Horasan, çalışmalarında imgeleri saklı olanı çıkarmaya ve gözlerden uzak olanı anlatmaya yöneliyor. Çalışmalarında simgeselliğin, salt biçimleri okumakla ilintili olmadığına, insan ruhunun ve zihninin derinlerinde yatanın, söze gelmeyenin bazen bir jestle, bir bakışla, ürperti ya da kaynağı fark edilmeyen bir coşkuyla ilintili olduğunun altını çiziyor.
Hüsamettin Koçan, Şamanik izleri barındıran anlatıların, söylemlerin ardından giden özne olarak; kültürlerarası geçişleri izlerken eserlerinde hala burada, bizimle olduklarını, bizim kimliğimizin bir parçasında yaşadıklarını da açığa çıkarıyor.
Meriç Hızal, geçmişin yaşanmışlığını entelektüel birikimiyle harmanlayarak “zamanın ruhu”nu bugüne taşıyor. Çünkü eserleri, hem geçmişin yaşanmışlığını, hem de Meriç Hızal’ın entelektüel birikimiyle buluşarak biçimi ve söylemi şimdiye taşıyor.