Siyaset 'Kimse bize demokrasi dersi vermeye kalkmasın'
Paylaş
'Kimse bize demokrasi dersi vermeye kalkmasın'

Brüksel'e yaptığı gezi sırasında AP Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda ile aralarında yaşadığı gerginliğe açıklık getirme için Atatürk Havalimanı'nda bir basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, görüşmeme isteğinin kendisinden geldiğini bir kez daha söyledi.

Brüksel’e yaptığı gezi sırasında Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda ile aralarında yaşadığı gerginliğe açıklık getirmek ve ziyareti ile ilgili açıklamalarda bulunmak için Atatürk Havalimanı’nda bir basın toplantısı düzenleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, görüşmeme isteğinin kendisinden geldiğini bir kez daha söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bize benim yaptığım açıklama nedeniyle rahatsız oldukları ifadeleri iletildi. ’Benim yaptığım açıklamadan rahatsız olanlarla ben görüşmem’ dedim. ’Kimse kusura bakmasın’ dedim ve geri döndüm geldim. İşin özü budur" dedi.

BEDEL ÖDEMEYE HAZIRIZ

Basın toplantısı sırasında zaman zaman sesini tonunu yükseltip eliyle masaya vuran Kemal Kılıçdaroğlu, demokrasi için her türlü bedeli ödemeye hazır olduklarını belirterek şunları söyledi:

"Üçüncü sınıf demokrasiyi kabul etmiyoruz. Hiçbir batılı bize kusura bakmasın demokrasi dersi veremez. Asla kabul etmeyiz. Biz demokrasiyi batının lütfu ile kazanmadık. Biz demokrasiyi alnımızın teriyle kazandık. Birileri bizi eleştirecek diye yolumuzdan dönemeyiz. Kararlıyız. Bedel ödenecekse o bedeli biz ödemeye hazırız. Bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz. O şunu söyledi, bu bunu söyledi, hiç önemli değil.

Ne zaman Brüksel’e gitsem, efendim şu oldu bu oldu. Ama gideceğim. Türkiye’nin gerçeklerini Mısır’daki sağır sultana kadar anlatacağım. Yolumuzdan hiç dönmeyeceğiz. Bu ülkede diktatörlere izin vermeyeceğiz. Kimse bize demokrasi dersi vermeye kalkmasın. Biz demokrasinin ne olduğunu biliyoruz. Özgürlüğün ne olduğunu biliyoruz.

Bize benim yaptığım açıklama nedeniyle rahatsız oldukları ifadeleri iletildi. Benim yaptığım açıklamadan rahatsı olanlarla ben görüşmem dedim. Kimse kusura bakmasın dedim ve geri döndüm geldim. İşin özü budur."

THY’nin tarifeli seferiyle bugün saat 15.45’de Brüksel’den İstanbul’a gelen Kemal Kılıçdaroğlu yanında Milletvekilleri Faruk Loğoğlu ve Umut Oran ile birlikte Atatürk Havalimanı VİP Salonu’nda düzenlediği ve çok sayıda gazetecinin izlediği basın toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu, " Kimse bize demokrasi dersi vermeye kalkmasın" diyerek, şöyle devam etti:

" Orada katıldığımız bir toplantıda ben şunları söyledim; Sayın Erdoğan Suriye konusunda batılılar bizi yalnız bıraktı, diye bir açıklama yaptı. Ben de siz niçin Sayın Erdoğan’ı Suriye konusunda yalnız bıraktınız? Bir Başbakan bunu söylüyorsa, demek ki sizin verdiğiniz bir söz var. O sözün gereğini siz yerine getirmediniz. Batının etik değerleri verdikleri sözün arkasında durmasını gerektirir, dedim. Bana oturumda liberal bir milletvekili ’ Biz hiçbir zaman Sayın Erdoğan’a böyle bir söz vermedik. Sayın Erdoğan bunu hangi gerekçeyle kullandı onu da bilmiyoruz’ dedi. Bu bize göre önemli bir gelişme. Sayın Başbakanın buna bir açıklama getirmesi lazım. Çünkü batılılar kendisine böyle bir söz vermemiş.

Bütün bu ayrıntıların görülmediği sadece bir şeyin görüldüğü bir tablo ile karşı karşıyayız. Benim Brüksel’de kullandığım ’Esat ile Erdoğan arasında fark yoktur, ton farkları vardır’ cümlesini ben bir gün önce CHP grubunda yaptığım konuşmada kullanmıştım. Basın toplantısında bana Erdoğan’ın CHP’ye yönelik eleştirileri hatırlatılarak siz Esat’ı destekliyorsunuz eleştirisini bana yönelttiler. Ne diyorsunuz? diye. Ben de cevabı verdim. ‘İkisinin arasında ton farkı hariç hiçbir fark yoktur’ dedim. Esat’a ben kardeşim demedim. Eşiyle hiç tanışmam. Hiçbir zaman tokalaşmadım. Beraber tatil yapmadık. Esat’a ’kardeşim’ diyen adam bir gecede Esat’a düşman oldu. Beraber tatil yapan adam eşini ailesini bütün Suriye’yi düşman belledi. Bu anlayışı kabul etmediğimizi söyledim. Biz CHP olarak hiçbir zaman, hiçbir ortamda Esat’ı da savunmadık. Baskıcı ve insan hakkı ihlali olduğu hiç yönetimi savunmadık. İç politikaya yönelik sorulan soruya üç aşağı beş yukarı bu cevabı verdim. Efendim burada böyle bir tanımlama yapamazsın. Düşünceyi tanımayan hiçbir görüşü kabul etmem. Orada da görüşmeyi ret ettim. "

BİRİNCİ SINIF DEMOKRASİYE LAYIKIZ


Türk halkının birinci sınıf demokrasiye layık olduğunu belirten Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Yasama ve yargı bizim için ayak bağıdır, diyen bir Başbakanı demokrat olarak tanımlayan kişi çıksın. İster Avrupa’da ister Amerika’da ister Rusya’da ister Çin’de. Böyle bir insana asla demokrat denmez. Şimdi ben o kişilere soruyorum. Bu sözü söyleyen Başbakan’ın sözü ortada dururken siz ne yaptınız? Ne söylediniz? Çünkü birileri Türkiye’ye üçüncü sınıf demokrasiyi uygun görüyor da ondan. Bu halk birinci sınıf demokrasiye layıktır. Biz birinci sınıf demokrasiyi savunacağız.
Uludere’de 34 yurttaşımız katledildi. Öldüren kim? Bu talimatı Recep Tayyip Erdoğan vermiştir. Kendi insanını Türk Hava Kuvvetleri uçaklarıyla imha etme talimatı veren adama ne denir? Demokrat mı denir? O adama diktatör denir. Şimdi ben soruyorum. Esat ta uçaklara Suriyelileri öldürün diye talimat veriyor, Erdoğan da talimat veriyor. Aralarında ne fark var. 51 kişi Reyhanlı’da hayatını yitirdi. Sorumlusu kim? Ben Reyhanlı’daki manavı mı sorumlu orak göreceğim. Bu işin sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir. Dünyanın her tarafında kural böyledir. 51 kişinin ölümünden sorumlu olan Recep Tayyip Erdoğan’dır.

PARA NEREDEN GELİYOR?

Demokrasilerde bir ülkenin Başbakanınin kendi topraklarında terör örgütüne kamp açamayacağını belirten Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

" Özgür Suriye Ordusuna silahlı kamp açan kişi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Para nereden gelir Katar’dan. Nereden gelir Suudi Arabistan’dan. Nerede eğitilirler Türkiye’de. Nereye gidiyor bunlar Suriye’ye. Niçin? Terör için. Terör ihraç ediyorsun. Sonra aynı terör ithal olarak sana geri döndü.

Avrupa’nın en büyük barosu İstanbul Barosu, Yargılanıyor. Yasa dışı yargılanıyor. Bunu yapan adamın Esat’tan ne farkı var. Yasaları çiğneyen kişi demokrat mıdır?
Ben bildiğimi okurum diyorsun, Esat’da ben bildiğimi okurum diyor. Şimdi 19 Mayıs’ı Reyhanlı olayları nedeniyle yasaklıyorlar. O gece siz düğünlerde değil miydiniz. İnsanda biraz ahlak olur.

Bu ülkede basın özgürlüğü var mı? Yok. Suriye’de var mı? Orada da yok. Bu ülkede yargı bağımsızlığı var mı? Yok. Suriye de var mı? Yok. Bu ülkede önemli davaların savcısı kim? Başbakan. Orada da Esat."

Faik KAPTAN/İSTANBUL,(DHA)

Haberin Devamı