Kültür - Sanat Ferhat Uludere - Nikâh Sarhoşluğu: Bir evlilik komedisi!
Paylaş
Ferhat Uludere - Nikâh Sarhoşluğu: Bir evlilik komedisi!

Ferhat Uludere’nin sekizinci kitabı ‘Nikâh Sarhoşluğu’, anne, baba ve çeşitli ritüellerin iç içe girdiği eğlenceli ve komik bir ‘evlilik komedisi’ adeta. // Sedef BAŞÇI

İnsan yaşamı boyunca hep bir yerlerde babasının izlerini taşır, bazen mutluluk duyar bundan, bazen utanç, bazen hüzün, şanslıysa gurur… Bilhassa erkek çocuk, babasının ona ne kadar sarıldığını bilir, başını okşayıp okşamadığını, akşam eve hangi kokuyla döndüğünü, annesinin babasını nasıl beklediği ya da beklemediğini… Yaşamın başında annesinin sütünü emdiğini unutur da insan, babasının başını okşamadığını unutmaz. Bir insan babasından gelen huylarını, ondan öğrendiklerini ve hele öğrenemediklerini, yaşı ilerledikçe hep hisseder, bazen yüzleşir bununa; bazen aynaya baktığında.

Haberin Devamı

Aile ‘arıza’ları

Ferhat Uludere’nin mart ayının son günlerinde okuyucusuyla buluşan, yeni romanı “Nikâh Sarhoşluğu” da tam da bu hislerle baş etmeye çalışıyor işte. Aslında özetle, bir süredir birlikte olduğu sevgilisine, bir anda, kendisinin de tanımlayamadığı bir içgüdüyle evlenme teklif eden bir adamın, tüm bu evlilik hazırlıkları sürecinde yaşadığı trajikomik olayların hikayesini ele alıyor roman. Fakat bunu yaparken öyle eğlenceli bir dille öyle derinde bir yerden alıyor ki hikayesini, okurken bazı bölümlerde kahkaha atarken, bazı bölümlerde ise kendinizi karakterin yerine koyup içinizde o sızıyı hissederken, hatta gözlerinizi dolu bulabiliyorsunuz. Karakterin ağzından dinlediğimiz bu hikayede, bir erkek evladın babasına dair hislerini; aynı erkeğe annesinin duyduğu öfkenin ondaki yansımasını, herkesin ailesinde bulunan ama dile getirilmeyen “arıza”ları bulmak mümkün…

Haberin Devamı

Tadı damakta kalıyor

Roman, hem dili itibariyle yalın bir anlatıma sahip olduğundan, hem de akış oldukça seri olduğundan hızlıca okunuyor. Hele ki, aslında oldukça da ayrıntılı anlatılmasına rağmen, adeta bir komedi filmi izliyormuş hissi yaratan “kız isteme” merasimi, dönüp dönüp okumak ve hatta “Cuma günleri işe gitmemek” pahasına her Perşembe gerçekleşen bu ritüellere dâhil olmak istiyor. Sonuna gelindiğinde insanı tatlı bir hüzünle baş başa bırakan bu roman, aile, gelenekler gibi hassas konuları öyle kırmadan öyle güzel bir dille ilerliyor ki yarası olanı bile iyileştiriyor.

Yakın zamanda “Çanakkale Gezisi” adında bir de çocuk kitabı çıkan Ferhat Uludere’nin sekizinci kitabı, kendisine yeni bir okuyucu kitlesi kazandıracak ve sıkı okuyucularını da mutlu ederek, bir sonraki romanı merak ettirecek kıvamda, zira tadı damaklarda kalıyor.

BİR CÜMLE: “Evet, babamla aramda bir fark yok. Ne zaman içsem bunu bir kez daha anlıyorum.”