Cumartesi Postası Liderlerin aşçısı

Liderlerin aşçısı

Paylaş
Liderlerin aşçısı

Vedat Başaran (48) 50'ye yakın ülke liderinin damağında “tat” bıraktı... “Masada çok oturmaz” denilen Monaco Prensi Rainier bile dört saat masada kaldı. Bu yetmezmiş gibi, yemekleri paket yaptırıp saraya götürdü

TANYOL KIPÇAK

Haberin Devamı

Eski futbolcu olan, sakatlık sonucu sahaları bırakan Vedat Başaran, Londra’da gördüğü aşçılık eğitimini, ülkesine döndükten sonra öğrendiği Osmanlı mutfağıyla harmanlamayı başardı...

Eski Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, eski ABD Başkanları George Bush ve Bill Clinton, merhum Monaco Prensi Rainier, eski Yunanistan Başbakanı Konstantin Miçotakis... Bizim liderler zaten listede. Sanırsınız Davos’daki ‘Liderler Zirvesi’ne katılan ülke liderlerini sıralıyoruz... Ama hayır!. Bu kişiler, Türk mutfağının damak tadını sunan Şef Vedat Başaran’ın ağırladığı politik ünlüler... Futbolculuktan aşçılığa uzanan bir öykünün kahramanı olan Vedat Başaran, liderlerin iyi tanıdığı bir isim. Yıllar içinde akla gelmedik onlarca müşteriye hizmet etmiş, ilginç anılar biriktirmiş. Sözgelimi Amerika’dan kalma bir anıyı anlatıyor: “Amerika Başkanı Bill Clinton, çalıştığım restoranda, yaptığım yemeği yedikten sonra mutfağa gelip teşekkürlerini dile getirdi.” Monaco Prensi Rainier de Vedat Başaran’ın sofrasından geçmiş. Prensin davetiyle Monaco’ya giden Türk aşçıyı baştan uyarmışlar: “Prensin sağlığı bozuk, masada çok kalmaz...”

Haberin Devamı

Oysa Prens Rainier tam 4 saat masada oturmuş ve tüm yemeklerin tadına bakmış. Üstelik yediklerinden paket yaptırıp Grimaldi Sarayı’na da götürmüş. Başaran, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın da mutfak konusunda hem titiz hem meraklı olduğunu söylüyor. Başbakan, yemekten yarım saat önce sofrada ne olacağını mutlaka öğrenmek istermiş. Vedat Başaran, Bursa’daki Uludağ Üniversitesi İşletmecilik Turizm Yüksek Okulu’nu bitirdi. Futbola sevdalandı ve Balıkesirspor’da top peşinde koşmaya başladı. Hırslı, inatçı ve hırçın yapısıyla dikkat çekerken 1984’de sakatlandı. Tedavi olmak için Londra’ya gitti. Hatta futbola bir süre orada devam etti ama sakatlık nüksedince Londra’da aşçılık eğitimi almaya karar verdi.

Üç yıl sürdü eğitim... Vedat Başaran, bir süre sonra dünya liderlerinin aşçısıydı. Onunkisi, hani, çölde yürürken şemsiye bulmak gibi bir şeydi. Onca emek verip sabırla kat ettiği aşçılık yolunda geldiği durağı şöyle anlatıyor; “NATO zirvesi, İstanbul’daydı. 30 yabancı lider, ülkemizin konuğuydu. Tüm kurallar yıkıldı, liderler politika yerine yemeği konuştu. NATO zirvesi, yemek zirvesine dönüşmüştü. Ülkemizin tanıtımı açısından müthişti...” Vedat Başaran şimdi İstanbul’da. Neden Türkiye’ye döndüğünü anlatıyor: “Londra’da bir pilotla tanışmıştım. Bana ‘Türkiye, üzerinden geçerken çok karanlık görünüyor. Sönmek üzere olan bir mumun ışığı gibi...’ dedi.

Haberin Devamı

Bu benzetme Vedat Başaran’ın ışık hızı ile ülkesine dönmesine neden olmuş. Ve başlamış Anadolu’nun yemek kültürünü dünyanın en prestijli sofralarına taşımaya... Türk Kültür Vakfı öncülüğünde kurulan “Yemek Sanatları Merkezi” aracılığı ile Anadolu’nun en ücra köşelerindeki lezzetleri günyüzüne çıkarmaya çalışıyor artık. ”Batılılarca dünyanın en eski mutfağı olarak bilinen Anadolu gelecek yıllarda dünyanın en seçkin mutfağı olacak” diyor. Çırağan Mutfak Genel Müdür Yardımcılığı, TURİNG’de işletmecilik, Feriye Lokantası’nda işletmecilik gibi görevlerde bulunan ve Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi olan Vedat Başaran halen Türk Kültür Vakfı Yemek Sanatları Merkezi’nin başkanı. Pek yakında İstanbul-Nuruosmaniye’de ‘Nar’ adlı lokantasını hizmete açacak.

Haberin Devamı

600 YILLIK TARiHi GELECEĞE TAŞIYOR

Şef Vedat Başaran, Osmanlı mutfağını yaşatmak için ilginç bir yola başvurmuş: 6 ayda Osmanlıca’yı öğrenmiş. 600 yıllık bir tarihin yemek menüsünde yaklaşık 2 bin yemek bulunduğunu anlatan Şef Başaran bazı ilginç örnekleri sıralıyor: “Mazruf kebabı, kaytan kebabı, beyaz yahni, yaka yahnisi, sütlü badem çorbası, tuhaffiye, süngeriye tatlısı, pirinç tatlısı, kavun baklavası... Usta aşçı ilave ediyor: “Osmanlı, Çin’den Avusturya’ya kadar uzanan bir coğrafya... İçerdiği değerlerin mutfakta vücuda geldiği noktada binlerce farklı yemek var. Hepsi de doğal malzeme ve pişirme yöntemiyle yapılıyor. Anadolu mutfağı anlatılmaz, yaşanır.”

(25.06.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)