Cumartesi Postası Bülent Çolak: İki kişi aynı anda birbirine aşık olmaz, bir seven vardır bir de sevilen

Bülent Çolak: İki kişi aynı anda birbirine aşık olmaz, bir seven vardır bir de sevilen

Paylaş
Bülent Çolak: İki kişi aynı anda birbirine aşık olmaz, bir seven vardır bir de sevilen

Bülent Çolak, hayat verdiği her karakteri fenomen haline getiriyor. Şu sıra ‘Ada Masalı’nda, Görkem’le, deyim yerindeyse yine döktürüyor. Çoğu oyuncunun cesaret edemeyeceği rolleri bu kadar sahiplenerek ve bu kadar gerçek oynamasını ise şöyle açıklıyor: Benim için oyunculuk, ruhsal olarak sınır tanımaz aksine özgürleştirir. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr

En son üç yıl önce bir araya gelmiştik. Üç yılda ne oldu ne bitti hayatınızda?

Haberin Devamı

‘Meçhul Paşa’ ve ‘Aziz Name’ devam ediyordu o zaman. Sonra pandemiyle beraber herkes gibi biz de bir şeyleri rafa kaldırdık. Şimdi sürecin tamamen rayına oturmasını bekliyoruz. Her şeyin daha iyiye gideceğini umuyoruz.

Pandemi psikolojisinden tamamen çıktınız mı?

Daima arka planda varlığını hissettiriyor ama bir yandan da artık hayatımızı normalize etmemiz gerekiyor, yoksa devam edemeyiz o psikolojiyle. Kendi adıma çok depresif bir süreç yaşamadım; kendimi dinledim, kendime odaklandım, yazdım, çizdim… Bir şekilde süreci üreterek geçirmeye çalıştım.

Şimdi ‘Ada Masalı’nda Görkem olarak karşımızdasınız. Sosyal medyada herkes Görkem’i konuşuyor, biraz da biz konuşalım.

Şu an her şey çok güzel gidiyor. Kolay bir rol değil, Ay Yapım da bu tarz bir rolü emanet ederken, doğru kast olsun diye çok ince eleyip sık dokumuş. “Acaba bu rolü oynar mı oynamaz mı?” düşüncesi başta onlarda da varmış. Çünkü Görkem feminen bir karakter. Genel algıya göre aykırı bir karakter. Bir o kadar da sözünün eri, sözünün dişisi bir karakter.

Haberin Devamı

Sokakta nasıl dönüşler alıyorsunuz?

Konuştuğum çoğu insan “Keşke hayatımda Görkem gibi bir arkadaşım olsa” diyor. Sağ olsunlar, demek ki bir şekilde insanların kalbine dokunmayı başarmışız. Her şeyden önce çok güzel yazılmış bir karakter Görkem. Bana da o güzel yazılan haritayı çözümlemek kalıyor.

BENİM İÇİN ROLÜN CİNSİYETİ YOKTUR HİKAYENİN DİŞİSİ VE ERKEĞİ VARDIR

Bir oyuncunun kendine sınırlar koymasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Çoğu oyuncu belli rolleri oynamaktan imtina ettiğini çok net söylüyor.

Kariyer yolunda patinaj yapıp kendi gelişimini engelleyen birçok oyuncu var maalesef. Oysa oyunculuk, ruhsal olarak sınır tanımaz, aksine özgürleştirir. Benim için oyunculuk yeni hikayeler keşfetme ve anlatıcı olma üzerine kurulu. Bu işin en sevdiğim yanı karakter oluşturmak. “Karakter, kaderdir” demiş Heraklitos. Kader de hikayedir ve anlatalım diye önümüze düşer. Canlandırdığım Görkem karakteri, toplumun genel ahlak kurallarına göre aykırı bir insan evet. Birçok oyuncu bu rolle imajının sarsılabileceğini düşünebilir fakat ben iştahla atlarım. Rolün cinsiyeti yok bende. Hikayenin dişisi ve erkeği var.

Haberin Devamı

Yine de her zaman karşılaştığımız bir cinsiyet ayrımcılığı hemen her alanda var…

Ben, ayrımcı dilden nefret ediyorum. Bu tip söylemlerin nefret suçu kapsamına girmesi gerektiğini düşünüyorum. Birbirimize sınırlar çiziyor ve o çemberin dışına itiyoruz bazı karakterleri. Elbette bazı roller çok daha hassas yaklaşmanızı gerektirir. Misal; istismara uğramış bir kadını ya da erkeği canlandırırken çok dikkat etmeniz gerekir. Orada da senaryonun nasıl yazıldığı devreye giriyor. Kötü yazılmış bir rolü yorumlamak istemeyebilirsiniz. Benim tek hassas çizgim bu.

Dizi dışında yeni projeleriniz de yolda diye biliyorum. Biraz onlardan bahsedebiliyor muyuz?

Çok ayrıntı veremiyorum şimdilik ama BKM’nin bir filmi var. ‘Hazine’ için heyecan duyuyorum şu sıra.

Oynadığınız hemen her karakterin fenomene dönüşmesi durumu var bir de. Bu her seferinde şans eseri olamaz değil mi?

Haydi hakkımı verin. (Gülüyor) Şöyle açıklayabilirim bunu. Oynayacağım rollerin kalbini bulmaya çalışıyorum, belki bununla ilgili olabilir. Biraz yorucu olabiliyor benim için ama insanların yüreklerine seslenmek istiyorum. O zaman da fenomen haline geliyor. Bana emanet edilen roller de hakikaten kolay roller olmuyor. Bir de böyle bir durum var tabii.

Haberin Devamı

HIRSLI DEĞİL AZİMLİYİM

Hırslı mısınız? En iyisini yapma konusunda takıntılarınız var mıdır?

Azimli olmayı tercih ettim hayatım boyunca. Çünkü hırs özellikle bizim mesleğimizde başkalarıyla kendini mukayese etmene sebep olur ama azim kendini aşmana yardımcı olur.

ESKİSİ KADAR KAVRAMSAL İNANÇLARIMA BAĞLI DEĞİLİM

SİZ, TUTUNMAYA ÇALIŞSANIZ DA ZAMANI GELİNCE ONLAR SİZİ BIRAKIYOR

Ülke gündemi ve dünyanın içinde bulunduğu hal size ne hissettiriyor?

Artık şunu söyleyebilirim sanırım; yaşım 43 ve eskisi kadar kavramsal inançlarıma bağlı değilim artık. O büyük olaylar, büyük inançlar zaten siz onlara tutunmaya çalışsanız da zamanı gelince onlar sizi bırakıyor. Ve siz kendinizi çok daha özgür hissediyorsunuz. O yüzden çok daha küçük şeylerle mutlu olmayı, küçük farkındalıklarla yoluma devam etmeyi öğrendim.

Haberin Devamı

Bu biraz, hayattan umudunu kesmek gibi de sanki…

Hayır; hiç değil. Aksine hayata karşı inancım çok yükseklerde. Ayrıca sol memenin altındaki cevahire inancım tam. Evet; baktığımızda dağ gibi sorunlar var karşımızda. İklim krizi var, ekonomik zorluklar var, tahakküm var. Toplum, hiç olmadığı kadar yorgun, dargın. Var da var. Bu karanlık haller hep var ve var olmaya devam edecek ama siz, mumları yakacaksınız ve bir şekilde ışık olacaksınız kendinize. Sabırlı olmamız ve sakinleşmemiz lazım. Öfke aramızı daha da açıyor. Sağduyu da bir eylemdir.

AŞK ANARŞİSTTİR, DENETİMSİZDİR

O HALLERİNİ DE YAŞADIM GÖRDÜM

AMA SEVGİNİN SAFİYETİ GİBİ DEĞİLDİR

Daha önceki röportajımızda sizinle hiç aşk konuşmadık. Bülent Çolak’ın aşk tarifi ne?

Aşk benim için çok dünyevi bir şey değil. İki kişilik bir aşka çok inanmıyorum. Ama duygu olarak soruyorsan, yaşam istencidir aşk ve onun tezahürünü karşında görürsün. O bir nesne olabilir, bir dağ, bir bulut olabilir, bir kadın ya da bir erkek olabilir…

İlişkiye dönersek…

Bence ilişkide bir kişi aşık olur, diğeri maşuk olur. Seven ve sevilen vardır. İki kişi aynı anda birbirine aşık olmaz.

Bu çok üzücü geldi kulağıma…

Üzücü değil aslında. Şöyle bir şey var; sevgi aşktan çok daha olgun bir şeydir. Aşk ele avuca sığmaz, anarşisttir, denetimsizdir. O yüzden de işte çok yakıcıdır ve çatışmalı geçer. Ben, onun daha yetişkin halini, sevgiyi daha çok seviyorum. O çatışmalı halleri de gördüm geçirdim ama sevginin safiyeti gibi değil aşktaki şey.

Bildiğim kadarıyla çok uzun zaman önce boşandınız ama çoğu yerde hala evli olduğunuz yazıyor.

O neden ben de bilmiyorum. O defter kapanalı uzun zaman oldu. Hakkımda bir dünya yanlış bilgi var. Google’ın kendini bir güncellemesi gerek artık. (Gülüyor) Bir de büyük dedemin Makedonyalı olduğu yazıyor. Ben Allah’ın Giresunluyum oysa.

MUTLULUĞA ÇOK TUTULUYORUZ

MUTLULUK, ÇOK MUTSUZ OLDU BİZDEN

Mutluluk tarifiniz ne? Şu an mutlu musunuz?

İyi hissediyorum. Çok geçişli bir şey, herkes çok takılıyor bu mutluluk olayına. Mutluluk bir duygu değil neticede bir durum. Geçicidir, fanidir, 10 dakika sonra olmayabilir ama yeniden gelebilir. Çok tutuluyoruz buna. Mutluluk bizden çok mutsuz oldu yani. (Gülüyor) Sağlığın ve keyfin yerinde olsun. Bu başlı başına çok güzel ve yeterli bence.

Hayattan almak istediklerinizin ne kadarını aldınız peki?

Hayatla alışveriş değil, oluş veriş halindeyim.

O nasıl oluyor?

Kendimi oluşturuyorum. Ben oluşturdukça yeniden yüreklendiriyor hayat beni. Olgunlaştırıyor, sonra yeniden çocuk gibi oluyorum… Ben buna oluş veriş diyorum. Alışveriş hırslı bir üslup zaten. Hiç benlik değil.

Fotoğraflar: Ozan Güzelce