Siyaset Kışanak: "Cevabı misliyle alacaklar"
Paylaş
Kışanak: "Cevabı misliyle alacaklar"

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, KCK operasyonları ile gündeme gelen "KCK sözleşmesi", "paralel devlet" gibi haberlere tepki göstererek, o belgenin BDP genelgesi olduğunu söyledi. Kışanak, "Paralel devlet BDP mi? BDP'yi mi kapatmaya çalışıyorsunuz?" diye sordu

BDP’nin Meclis’teki grup toplantısı, BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan’ın tutuklu belediye başkanları ve milletvekillerinin isimlerini okuması ile başladı. KCK operasyonu kapsamında son gözaltına alınanların 12 Eylül’e rahmet okuturcasına özel yetkili mahkemelere sevk edildiklerini belirten Kaplan, "Demokrasi mücadelemiz devam ediyor ve devam edecek" dedi.

Depremle ilgili özeleştiriye hazırız

Kışanak ise konuşmasının büyük bölümünü Van depremine ayırdı. Deprem sonrası BDP’yi eleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yanıt veren Kışanak, felaketin iktidar tarafından siyasi istismar ve polemik konusu haline getirildiğini savundu.

Kışanak, Erdoğan’ın dünkü konuşmasını, "İnsanımızın yaşadığı bu acıdan kendine rant edinme hırs ve çabası içinde" sözleri ile eleştirdi. Parti olarak yaptıkları çalışmaların görmezden gelinerek engellendiğini savunan Kışanak, parti olarak felaket sonrasındaki eksiklikleri ile ilgili özeleştiri vermeye hazır olduklarını söyledi.

AFAD belediyelere verilsin

En önemli konunun arama kurtarma ekibi ve çadır ihtiyacı olduğunu belirten Kışanak, bunların karşılanmasındaki görevin merkezi hükümet ve devlete ait olduğunu söyledi. Kışanak, "Devletin yapısı böyle konumlanmış. Afet Koordinasyon Merkezi ve bu kurumları elinde tutan kurumlar belli. Yasa teklifi versinler, bu yetkileri yerel yönetimlere devretsinler, sonra da hesabını sorsunlar" dedi.

Türkiye’deki binaların yaklaşık yarısının depreme dayanıklı olmadığını ifade eden Kışanak, Erdoğan'ın, "İktidarı kaybetme pahasına yıkacağız" sözlerini eleştirdi.

Kışanak, "İyi bir şey yapacaksanız niye iktidarı kaybetme korkunuz olsun, yoksa sizin kafanızda başka planlar mı var? Kentsel dönüşümün tamamı yoksulları mülksüzleşmeye dönüştürmüştür. Deprem felaketinden korunmak adı altında yıkılacak binalarda aynı yöntem uygulanır ve derme çatma da olsa evi olan yoksullar malsız mülksüz kalacaksa, tabii ki iktidardan olursunuz, ne bizler ne kamuoyu vicdanı bunu kabul etmez" diye konuştu.

Tehditle almaya çalışıyor

Son KCK operasyonu kapsamındaki gözaltıları da eleştiren Kışanak, tüm demokratik seslerin susturulmak istendiğini söyledi. Kışanak, şöyle devam etti:

"Yapılan açık ve net bir şekilde siyasi bir darbedir, siyasi bir soykırımdır, demokratik siyaseti rafa kaldırma çabalarıdır. Bu operasyonlar, biri 2009 yerel seçimlerinden diğeri de 12 Haziran seçimlerinden sonra olmak üzere kesintisiz devam eden iki büyük dalgayla kendisini gösterdi.

Bu tarihler önemli, neden her seçimden sonra KCK operasyonu dalgası başlıyor? Çünkü AKP hükümeti sandıkta alamadığı oyu cezaevi tutuklama tehdidiyle almaya çalışıyor. Ancak yanılıyor. İnsanlık kendisine zulmü, onursuzluğu dayatana, kimliğini elinden almak isteyenlere boyun eğmemiştir, bundan sonra da eğmeyecektir."

Aşağılık yayın


Operasyonların hükümet eliyle yürütüldüğünü söyleyen Kışanak, medyada öne çıkan "KCK genelgesi" haberlerini eleştirdi. Muş Milletvekili Demir Çelik'in BDP Genel Başkan Yardımcısı iken parti örgütlerine gönderdiği genelgenin "KCK genelgesi" diye haber yapıldığını belirten Kışanak, genelgeyi kürsüden gösterdi. Kışanak, "Bu kadar yalan ve kara propagandanın artık kendilerini de çirkefin içine sürüklediklerinin farkında değiller" dedi.


BDP Siyaset Okulu'na isimleri verilen, toplumsal olaylarda yaşamını yitiren 2 kişinin PKK’lı olarak gösterildiğini ifade eden Kışanak, "Polisin katlettiği genci PKK’lı diye gösteriyorlar. Ey AKP; utanmayacaksın, bir de böyle diyeceksin. Şerzan Kurt ve Aydın Erdem… Polisi yargılamayacaksın, suçlayacaksın, böylesine faşizan yaklaşım ve savaş taktiğiyle karşı karşıyayız. Bu kadar aymaz, bu kadar pervasız, bu kadar alçak ve aşağılık bir yayın" diye konuştu.

Cevabı misliyle alacaklar

Siyaset okulu kurma kararıyla ilgili yazının 2006 ’da Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’na bildirildiğini belirten Kışanak, şöyle devam etti:

"KCK sözleşmesi, Paralel devlet… Paralel devlet BDP mi? BDP’yi mi kapatmaya çalışıyorsunuz? Siyaset okulu mudur paralel devlet? Neden bilinçli, örgütlü toplumdan korkuyorsunuz? Korkmaya devam edin. Sizinle başetmenin tek yolu bilinçli toplum yaratmak, sizin faşizan yaklaşımınıza karşı güçlü bir direniş sergilemektir.

Şimdiye kadar yaptık, yine yapacağız. Bölgede AKP ve BDP dışında parti kalmadı. Şimdi, BDP kapısına kilit vurup herkesi AKP’li mi yapmak istiyorlar? Bu mümkün mü? Şimdiye kadar öldürerek yapamadıklarınızı tutuklayarak mı yapacaksınız? AKP yandaşları, şürekası bir kenara not etsin. 90’lı yıllarda bu halka zulmü reva görenler nasıl tasfiye olduysa, bugün AKP’nin dayattığı zulmün karşılığı da bu olacaktır.

Buradan kendilerine bir pay çıkarmaya çalışanlar yanılıyor. O zaman öldürdüler, halk tepki olarak koptu. Şimdi 'cezaevine koyarsak ıslah ederiz AKP yandaşı olur' zannediyorlar. Yanıldıklarını en kısa sürede görecekler, cevabı misliye alacaklar."

Gençler ne zaman dağa çıktı?

Malatya Devlet Hastanesi'nde bulunan PKK’lıların cenazesiyle ilgili de bilgi veren Kışanak, şunları söyledi:

"Vahşet uygulanmış, yakılmışlar, insanlık suçu var, katliam var. Biz bunun hesabını sormayacak mıyız, insanlığımızı bu kadar mı yitirdik? Yitirmedik. Çocuklarımıza da bu ülkenin her bir insanına da sahip çıkmaya devam edeceğiz. Başbakan bizi suçlayacağına, bu gerillaların ne zaman dağa çıktıklarına ve yaşına bakarsa daha iyi anlar.

İçlerinden biri hariç tamamı 2002 sonrasında dağın yolunu tutmuş. Vicdanı olan 'Bu ölümleri nasıl engelleriz, neden dağın yolunu tuttu' diye sorar. Ama 'Misliyle yanıt veririz' demeler, 'Niye sahip çıktınız' gibi akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Bütün inançlar ölüye saygıyı ve inancı gereği yapılması gereken ibadete saygı duyar. Her bir gencimiz toprağa düştüğünde nasıl karşı çıkıyorsak bundan sonra da, bu insanlık dramına karşı, gerilla-asker ayrım yapmadan, 'ölmesinler' diyeceğiz.

Başbakan bu ayrımı yapa yapa toplumu ikiye böldüler. Ölülerin bir kısmına sevinen, bir kısmına üzülen toplum haline getirdiler. Bundan sonra da 'Tüm acılar ortak acımızdır, ölümlerin tamamına karşı durmak insanlığın gereğidir' diyeceğiz ve böyle mücadele edeceğiz."

Haberin Devamı