Tiyatrodan sergiye konserden festivale

İstanbul, bu hafta yerli ve yabancı sanatçıların konserlerinden sergilere, tiyatro oyunlarından festivallere, geniş bir yelpazede birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor.
Gazete Haberi
İstanbul’da bu hafta birçok etkinlik gerçekleştiriliyor. İstanbul Devlet Tiyatrosu, 18 Mayıs’ta Mecidiyeköy Büyük Sahne’de “Suçsuzlar Çağı”, Mecidiyeköy Stüdyo Sahne’de “Bir Gün Eksik Bir Gün Fazla” oyunlarını sahneleyecek. Üsküdar Tekel Sahnesi’nde bugün ve 18 Mayıs’ta “Gergedanlar”, Garibaldi Salon 2’de 18 Mayıs’ta “Işıltılı Haşerat” oyunları izleyiciyle buluşacak. Bugün İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Müzikal Topluluğu “Heathers”, yarın Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü “Titanik Orkestrası” oyunlarını sergileyecek. Maximum Uniq Hall’de bugün Morris Panych’ın yazıp Ceren Aksakal’ın çevirdiği “Bulaşıkçılar” tiyatro oyunu sahnelenecek. AKM Tiyatro Salonu’nda, 18 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu’nun “Bahar” konseri ile “AKM Pazar Resitalleri Canan Anderson’la Kemanın Renkleri” etkinlikleri müzikseverlerle buluşacak.
SEÇKİN ESERLER
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığınca (TÜYEK) düzenlenen “Yol ve Yad: Hac Yolculuğunun Yazılı Hafızası” sergisi, 11 Temmuz’a kadar Rami Kütüphanesi’nde açık olacak. Yazma eserler ve tarihi görsel belgelerle hac yolculuğunun idari ve ilmi boyutuna ışık tutan sergide, menzilnamelerden sürre defterlerine, hac risalelerinden mecmualara, minyatürlerden gravürlere asırlardır oluşan yazılı ve görsel birikimin nadide örnekleri yer alıyor. Modern Fin çocuk edebiyatının önemli edebiyatçılarından Tove Jansson’un eserlerinden oluşan sergi, Aynalı Geçit’te yarın sona erecek. Matteo Balduzzi’nin küratörlüğünde hazırlanan “İtalya’da Yolculuk” fotoğraf sergisi de Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde 28 Mayıs’a kadar ziyaret edilebiliyor. İstanbul Modern, Ömer Uluç’un sanatsal yolculuğunu mercek altına alan kapsamlı bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
OSMANLI KOLEKSİYONLARI
TÜYEK’in Fatih Sultan Mehmet’ten Sultan 2. Abdülhamit’e Osmanlı sultanlarının koleksiyonlarında yer alan ve vakfettikleri Kur’an-ı Kerimlerden oluşan “Sultanların Mushafları” sergisi, ay sonuna kadar Rami Kütüphanesi’nde ziyarete açık olacak. İzzet Keribar’ın 1.5 milyona yakın kareyi içeren arşivinden bir seçkiye yer verdiği “Renklerin Yolculuğu” sergisi, 25 Mayıs’a kadar İstanbul Modern’de görülebilecek. “Sevgili Pinokyo” sergisi Rami Kütüphanesi’nde, “2. Tulipomania: Lale Çılgınlığı” sergisi ise İstanbul Lale Müzesi’nde 30 Mayıs’a kadar ziyaret edilebilecek. Sanatçı Seyet Davoud’un daha önce yayımlanmamış ve son dönem resimlerinden oluşan sergisi “HAY-AT”, 12 Haziran’a kadar Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde sanatseverlerle buluşacak. Prof. Dr. Uğur Batı küratörlüğünde gerçekleştirilen, ressam Akın Ekici’nin süprematik fraktal resimlerinden oluşan “Supremacy In Fractals: Unfinished Things” sergisi, Galeri Işık Teşvikiye’de 19 Mayıs’a kadar ziyarete açık olacak.
‘AZİZ’ İLE BAKIŞ AÇINIZ DEĞİŞECEK
Geniş külliyatı ve edebiyatıta sınırları zorlayan kalemiyle Yavuz Ekinci, Everest Yayınları tarafından yayımlanan son kitabı “Aziz”de bu kez insan bedenini bir tuval, tutkuyu ise fırça gibi kullanıyor. Romana adını veren ana karakter Aziz’in koleksiyoner hırsının sanatla nasıl kanlı bir dansa dönüştüğünü kendi ağzından anlatışını dinlerken, okur “estetik” ile “etik” arasındaki çatışmanın ortasında buluyor kendini. Roman, bir tablonun değil, insan tenine işlenmiş üç dövmenin peşinde koşan Aziz Mirzade’nin hikâyesi üzerinden, sanatın bedelini sorguluyor. Timur ile Aziz’in hamilik ilişkisi üzerinden sanat ile paranın ilişkisi de irdeleniyor.
METAFORİK VE GERÇEKÇİ
Ekinci, “Cennetin Kayıp Toprakları”ndaki toplumsal yaralardan “Günün Birinde”deki mitolojik sembolizme uzanan yolculuğunda hep sınırları aştı. “Aziz” ise bu mirası, bireyin iç çöküşüne odaklanarak derinleştiriyor. Ressam Timur’un intiharıyla başlayan karanlık bir labirentte, karakterlerin ruhsal çatlakları, sanki dövmelerdeki çizgiler gibi okurun zihnine kazınıyor. Kitap, minimalist bir kurguyla ilerlese de her cümlesi bir derin düşünce dehlizlerine bir kapı aralıyor. Aziz’in dövmeleri “elde etme” takıntısı, sanatın metalaşmasına dair sert bir eleştiriye dönüşüyor. Timur’un eserlerini insan sırtına işlemesi ise hem metaforik hem de gerçekçi: Sanat, taşıyıcısını tüketirken nasıl ölümsüzleşir? Ekinci, bu soruyu cevaplamak yerine, okuru karakterlerin vicdan muhasebesiyle baş başa bırakıyor. Bu romanı okuduktan sonra, bir tabloya veya kendi bedeninize bakışınız asla aynı kalmayacak.
OTİZMLİ OĞLUYLA HAYAT MÜCADELESİNİ YAZDI
Emekli İngilizce öğretmeni Filiz Serin (65), oğlu Caner (38) ile yaşadığı hayat mücadelesini kitaplaştırdı. Filiz Serin, 200 sayfadan oluşan ‘Seni Yazdım’ isimli kitabında oğlunun otizmle mücadelesini ve başarılarını anlattı. Kitapta Caner Serin’in ilk konseri öncesinde kulisteki son 1 saati, senarist Mehmet Yılmaz tarafından tiyatro oyununa çevrildi.
MÜZİĞİN BÜYÜK GÜCÜ
Filiz ve Doktor Azmi Serin çiftinin tek çocukları Caner Serin’e (38), 1989’da 2.5 yaşındayken otizm tanısı konuldu. Anne Filiz Serin, o dönem otizm farkındalığının az olması ve eşinin mecburi hizmet görevini yaptığı Trabzon Vakfıkebir’de eğitim verecek öğretmen olmaması nedeniyle oğluna kendi eğitim verdi. Anne Serin, oğlunun sosyalleşebilmesi amacıyla eşini Trabzon’da bırakarak Ankara’ya döndü. Ankara’da özel eğitime devam eden ve müzik eğitimi alan Caner’e, yine annesi de destek verdi. Ailesinin desteğiyle, ilköğretim ve lise eğitimini başarıyla tamamlayan ve şan eğitimi de alan Caner Serin, 2 yıl önce Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Piyano Bölümü’nü kazandı. 2’nci sınıf öğrencisi olan ve çok iyi piyano çalan Caner Serin, yurt içinde ve yurt dışında birçok konser verdi. Şu anda emekli olan anne Filiz Serin, otizmli piyanist oğluyla yaşam mücadelecisini kitaplaştırdı.
‘İSTANBUL’DAN ŞİLEPLE BİR YOLCULUK’ RAFLARDA
VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), “İstanbul’dan Londra’ya Şileple Bir Yolculuk” adlı kitabı okurlarla buluşturdu. Jules Verne ve Camille Flammarion gibi isimlerden etkilenerek coğrafya ve yazmaya ilgi duyan Faik Sabri Duran, bu merakını Sorbonne Üniversitesi’nde aldığı coğrafya eğitimiyle derinleştirdi. Duran’ın “Telamon” adlı bir şileple yaptığı bu yolculuk, yalnızca bir coğrafyacının gözünden değil, aynı zamanda bir yazar ve düşünürün bakış açısından da kaleme alınıyor. Ahmet Duran Arslan’ın yayına hazırladığı bu eser, İzmir’in canlı sokaklarından Pire’nin antik limanına, Amsterdam’ın kanallarından Londra’nın tarihi dokusuna kadar uzanan bir rotayı takip ediyor. Duran’ın zengin deneyimleri ve derin gözlemleriyle şekillenen bu yolculuk, satırlarda adeta yeniden hayat buluyor.
RAFLARDA SİSLİ KIYILARA UZANIYOR
Kitap, okurları İstanbul’un hareketli limanından Londra’nın sisli kıyılarına uzanan sıra dışı bir yolculuğa davet ediyor. Kitap, yalnızca coğrafi bir güzergâhı değil; farklı kültürlerin, insanların ve yaşam tarzlarının oluşturduğu zengin bir kültürel haritayı da gözler önüne seriyor. İstanbul Üniversitesi’nde Prof. Erich Obst ile Coğrafya Enstitüsü’nü kurarak akademik alanda da öncü bir isim olan Faik Sabri Duran’ın bu eseri, hem bir dönemin Avrupa’sına açılan bir pencere hem de bir yazarın iç dünyasına yapılan anlamlı bir yolculuk niteliği taşıyor.