Yaşam Kötü giden evliliği kurtarmanın 5 yolu

Kötü giden evliliği kurtarmanın 5 yolu

Paylaş
Kötü giden evliliği kurtarmanın 5 yolu

Evlilik sadece bir sözleşme değil aynı zamanda kader ortaklığıdır. Bu ortaklık zaman zaman problem yaşasa da aşmak mümkündür. Tabii ki karşılıklı çaba olmalıdır. Taraflardan sadece birinin evliliği kurtarmaya çalışması yetmez. Sorunları aşmak istiyorsanız bu yazıyı okuyun. "Bana ne" diyorsanız, kendinize bir avukat bulun

Evliliğin en temel nedeni aşk olmalı. Ama evlilik aşktan öte bazı şeyler ister. Çünkü çok uzun solukludur. Bu yüzden başta duyulan heyecanlar zamanla yerini başka şeylere bırakır. Mesela alışkanlığa... Bunu olgunca kabul edenler için sorun yok. Onlar, aşktan sevgiye yumuşak bir geçiş yaparak evliliklerinin bu çerçevede daha uzun yıllar sürdürebilirler. Eşlerden biri ya da her ikisi bu olgunluğa erişememişse, kendini eğitememişse ve evliliğin yanı sıra başka hiçbir uğraşı yoksa o zaman aşktan sevgiye geçişi bir türlü kabullenemeyecektir. Evlilik derinden sarsılacaktır. Zaten boşanmaların yüzde 45'i bu ilk 5 yıl içinde olmaktadır. Bu geçiş süreci sancılı olmakla beraber aşılması imkansız değildir.

İşte bu sorunları aşmanız için 5 yol:


1- DİNLE


Eşler arasındaki iletişi hisseder.


2- ANLA


Dinlemek elbette yetmez, eşinizi anlamaya da çalışmalısınız. Karşınızdaki insan ne kadar konuşursa konuşsun, siz onu anlamak için çaba göstermezseniz cümleler havada uçup kaybolur. Burada 'empati' çok önemlidir. Yani kendinizi eşinizin yerine koyacaksınız. Eğer bir davranışınızdan şikayetçiyse "Aynısı bana yapılsaydı, nasıl hissederdim?" diye düşüneceksiniz. Anlamakla beraber anlayışlı da olacaksınız. Söylediği şey size çok aykırı gelse bile bunu onun yüzüne vurmayacaksınız. Eşiniz böylece öne konusunda adım atılacağına inanacak. Bu da evliliğiniz konusunda umudunu artıracak.


3- KONUŞ


Dinlediniz, anladınız ve konuşma sırası size geldi. Kimi insan, eşini sadece dinler, seni anlıyorum der ama kendi fikrini söylemez. İşte bu durum, eşinizi çileden çıkarır. Oysa siz de o sorun hakkında mutlaka ne düşündüğünüzü açıklamalısınız. Ya da siz eğer ortada bir sorun görüyorsanız bunu açmalısınız. "Benim seninle sorunum yok, senin benimle varsa sen konuş" demenin alemi yok. Ayrıca sadece birbiriniz hakkındaki ya da evlilinizdeki sorunları değil, dünyadaki her şeyle ilgili konuşmalısınız. Eşler birbirinin en iyi arkadaşıdır da aynı zamanda. Konuşabilmeli, birlikte zaman geçirebilmeli ve eğlenebilmelidirler.


4- SABRET


İnsanların birbirine karşı tahammülü çok azaldı. Ama evliliğin çok önemli bir unsurudur sabretmek. Kötü olaylar karşısında hemen pes etmek, çaba göstermeyi bırakmak, emek vermekten vazgeçmek doğru değil. Benim sabretmekten kastım eşlerin birbirlerine yaptıkları her şeyi sineye çekmek değil yanlış anlaşılmasın. Şiddet, ihanet gibi davranışlar tabii ki affedilecek şeyler değil. Ancak pire için yorgan yakmanın da alemi yok. Sorunları çözmek yerine daha ilk bocalayışta ayrılığı gündeme getirmek doğru bir davranış biçimi olmaz. Üstelik sürekli ayrılıktan konuşmak da evliliğin anlamını yitirmesine yol açar.


5- DEĞİŞME VE DEĞİŞTİRME


Eşlerin yaptıkları en büyük hata, birbirlerini değiştirmeye çalışmaktır. Evlenmeden önce herkesin kendine göre bir yaşam tarzı vardır. Çiftler birbirlerini tanıdıklarında ve eş olmaya karar verdiklerinde bu yaşam tarzını bilerek adım atar. Ne yazık ki evlendikten sonra taraflardan biri (genellikle erkekler) eşini kendi hayatını yaşamaya mahkum etmeye çalışır. Sadece kendi kurallarının geçerli olmasını ister. Bu başta, insanın hoşuna gitse de daha sonra baskı unsuru olmaya başlar. Baskı sonuçta mutlaka patlamaya yol açar. Bu yüszden eşler birbirinin yaşam tarzına saygı duymalıdır. Ki bir hayatı ortak olarak yaşayacaklar. Ancak bu şekilde evliliğin huzurlu ve mutlu bir şekilde devamı sağlanabilir.


ÇOCUK KURTARIR MI?


Çocuk, mutluluk verebileceği gibi evlilik içindeki sorunları artırabilir de... Çocuk doğana kadar serbest, kaygısız bir yaşam sürmüş olan çiftler, birdenbire ağır bir sorumluluğu yüklenince derin sıkıntı duyabilir, hatta ruhsal çöküntü içine girebilirler. Kendilerini hapsedilmiş, sınırlanmış hissedebilir, bu ağır sorumluluktan kurtulmak için evden uzaklaşmak isteyebilirler. Çocukla birlikte gelen bir başka sorun da özellikle kadında yaşanan cinsel isteksizliktir. Kadının kendini çocuğuna adaması, eşini ihmal etmesi, evde aradığı ilgiyi bulamayan erkeğin gözünü dışarı dikmesi anlamına gelir. Bu da kaçınılmaz bir sonuç doğurur: Aldatmak... Elbette bu cinsel soğukluk sadece kadında yaşanmaz. Erkek de eşinin hamilelikten sonra bozulan vücudunu kabul etmekte zorlanabilir. Bu durumda yapılması gereken çocuk yapma kararını birlikte almak ve en iyi zamanı kollamaktır. Sonuçlarını iyice düşünüp buna eşlerin birbirini hazırlaması gerekir.


CİNSELLİK ÇOK ÖNEMLİ


Bir evliliğin yürümesindeki en büyük etken cinsel uyumdur. Birbirini anlayan eşler arasında cinsellik önemli bir sorun çıkarmaz. Evlilik, aynı zamanda karşılıklı cinsel eğitim süreci olarak da görülebilir. Zaman içinde erkek ve kadın birbirinin cinsel eğilim ve kapasitelerine uyum gösterirler. Cinsel uyualışmazsan, cinsel hayatın da gayet mutlu gider.

Haberin Devamı