Magazin Tango ve aşkın kadınları

Tango ve aşkın kadınları

Paylaş
Tango ve aşkın kadınları

Dünya onları OperaTwins olarak tanıyor. Çünkü onlar Türkiye'nin ilk dünyanın ikinci OPERA İKİZLERİ. Üstelik biri soprano diğeri mezzosoprano. Opera sanatçısı Sinem ve Didem Balık kardeşler ile Türkiye'den dünyaya açılan başarı hikayelerini, tango ve aşkı konuştuk...

Röportaj: PINAR YILDIZ

Didem ve Sinem Balık, ikiz kardeşler. Ama onları daha da özel kılan, Türkiye’yi ve Türk kadınını tanıtan operacılar olmaları... Viyana’da yaşıyorlar ve dünya onları ‘OperaTwins’ (Opera İkizleri) olarak tanıyor. Didem mezzosoprano, Sinem ise soprano. Geçtiğimiz mayıs ayında AIDS’li çocuklar yararına yapılan dünyanın en büyük balosu Life Ball (Hayat Balosu)’da konser verdiler ve 21 yıllık baloya katılan ilk Türk sanatçılar oldular. ‘Tango ve Aşk’ adlı albüm çıkarmaya hazırlanan operacılarla keyifli bir söyleşi yaptık.

Opera eğitimi almaya karar verdiniz?

Didem: Çocukluğumuzdan beri herkes sesimizin güzel olduğunu söylüyordu. Biz de konservatuara gidip profesyonel bir eğitim almaya karar verdik.

Sinem: Aslında Didem’i ikna etmek için epey uğraştım. Çünkü o Amerikan filolojisi okumak istiyordu.

Sonrasında neler oldu?

Sinem: 9 Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı’ndan mezun olduk. Cemal Reşit Rey’de koroda çalıştık, Antalya Operası’nda solo roller aldık. Ancak yazları hiç para kazanamıyorduk. Başka işler bakarken tanıştığımız bir otelin sahibinin oğlu Avusturya’da opera okuyormuş, Viyana’dan gelen hocasıyla bizi tanıştırdı.

Didem: Hoca sesimizi çok beğendi ve bizi Viyana’ya davet etti. Ama bizim hiç paramız yoktu.

Sinem: Didem, İstanbul’a burs almaya gitti, ben de evde gazete okurken dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in halk günü yaptığını duydum. Gazeteyi atıp valizimi hazırladım. Demirel’in Ankara’daki evine gidecektim.

Gittin mi gerçekten?

Sinem: Tabii ki... Demirel’in etrafı kalabalıktı, “Yer verin, hanım kızımız otursun” dedi. Derdimizi sordu. Anlattım, “Burs istiyorsun yani sen” dedi. “Evet” dedim. “Peki sizin bu işinize kim sponsor olur ki?” diye sordu. Birşey diyemedim, çünkü cevabı bilmiyordum. O görüşmeden bursla ilgili birşey çıkmadı ama hayatımla ilgili bir hikaye çıktı.

Ne oldu burs meselesi, buldunuz mu sonunda?

Didem: Kültür Bakanı İstemihan Talay zamanında sanatçılara yönelik bir program vardı. Orada bakana şarkı söyledik. Bizim sorunumuzu anlatmışlar, bu gidişle operayı bırakacağımızı söylemişler. Bakan bize “Benden habersiz nasıl operayı bırakmayı düşünürsünüz” diye kızdı. Gitti. Bu hayatımızın fırsatıydı, inatla peşinden gittik. Sonunda da bursu almayı başardık.

'YURT DIŞI GÜL BAHÇESİ DEĞİL'

Yurtdışına çıktıktan sonra hayatınızda ne oldu?

Sinem: Kısa süre sonra operanın solistleri ile konser verme şansına eriştik. Çok büyük kapılar açıldı ve Placido Domingo, Dolero Jazig, Huan Diagoz Flares gibi dünyanın en önemli sanatçılarıyla çalışma fırsatını bulduk.

Ama yurtdışı da gül bahçesi değildi herhalde.

Didem: Maalesef! Bursumuz azdı, onunla yaşamaya çalışıyorduk. Ama dönemezdik, çünkü İstemihan Talay “Oraya gidin ve Türk kadın sanatçıların nasıl olduğunu gösterip bizi en iyi şekilde temsil edin” diye tembih etmişti. Sonra verdiğimiz konserlerden ve katıldığımız festivallerden para kazandık.

Şu an operada amacınız ne?

Sinem: Üç ünlü tenor; Placido Domingo, Luciano Pavarotti ve Jose Carreras’tan sonra ülkemizde bir şeyler değişti. Türkiye’de Pavarotti adını bilmeyen yoktur. Onların yaptığı şey operayı halka sevdirmekti. Bizim de amacımız bu. Halk konserlerine başladık. Operanın yanı sıra müzikaller, türküler de söylüyoruz. Anlattığınızda halk anlıyor ve seviyor.

Ama siz şov da yapıyorsunuz.

Didem: Opera sadece ses değil artık, dekor ve kostümü de içeriyor. Şovumuzu gören halkın gülümsemesi bizi memnun ediyor.

TÜRKİYE'DE SAHNEYE ÇIKACAKLAR

Albüm çıkaracak mısınız?

Sinem: Eylül’de çıkacak bir albümü çalışıyoruz: ‘Tango ve Aşk.’

Diğer tango albümlerinden farkı olacak mı?

Didem: Birçok tango CD’si var ama biz çift ses söylüyoruz. Üstelik canlı orkestra ile yaptık albümü. 35 kişilik Cemal Reşit Rey Orkestrası bize eşlik etti. İçinde hem Arjantin hem Türk tangoları var. İnanılmaz güzel bir tango albümü oldu.

Sinem: Albümle birlikte Türkiye çapında konserler vermek istiyoruz.

Albümden yola çıkarsak, aşk sizin için ne ifade ediyor?

Didem: Göz göze, diz dize, yanında kendin olabileceğin bir eş.

Sinem: Nefesiyle nefes alabilmek, kalp atışıyla da kalbinin attığını hissetmek demek.

Hayatınızda böyle bir aşk oldu mu?

Sinem: Benim vardı.

‘Mazi Kalbimde Yaradır’ı hediye ettiğiniz kişi mi yoksa?

Oooo, hemen yakaladınız (gülüşmeler).

Bu tango biraz dramatik değil mi?

Sinem: Aşkın kendisi zaten dramatik, yakıcı.

Didem: Türk halkı dramatik aşka eğilimli. Bir İtalyan ‘ne kadar güzel, aşık oldum’ diye mutlu mutlu şarkı söylerken bizde aşk acısını destekleyen bir ruh hali olur.

Aşk, en güzel Türk’le mi yoksa yabancıyla mı yaşanır?

Sinem: Bir Avrupalı ile ömür geçirmem imkansız. Benim için ayrıntı önemli. Nasrettin Hoca’nın fıkralarını anlamayan, simidin tadını bilmeyen, kendi dilini, dinini, ırkını anlatmak zorunda kalacağın bir ilişkiyi götüremem. Bir ilişkiye girdiğinizde bu, insanı geri çeken bir şey. Aşk her zaman yaşanmıyor ve hissedilmesi çok önemli bence.

Didem: Ben Sinem kadar sert bakmıyorum. Diline, dinine, yaşam tarzına saygı duyan bir erkek yeterli. Sana ve işine saygı duymalı. Türk ya da Avrupalı olarak ayırmam.

8 KİLOLUK ŞAMDAMLA KONSER VERDİLER

Didem-Sinem Balık, geçtiğimiz mayıs ayında, Avusturya-Viyana’da AIDS’li çocuklar yararına düzenlenen dünyanın en büyük balosu Life Ball (Hayat Balosu)’da konser verdi. 21 yıldır düzenlenen balonun ilk Türk sanatçıları olan ikiz kardeşler, 1001 Gece Masalları konulu Life Ball’da ‘şamdan kadınlar’ rolünde sahneye çıktı. Opera İkizleri o geceyi şöyle anlatıyor:

“Çok soğuk bir gündü ve başımızda 1.5 metre yüksekliğinde, 8 kilo ağırlığında şamdanlar vardı. 6 metre yüksekte olmamız gerekiyordu ve yükseklik korkumuz vardı. Zamanımızın bir bölümünü revirde geçirsek de sahneye çıktık. O an gerçekten masal gibiydi. Bill Clinton, Roberto Cavalli, Eva Longoria, Melanie Griffith, Sir Elton John, Karolina Kurkova gibi dünyaca ünlü isimlerin ve jet sosyetenin de aralarında olduğu 2 milyar kişi bizi izliyordu. Besteci Carl Nielsen’in Alaaddin Suite’ini söylerken tahtırevanla 200 ‘köle’ tarafından sahneye getirildik. Üstelik yanımızda, Şahriyar rolünde, dünyaca ünlü balet Desmond Richardson vardı. Bu balo, 1999’daki Marmara Depremi nedeniyle Türkiye’ye büyük miktarda yardım yapmıştı. Bu şekilde biz de halkımız adına onlara teşekkür etmiş olduk.”

4

Haberin Devamı