‘Sokağın Çocukları’ dördüncü sezonunda ve artık fenomen haline geldi. Sizce seyircinin bu diziyi bu kadar sahiplenmesi neyle ilgili?

Bağ kurmayla alakalı. Biz izleyenlerimize aile olma dokusunu verebiliyoruz ve onlar da bizi ailelerinden bir fertmiş gibi görüyor. O doğallık ve samimiyet karşı tarafa geçiyor bir şekilde.

Hayat verdiğiniz Onur karakteri de sosyal medyada fenomen bir karakter. Biraz Onur’u anlatır mısınız?

Onur, haksızlığa ve zulme karşı.  Aile ve dostluk bağlarını hep ön planda tutar ve onların küçücük bir zarar görmesine göz yumamaz. Her daim dik duruşundan ödün vermez çünkü o düştüğü zaman bütün kalelerinin yıkılacağı inancında. İntikam duygusu onun için çok ön planda.

ONUR BİR ANTİ KAHRAMAN, NE YAPIYORSA İNSANLARIN DERDİNE DERMAN OLMAK İÇİN YAPIYOR

Ama aslında Onur boğazına kadar suça batmış bir karakter. Cinayet işliyor, soygun yapıyor. İntikam duygusuyla yaşıyor…

Aslında dizideki Onur karakterinin yaptıklarının hep bir nedeni var. Mesela soygun yapıyorsa, mahallesindeki insanların derdine derman olmak için yapıyor. Cinayet işliyorsa ailesini ya da dostlarını kaybettiği için intikam alma içgüdüsüyle yapıyor. Bu yüzden izleyenler de bir anti-kahraman olarak bağ kurabiliyor.

Siz Onur’la nasıl bir bağ kurdunuz?

Ortak noktamız aile ve dostluk bağlarına verdiğimiz önem. Ben hep şu düşüncedeyim; bir insan ailesi ve dostlarıyla bu hayatta dik bir duruş sergileyebilir. Evet karakterle empati kurduğumda zorlandığım ya da farklı fikirlerde olduğum anlar oldu. Örneğin Onur karakterinin annesi ve kız kardeşi öldürüldüğünde, öldüren adamdan intikamını almıştı. İnsanın başına böyle bir şey gelse bu denli bir vahşetle karşılık verir mi? Mesela bu gibi durumlarda kafam soru işaretleriyle doluyor.

SOKAKLAR BİZİM ÖZÜMÜZ, ARKA SOKAKLARDAN UZAKLAŞAMAYIZ  

Sokak başlı başına bir dünya. Oradan çıkan üretim de farklı oluyor. Peki sokak size ne ifade ediyor?

Sokaklar bizim özümüz. Asla sokaklardan uzaklaşamayız. Hiç sokakları görmemiş ya da sokakta büyümemiş biri bile bir ara sokaktan geçerken illaki kafasından şu sorular geçiyordur: Acaba bu sokakta hayat nasıl? İnsanlar burada ne yapıyor?  Sokağa karşı hep bir merak vardır. Kuvvetli bağları da aşkı da sevgiyi de ihaneti de sadakati de sokaklardan rahatlıkla öğrenebilirsiniz.

Ucu bucağı yoktur. Ben Diyarbakır’da doğdum ve 19 yaşıma kadar orada büyüdüm. Daha sonra üniversite için ayrıldım. Büyüdüğüm mahalle Diyarbakır’ın en büyük mahallerinden biriydi ve sokak kültürünün hat safhada yaşandığı bir yerdi. O yüzden sokak, yabancı olduğum bir yer değil.

KENDİ ADALETİNİ ARAYAN ŞİDDETE BAŞVURMAMALI

Dizide genel olarak adaletin yeterli olmadığı durumda kendi adaletini arayanların hikayesi işleniyor. Çoğu zaman üçüncü sayfa haberleri de bunlarla dolu. Siz, bir insanın kendi adaletini araması konusunda nasıl düşünüyorsunuz?

Üçüncü sayfalarda gördüğümüz adalet arayışı genellikle şiddetle yapılan bir arayış oluyor. Bunu tabii ki tasvip etmiyorum. Ama adalet ararken, artık yapacak hiçbir şeyi kalmamış insanların sosyal medyadaki haykırışlarını da görüyoruz. Kaldı ki bu haykırışların toplumda yankı bulması adli süreci de olumlu yönde etkileyebiliyor. Kendi adaletini ararken kullandığınız yöntemdir burada fark yaratan.

İntikam size gerçek hayatta tanıdık bir duygu mu?

Haklı olduğum bir konuda bana haksızlık yapılırsa onun intikamını alırım. Ama tabii intikam her zaman şiddet yoluyla alınmaz. Duygusal olarak da alınır. İntikam dendiğinde hemen insanın aklına vurdu kırdı gelmemeli. Bazen bir sözle de intikamını alırsın. Onur karakteriyle ortak noktamız da bu aslında. Ben de aileme ve dostlarıma bir zarar geldiğinde buna sessiz kalamam. İntikam herkes için bir temel olgudur aslında bence. 10 yıl geçse de bir cümleyle ya da bir mimikle bile insan intikamını alabilir.

Daha önce de sizi ‘Sıfır Bir Adana’da yine bir polisiyede izlemiştik. Bu tip karakterlerin bir oyuncu olarak üzerinize yapışacağı endişesi duyuyor musunuz zaman zaman?

Evet öyle bir endişem var fakat bu endişemin zamanla hem bende hem seyircide kaybolacağı inancındayım. Neticede ben bir oyuncuyum. İllaki önüme farklı bir projelerde, farklı karakterler gelecektir.  

AİLE İÇİNDE SESSİZ BİR ÇOCUKTUM AMA DIŞARIDA BİR BIÇKINLIĞIM VARDI

Sizin hikayenize dönersek; Onur Akbay gerçekte kimdir?

1989 Diyarbakır doğumluyum. Memur bir ailenin dört çocuğunun en küçüğüyüm. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimimi Diyarbakır’da tamamladıktan sonra üniversite için Adana’ya gittim. Çukurova Üniversitesi’nde okumaya başladım ve Adana maceram başladı. Okul bittikten sonra oyunculuk yapmaya başladım.

Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Zor bir çocukluğum oldu diyemem. Eğitime önem veren bir ailem olduğu için sürekli çalışma odaklıydım. Tabii bu arada mahalledeki çocukluk arkadaşlarımı ihmal etmedim. İç içe ve sıcak bir mahallede büyüdüğüm için olgunlaşma sürecimde çok zorlanmadım. Aile içinde genelde sessiz akıllı ve uslu çocuktum. Ama dışarıdaki hayatımda ister istemez biraz bıçkınlığım vardı.

Sosyal medyada özellikle Instagram’da takip ettiğim kadarıyla çok seviliyorsunuz. Her paylaşımınızın altına dakikalar içinde yorum yağıyor. Bu kadar sevilmek size ne hissettiriyor?

“İşimi iyi yapmışım, kimsenin kalbini kırmamışım, doğru ve düzgün bir duruşum olmuş ki insanlar tarafından bu kadar sevilmişim” diyorum. Ne mutlu bana ki bu insanların içine bu kadar işlemişim. Umarım bu hayatım boyunca böyle devam eder.

KISA KISA…

AŞK, RUHUN DİMDİR AYAKTA DURMASIDIR

Aşk size ne ifade ediyor?

Ruhun dimdik ayakta durmasını

Başlayınca durması zor olan bir şey?

Lezzetli yemek

En sevdiğiniz hayvan ne? Neden?

Pars. Bacağımda da dövmesi var. Çünkü aynı özellikleri taşıdığım asil bir hayvan olduğunu düşünüyorum.

Asla tahammül edemeyeceğiniz o insanın en belirgin üç özelliği ne?

Egolu, patavatsız ve ukala.