Cumartesi Postası Sataşmasınlar

Sataşmasınlar

Paylaş
Sataşmasınlar

Düzgün fiziği, güzel gözleri, hatta tiyatro eğitimi bile, oyuncu Tolga Karel ile yaşadığı fırtınalı ilişkinin gölgesinde kaldı. Sonunda da Öykü Çelik'e 'kavgacı' etiketi yapıştırıldı

Röportaj: Çağnur Hatipoğlu
cagnurhatipoglu@gmail.com


Öykü büyük hatalar yaptığını itiraf ediyor ama gereken dersleri de aldığını ekliyor. ‘Bir Zamanlar Osmanlı-Kıyam’ın Çeşmidil’i Öykü Çelik “İnsanlar bana öyle elbiseler dikti ki. Oysa o ben değilim” diyor.

Nasıl gidiyor hayat?

Herşey iyi. Dizim önümüzdeki sezon devam edecek. Bir de televizyonda reklamım yayınlanıyor.

’Bir Zamanlar Osmanlı-Kıyam’da Çeşmidil rolündesin. Ekranda göründüğünden daha zayıfsın.

Bu, kilo almış halim. Vereceğim birkaç kilo daha var.

’Muhteşem Yüzyıl’ dizisindeki Hürrem karakterini kilo nedeniyle kaybetmişsin. Doğru mu?

Yaaa, aslında tam olarak öyle değil. Hürrem karakteri için görüşülen kişilerden biriydim. Elemelere katıldım, Meryem Uzerli seçildi.

Sence neden tercih edilmedin?

Bunun kiloyla ilgisi yok. Yabancı biri olmalıydı Hürrem, aksanlı konuşmalıydı. Bu yüzden. Benim açımdan baktığımızda ‘Muhteşem Yüzyıl’ olmadı, ‘Nuri’ oldu. İlk sitcom’umdu. Oktay Kaynarca ve Meltem Cumbul’la oynadım, çok da keyif aldım.

Nasıl ünlü olduğun pek bilinmiyor.

Ankara Bilkent’te tiyatro okuyordum. Okulum devam ederken bir arkadaşım reklam çekimlerine çağırdı, İstanbul’a geldim. Çekim hoşuma gitti, başka görüşmeler yaptım. Önce ‘Kasaba dizisinde oynadım. Sonra ‘Gönülçelen’ ve ‘Nuri’ oldu. Uzun uzadıya bir ‘ünlü olma maceram’ yok.

“Şiddete uğradım”

Okul ne oldu bu arada?

Devamsızlıktan yarım kaldı. Sıkılmıştım da zaten. Çünkü o okulun tiyatro bölümünde iki yıl sadece İngilizce eğitim veriliyor.

İstanbul’a geldikten sonra mı Tolga Karel ile tanıştın?

İstanbul’a geldikten iki hafta sonra... Önce çok iyi arkadaş olduk.

Sonra da aşk yaşadınız...

Evet ve geçti.

Hakkında yapılan haberlere bakılırsa huysuz ve agresifsin...

24 yaşındayım. Sinirleneceğim, gece dışarıya da çıkacağım, belki kavga da edeceğim. Ama hep de böyle yaşamıyorum ki! Çalışıyorum, sevdiğim insanlarla iki haftada bir dışarı çıkıyorum. Hakkım olanı yaşamak isterken haksız oldum. Evet, büyük hatalar yaptım ama benim negatif tavrımı basından birkaç kişi de destekledi. Çünkü ben birçok ünlünün uğradığı şiddete uğradım. Yapmadığım o kadar çok şey için “Yaptı” diye yazıldı ki! Son olarak film çekimi için gittiğim Ardahan’da alem yaptığımı iddia ettiler.

Gittiğin mekanlarda olay çıkardığın, sokakta senden para isteyenleri dövdüğün doğru mu?

Yaaa böyle birşey yapabilir miyim? Bunu yapan insanlıktan çıkmıştır. Bunun için “Alkollüydüm, yaptım” bile diyemiyorum.

Alkollüyken her şeyi yapar mısın?

Derler ya; “bazı insanlar alkol alınca değişir” diye. Ben değişmem. Normalde neysem, alkollüyken de oyum. Yaparım. Ama insanlar alkollüyken benim üzerime çok geliyor. Durup dururken sataşıyorlar bana. Arkadaşlarımla gittiğim mekanda hiç tanımadığım bir kadın “Buradan çık, git” dedi. Böyle bir tepki geldiğinde alkollü olsan ne fark eder, alkolsüz olsan ne fark eder?

Eeee, sen ne yaptın?

“Tuvalete gidip geleyim, en azından hem benim hem onun siniri geçsin, yoksa olay çıkacak” dedim. Ezik gibi tuvalete gittim. Buna profesyonel olmak mı deniyor bilmiyorum ama...

Ünlü olmanın bedeli belki...

Öyle düşündüğüm için kaldırıyorum zaten. Ama zorlandığım için hata yaptım.

' İyi bir insanım'

Hatalarından ders aldın mı?

Bir; artık tanımadığım hiç ki gece dışarı çıkmayı azalttım. Ama değişmedim, değişmeyeceğim. Çünkü yanlış bir şey yapmadım, iyi bir insanım. Bazen kendime “Öykü, akıllı davran, çakal davran” diyorum ama içimde yok ki. İyi ki de yok, iyiliğim kirlenmemeli.

Hiç mi kavgan olmadı yani?

Bir kere oldu (gülüyor). Olmadı mı diyeyim yani!

Ne oldu?

Anlatayım artık. Bir mekanın tuvaletindeyim... Elimi yıkarken arkada iki kız bana bakarak konuşuyorlar... Kızlardan biri öyle bir laf etti ki “Bunu nasıl yutayım?” dedim. “Sen ne diyorsun” deyip döndüm. Orada film koptu.

Psikolojin bozulmuyor mu?

Artık kendimi kapattım. 5 kilometrelik sınırın içinde yaşıyorum. Set dışında evde, spor salonunda, restoranda ve birkaç arkadaşımla kahve içtiğim yerde oluyorum. Aslında yapmam gerekiyor, bu da sağlıklı bir hal değil. Ama bu sayede dışarıdan hiçbir kötü etki bana ulaşamıyor. Fişi çektim yani.

”Keşke ünlü olmasaydım” dediğin oluyor mu?

İşin bu kısmını hiç hesaplamadım. Bu yüzden çok tökezledim. Ama herşeye rağmen işimi çok seviyorum. O yüzden de ‘keşke’lerim yok.

‘Çocuğu kariyere tercih ederim’

Sevgilin var mı?

Hayır, yok (gülüyor). Çok çalıştığım için bulamıyorum. Bulduğumda da çok çalıştığım için kaybediyorum (gülüyor). Ama zaten ben ilişkilerimi uzun yaşıyorum. İki sene filan gibi.

Aşık olmayı bekliyorsun o zaman.

Evet, kesinlikle aşık olmalıyım. İnsanlarla o kadar içiçeyiz ki... Onlarla ne kadar samimi olursak bizim enerjimizden gidiyor. Ben sevdiğim insana enerjimi veririm. Neden sevmediğime vereyim ki?

Demek ki evlilik tam sana göre...

Evliliğe sıcak bakıyorum. Evlilik ve aile uğruna, işi bırakabilirim. 40 yaşıma geldiğimde inanılmaz başarılı, onlarca ödülüm, tonlarca param olmasına rağmen yalnız uyumayı istemem. Onun yerine eşimle, çocuklarımla, hatta torunlarımla birlikte, büyük bahçeli bir evde kahvaltı yapmayı tercih ederim.

Beni şaşırtıyorsun.

Ama bak, yılda bir tane sinema filmi yapabilirim (gülüyor). Tamamen terk etmek değil de ara verebilirim. Ne var ki şimdi kariyer planlaması için çabalıyorum.

( 02.06.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır. )

Haberin Devamı