GÜNÜMÜZE ULAŞAN TEK ÖRNEK
Bronz miğferin yaklaşık 3 bin 300 yıl önce büyük bir yangın sonucunda yıkılan “D” binası olarak adlandırılan dini yapının enkazının altında kaldığı için ezilmiş ve tahrip olmuş durumda bulunduğunu anlatan Eren, “Bronz savaş malzemelerinin savaşlarda ganimet olarak alınarak götürülmesi ve bronzun tekrar tekrar eritilerek yeniden başka üretimlerde kullanılmasından dolayı günümüze çok azı ulaşabilmektedir. Bu nedenle Ortaköy Şapinuva’da bulunan bu miğfer, ezilmiş ve tahrip olmuş durumda bulunmasına rağmen ait olduğu Hitit İmparatorluk döneminden günümüze ulaşan tek örnek olması açısından oldukça önemlidir” ifadelerini kullandı.
Hurrice ismi “gur-sip-pi”, Hititçe ismi “hupruşhi” olan eserin savaşı da temsil eden 'Fırtına tanrısı’na adanmış bir mabette ona sunulan hediyelerden biri olduğunu anlatan Eren, şunları kaydetti:
“Bronz miğferler o dönemde diğer bir süper güç olan Antik Mısır’da firavuna gönderilen kıymetli hediyeler arasında yer almaktadır. Şapinuva’da bulunan bu miğfer, Boğazköy Hattuşa Kral Kapı'da yer alan kabartmada üzerinde savaş kıyafetleri ve silahlarıyla tasvir edilen tanrının başına taktığı miğfer ile birebir uyum içindedir. Bu durum dönemin heykeltıraşlarının oldukça gerçekçi bir şekilde kireçtaşı üzerine yüksek kabartma tekniğini uygulayabildiklerini ve adeta 3 bin 300 yıl öncesine ait Hitit dünyasından bazı kesitleri görsel olarak bize yansıtabilecek seviyede olduklarını göstermektedir. Hitit medeniyetine ilgi duyan herkesi bu yıl sergiye çıkan bu nadide miğfer ile diğer eserlerimizi görerek geçmişe doğru bir yolculuk yapmak üzere Çorum Müzemize bekliyoruz.”