, yoksulluğu giderecek reçete üretemezsiniz.

Yoksul kardeşlerime, yoksulluğu iliklerine kadar hissedenlere sesleniyorum; sizi bu hale getiren, 8 yıldır bu ülkeyi yöneten AK Parti iktidarıdır. Bunu unutmayın, bir köşeye yazın ve sandığa giderken bunu düşünün."

-"YUNANİSTAN NÜFUSU 10,5 MİLYON, YOKSUL SAYIMIZ 12 MİLYON"-

Kılıçdaroğlu, yoksulluğu en ağır kadın ve çocukların yaşadığına işaret ederek, TÜİK rakamlarına göre, kırsalda 6 yaşından küçük çocukların yoksulluk oranın yüzde 48,69’a çıktığını, köylerde açlık sınırının altında 310 bin kişinin yaşadığını söyledi.
Yunanistan nüfusunun 10,5 milyon, Bulgaristan’ın 7,5 milyon olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin yoksul sayısının ise 12 milyon 751 bin olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, bir sivil toplum kuruluşunun 7 ilde yaptığı yoksulluk araştırmasına ilişkin Anadolu Ajansı’ndan geçen habere işaret etti. Kılıçdaroğlu, yine 9 Ocak’ta Anadolu Ajansı’ndan geçen bir haberi örnek göstererek Konya’da, kredi kartı mağduru bir vatandaşın, tefecilere başvurarak, borçlarını ödemeye çalıştığını anlattı. Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin izlediği politikalar, vatandaşı tefecilerin kucağına itiyorsa, izlenen ekonomi politikasının sorgulanması gerektiğini vurguladı.

-"SANIYORLAR Kİ BU DOSYA KAPANACAK"-

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlar 3 Y ile mücadele edeceklerini söyleyerek, iktidara geldiler. Yoksullukla mücadele; yoksul sayısı arttı. Devletin resmi kurumu TÜİK söylüyor. Birinci Y’de sınıfta kaldı. Yolsulluk sayısı; orada sayı mayı kalmadı. Elazığ’da dönen dolapları okuyoruz. ’Yolsuzluk var’ diyorlar, İçişleri Bakanı, ’Hayır yok, soruşturmaya da gerek yok’ diyor. Bir yürekli savcı çıkıp, yolsuzluk olduğunu ve soruşturmak istediğini söylüyor, Danıştaya başvuruyor, soruşturma izni çıkıyor. Bu bakan acaba hiç utanıyor mu sıkılıyor mu? Kayseri olayını kapattılar çünkü orada şeytan üçgeni vardı. Elazığ’da o şeytan üçgenini kuramadılar, savcı çıktı ’soruşturacağım’ dedi, herkes itiraf ediyor, dönen dolapları anlatıyor.

Ayın 4’ünde Kayseri Valiliğinde oturup, müsteşarlığa atanan vali, imzalıyor, dosyayı kapatıyor. Ayın 4’ünde gelip müsteşarlık koltuğuna oturuyor, aynı 4’ünde aynı dosya, hangi hızla Ankara’ya geldiyse, dosyayı kapatıyor. İçişleri Bakanı’na soruyorum, aynı gün, sabah dosyayı onaylayan, kapatan vali, öğleden sonra müsteşarlık koltuğuna oturdu, aynı gün bu dosya Kayseri’den Ankara’ya nasıl geldi? Bu dosya, Kayseri’den postaya verilecek, evraktan çıkacak, gelip bakanlığın evrakına girecek, ilgili daireye gönderilecek, ilgili daire onay hazırlayacak, müsteşara gidecek, müsteşar bakanı görecek ve dosya kapanacak. Kayseri-Ankara hattı, 24 saat bile değil, birkaç saatte halloluyor. Bu dosyayı Kayseri’den Ankara’ya kim getirdi, birisi koltuğuna alıp mı geldi? Bir yolsuzluk dosyasını kapatmak için bu acele, telaş niye? Sanıyorlar ki bu dosya kapanacak. Bu dosyayı kapatmıyoruz, bu dosyayı açmak için sonuna kadar mücadele edeceğiz."

OKTAY EKŞİ CHP'YE KATILDI

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında CHP’ye katılan gazeteci Oktay Ekşi’ye rozetini taktı.
Ekşi, yaptığı konuşmada, uzun bir gazetecilik yaşamından sonra CHP’de bulunmaktan onur duyduğunu dile getirerek, "Bu dakikadan itibaren, milletine çok büyük hizmetler veren bu büyük partiye katılıyorum" dedi.

CHP üyeliğinin, bir vatandaşın taşıyabileceği en büyük şeref payelerinden biri olduğunu belirten Ekşi, CHP’li olmanın, Atatürk’ün izinden ve gösterdiği hedeflerden ayrılmamak anlamına geldiğini söyledi. Ekşi, CHP’li olmanın, "Türkiye Cumhuriyeti’nin ebediyen yaşaması idealine kendini adamak, ’bağımsızlık benim karakterimdir’ diyebilmek, çağdaş uygarlıkla bütünleşmek, demokrasiye, hukuka bağlı olmak, her türlü yolsuzluğa karşı mücadele etmeye söz vermek" olduğunu vurgulayarak, "CHP’li olmak, bu değerleri yaşama geçirecek olan CHP’yi iktidara getirmek için var gücüyle çalışmak demektir. Bu sözü vererek aranıza katıldım" dedi.

Kılıçdaroğlu da Ekşi’nin, "bir kalem ustası, bir medya duayeni olduğunu, kalemini satmadığını, bağımsız kullandığını, yeri geldiğinde CHP’yi de eleştirdiğini, doğruları söylemekten çekinmediğini" ifade ederek, Ekşi’nin partiye katılmasından mutluluk ve onur duyduğunu vurguladı.
Ekşi’nin, CHP’li olmanın ne olduğunu çok güzel anlattığını belirten Kılıçdaroğlu, Ekşi’nin kaleminin, AK Parti iktidarıyla "askıya alındığını" savundu. Kılıçdaroğlu, "Burada yazacak, söyleyeceksiniz, burada özgür ve bağımsızsınız" diye konuştu.

Oktay Ekşi, grubun ardından gazetecilerin sorusu üzerine, siyasi kimliği gerektirdiği anda Basın Konseyi Başkanlığından istifa edeceğini belirerek, "Şu anda gerektirmiyor" dedi.

Bu arada, Basın Konseyinden yapılan açıklamada, Ekşi’nin bugünkü grup toplantısında partiye katılacağına yer verilerek, "Oktay Ekşi siyasi kimliğinin gerektirdiği anda Basın Konseyi Başkanlığını bırakacağını ifade etmiştir" denildi.

-"KAYBETTİĞİNİZ HAKLARI VERECEĞİZ"-

Kılıçdaroğlu, dün "Çalışan Gazeteciler Günü" olduğunu anımsatarak, yüzlerce gazetecinin çalışmadığını, işsiz olduğunu, bir çok mağduriyet yaşadığını anlattı.

Hükümetin, gazetecilerin yasalardan kaynaklı yıpranma hakkını elinden aldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Halkın iktidarında o kaybettiğiniz hakları fazlasıyla vereceğiz. Hiç endişeniz olmasın" dedi.

Kılıçdaroğlu, eğitim uçuşu sırasında helikopterin düşmesi sonucu 5 subayın yaşamını yitirdiğini de anımsatarak, ailelerine ve orduya başsağlığı diledi. Kılıçdaroğlu, ayrıca vefat eden "Kıvırcık Ali" lakaplı sanatçı Ali Özütemiz’e de Allah’tan rahmet diledi.

Hafta sonu yaptığı temaslar hakkında bilgi veren Kılıçdaroğlu, Kuşadası’nda Romanların toplantısına katıldığını belirtti. Kılıçdaroğlu, Romanların çok şey istemediğini, kendi yerlerinde insan gibi yaşamak, çocuklarını okutmak, nüfus cüzdanı sahibi olmak, oy kullanmak, seçmek ve seçilmek istediğini dile getirerek, bunların çoğu zaman görmezden gelindiğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, "Roman açılımı" denilerek, Romanların, oturdukları Sultan Mahallesi’nden çıkarıldığını, milyarlık rantların birilerine peşkeş çekildiğini söyledi.

Grup toplantısını muhtarların da izlediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, muhtarlıkların, demokrasinin, en saf, duru yaşandığı alanlar olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, muhtarların, bulundukları bölgede sorun çözen konumunda olmak istediklerini belirterek, halkın iktidarında muhtarların sosyal güvenlik primlerini devletin ödeyeceğini dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, muhtarlardan, ortak ses çıkarmasını isteyerek, "53 bin muhtarımız, ’Bizim sorunumuzu hangi iktidar ele alıyor ve sorunun çözümünü anlatıyor’ diye düşünsün. Kim anlatıyor ve sorununuzu çözüyorsa onun yanında olun. Olun ki demokrasinin güçlenmesine sizler de katkı verin" diye seslendi.

2

Haberin Devamı