Kültür - Sanat Elvan Çubukçu - Köpek Düşü: ‘Sadece aşkla büyünür mü?’
Paylaş
Elvan Çubukçu - Köpek Düşü: ‘Sadece aşkla büyünür mü?’

Köpek Düşü’ anlatım biçimlerinin çeşitliliğiyle de Elvan Çubukçu’nun yazı üzerine ne kadar çok kafa yorduğunu, dilini ve aklını biçimlerle denediğini gösteriyor. // Adalet ÇAVDAR/ adaletcavdar@gmail.com

“Varlık”, “Eşik Cini” dergilerinde yayınlanan öyküleriyle tanınan, ilk öykü kitabı “Cümlemize” ile İsviçre Hastanesi Sanat Edebiyatı Ödülü’nü alan Elvan Çubukçu, adı gizli saklı kalan yazarlardan ve hayvan hakları savunucularından biri. Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dilbilimi mezunu olan Çubukçu’nun yeni öykü kitabı “Köpek Düşü”, Kırmızı Kedi Yayınları tarafından geçtiğimiz ay yayınlandı.

Haberin Devamı

Dokuz öykünün yer aldığı kitabın içinde üç öykünün ithafları o hikâyelerin gerçekte neler olduğunu merak ettiriyor. Dilinin yalınlığıyla ve kelime seçimiyle karşımıza tertemiz bir Türkçe ile çıkan “Köpek Düşü” anlatım biçimlerinin çeşitliliğiyle de Elvan Çubukçu’nun yazı üzerine ne kadar çok kafa yorduğunu, dilini ve aklını biçimlerle denediğini gösteriyor.

Havadaki akıllar

“Söbe” ve “Fotokopi Makinesi” öykülerinde yer alan kadın kahramanın hem aklının içinde olmak isterdim hem de onun yerinde hiç olmamak. Çubukçu’nın öykülerinin genel haleti ruhiyesi birazcık böyle. Ne olacağına karar veremeyen genç bir kadın kimi eşyalar olmak istiyor ve kendine o nesnelerle düşler kuruyor, sonrası ise öykünün içerisinde. Bir sonraki öykü “Valouki Rum” da ise akıllar havalarda uçuşuyor, bir şenlikle hastane odalarında dolaşıyor. Peşi sıra “Cingil Bels” ve “Mahşerin Üç Atlısı” ile Bahtışen’in kara bahtıyla yeni yıla girmesi için ondan dokuza geriye doğru sayıyor. “Eskatologyanın Birkaç Sayfası” öyküye adını veren “eskatloji”nin tanımı mahiyetinde bir son duygusunu uyandırıyor.

Haberin Devamı

İlk öyküler Elvan Çubukçu hakkında epey bilgi veriyor. Yalnız George, Necmettin, Roman ve Botlar, Eski Dünya, Ankara’nın Martıları ve Yıldız Tozu ise öykü kitaplarında sıralamanın ne kadar önemli olduğunu vurgularcasına kitabın kreşendosunu git gide yükseltiyor.

Ve başladığı gibi bitiyor kitap “Çok şey olmak istemişti; âşık, miyop, gökbilimci”… Yeryüzüne bir soru bırakıyor “Sadece aşkla büyünür mü?” Kim bilir belki başka bir kitabında bu sorunun cevabını da avucumuza bırakır Elvan Çubukçu.

Duyular öne çıkıyor

Yeni tanıştığım bir yazarın eserinden zevk almayalı epey uzun zaman olmuş. Ankara’nın sokaklarından İstanbul sokaklarına toplu taşımayla transfer olmuşum da o arada şehirler, kimlikler, insan tipleri ve hatta çöpler bile değişmiş gibi. Sadece iki göz olanı biteni keşfetmeye yeterli değil. Arkada ne bıraktık, yanımızdan ne geçti ve bu yolculuk bize ne öğretti. Sormadan devam edilmiyor.

Sokak hayvanlarının sıklıkla uçarak, koşarak ya da yorgunluklarını sergileyerek öykülerin içinden geçmeleri şehir hayatının içinde o görmeden geçtiğimiz sokak başlarını, kuytu köşelerini dile getiriyor. Sanki Elvan Çubukçu’nun hayatında her şey çok sessiz gibi o yüzden bu kadar duyuyor, görüyor ve hatta her şeyin kokusunu alıyor.

Haberin Devamı

BİR CÜMLE: “Martı Canıtın bizim gibi yancı değilmiş, iki sardalyeyle kendinden geçmezmiş, hayatı sorgularmış, kalıpları yıkmakmış…”