Er ya da geç herkes ettiğini bulur...

Feyyaz Şerifoğlu'na "Hayatta hiç aldatmadığım için, aldatıldığımı düşünmüyorum" sözünü sorduk. Oyuncu, "Ben karmaya, edenin bulduğuna gerçekten inanıyorum. Zaman alır belki, bugün olmaz, yarın olur ama eni sonu insan ektiğini biçer. O da senin sınavın oluyor işte yaşarken" cevabını verdi.
RÖPORTAJ: OYA ÇINAR / FOTOĞRAFLAR: OZAN GÜZELCE
Onu, ‘Camdaki Kız’ ve ‘Kırmızı Oda’ gibi hep parlayan işlerde izledik. Kendisini ballı buluyor ama “Ben oturayım, şans bana gelsin diye bir şey de yok” diyor. Şimdi yeni dizisi ‘Aşkı Hatırla’da Boran olarak karşımızda. Feyyaz Şerifoğlu’yla hem yeni rolünü hem de biraz kendi hayatını konuştuk.
HAYAL ETTİĞİM HAYATI YAŞIYORUM
‘Aşkı Hatırla’ adını çok manidar buldum. Hatırlamak, unuttuğumuz şeylere gönderme ya… Aşk, günümüzde gerçekten unutulan bir şey mi? Hikaye bize aşkı hatırlatacak mı?
Adı bu anlamı direkt taşıyor gerçekten. Birbirine aşık iki insanın, hayatın içinde anlaşamadıkları, çarpıştıkları noktalar olur ve koşullar sizi ayırabilir. Sonrasında karşınıza başkaları çıkabilir. İşte ben dizide o iki insanın karşısına sonradan çıkanlardan biriyim. Aslında ‘yara bandı’ görevini üstleniyorum biraz.
GERÇEK HAYATTA HİÇBİR İLİŞKİDE ‘YARA BANDI’ OLMADIM
Boran özünde nasıl biri?
Bir medya patronunun oğlu; özünde hırs peşinde olan bir adam. Bu ilişki için birçok şeyden feragat ediyor. Deniz’le Güneş ayrıldıktan sonra ikisinin karşısına da başka birileri çıkıyor. Güneş’in karşısına çıkan adam da Boran.
Gerçek hayatta hiçbir ilişkide yara bandı görevi gördüğünüzü düşünüyor musunuz?
Ben hiç böyle bir şey yaşamadım ama oyunculukta zaten önemli olan hiç yaşamadığın bir şeyi doğru yansıtabilmek. Kendi hayatımda bunun karşılığı hiç yok.
Sizi en son ‘Camdaki Kız’da başrolde izlemiştik ve çok büyük bir projeydi gerçekten. Ana akımla dijitalin yarattığı etki açısından büyük bir fark oluyor mu?
Ana akımdaki dizilerinde her hafta bir bölüm yayınlandığı için, sosyal medyada bir gündem olduğunda senarist onu takip edip bir sonraki haftaya aktarabiliyor. En basitinden böyle bir ayrım var tabii. Dijitalde böyle bir şey yok. Konuyu belirliyorsun, çekiyorsun. İzleyici tepkisine göre hikaye yön değiştirmiyor hiçbir şekilde.
ER YA DA GEÇ EDEN BULUR
“Hayatımda hiç aldatmadığım için aldatılmadığımı düşünüyorum. Karmaya inanıyorum” demişsiniz…
Doğru. Güzel söylemişim. (Gülüyor)
“Hiç aldatmadım kısmında tam samimiyetinizi sorguluyordum ki devamında, “Karmaya inanıyorum” ifadesini okuyunca, “Doğru söylüyor galiba” dedim. Samimi misiniz orada gerçekten?
Sağlamasını da yapmışım direkt söylerken. (Gülüyor) Kendimi de test etmişim. Ben karmaya, edenin bulduğuna gerçekten inanıyorum. Zaman alır belki, bugün olmaz, yarın olur ama eni sonu insan ektiğini biçer. O da senin sınavın oluyor işte yaşarken. Test edildiğin nokta oluyor.
Siz hayatınızın genelinde hep ektiğinizi mi biçtiniz gerçekten?
Şanslıyımdır. Ben bir aile apartmanında büyüdüm ve o apartmanın tek erkek çocuğuydum. Ailenin en küçüğü olunca bile zaten onun bir kaymağını yiyorsunuz. Kariyerime bakarsak, şükür ki o konuda da şanslı olduğumu düşünüyorum. ‘Kırmızı Oda’dan sonra ilk başrolümde muazzam bir kadroyla 82 bölüm oynayıp baştan sona reytinglerde birinci olduğumuz bir projeden bahsediyorum. Ama şu da var; sen öyle duracaksın ve şans sana gelecek… Ona da inanmam. Şans da çalışana, uğraşana geliyor bence.
Müzikle uğraşırken, zaten sahnedeyken oyunculuğa yönelmeniz nasıl bir hikaye üzerine gelişti?
Biraz kader döngüsü oldu o bence. Hayat beni bu yöne itti diye düşünüyorum. Ajda Pekkan’ın vokalistliğini yaparken pandemi gibi bir süreç yaşadık. Bir single çıkarmıştım ben o dönemde ama müzik komple durdu zaten. Orada büyük sıkıntılar yaşadık. Sonrasında hayat bu yöne aktı ama güzel de oldu.
Peki çocukluğa, o en saf tarafınıza dönersek, siz aslında neyin hayalini kuruyordunuz?
Ben hayal ettiğim şeyi yaşıyorum şu anda. Hep sahneyi ve kamera önünü hayal ettim.
Gerçek aşkınız hangisi peki? Müzik ve oyunculuk arasında kalsanız; hangisini hangisiyle aldatırsınız?
Bir yerden kaçma duygusu üzerinden bakarsam herhalde eni sonu müziğe kaçarım. Asıl aşkım müzik. Müziğe yara bandı demem yani hiçbir koşulda.
AŞK, ENİ SONU BİTER YOKSA KALP KRİZİ GEÇİRİR İNSAN
Evlilik hazırlığındasınız. Günümüzde tek eşliliğe inancını kaybeden çok insan var. Aile size ne ifade ediyor?
Hızlı tüketimin arttığı bir dönemdeyiz. Biraz buna bağlıyorum ben ilişkilerdeki tüketim hızını. Daha sabırsızız bir sürü konuda. Ben de Merve’yle (Dinçkol) tanışana kadar aklımda hiç evlilik planı yoktu. Onunla girdim bu duyguya. Dört yıldır beraberiz. Birlikteyken mesela, ayrılırken diyorum ki, “Hayır, ayrılmamalıyız, gitmesin.” O duygu da sizi oraya getiriyor zaten.
Ne güzel bir aşk tarifi yaptınız. En son lisedeyken falan hissettiğini söylüyor insanlar bu tip duyguyu. Çok da eskiye ait değil demek ki?
İşte o en saf, en masum yanımız bence. Ama şunun da bilincindeyim her zaman. Eni sonu aşk biter; o kalp nereye kadar öyle çarpacak. Kalp krizi geçirir öbür türlü insan. Daha değerli olan sevgi. Onu korumak bence önemli olan.
KOLAY KOLAY ÖZÜR DİLEYEMEM
Sizi bir yerde uzaklara dalmış bir halde görsek, muhtemelen kafanızın içinde ne vardır? Neyi sorgularsınız genelde?
Genelde iştir bunun cevabı. Mesela bir projeyi bitirdiğimde, herhangi işi yapıp sonra kendimle baş başa kaldığımda, “Neyi eksik yaptım? Neyi daha iyi yapmalıydım?” diye sorgularım. Birini istemeden kırdıysam onu kafaya takarım bir de.
Kolay özür diler misiniz peki?
O konuda pek iyi olduğumu söyleyemem. Ben ergenliğimde ablamla kavga edip, aynı evde bir ay konuşmadığımızı hatırlıyorum. Allah’tan artık o kadar değilim ama yine de kolay diyemem. Gururdan değil ama. Aslan burcu defosu belki de.
Başlayınca durması zor olan bir şey?
Çok iyi bir diziyi izlemeye başlayınca hızını alamayıp devam etmek ve çekirdek tabii.
SOSYAL MEDYAYLA ARAM PEK İYİ DEĞİL
Dış gözle kendinizi bir konuda eleştirseniz, ne konuda eleştirirsiniz?
Sosyal medyayı daha iyi kullanabilirim ama ben hiç o adam değilim maalesef. Paylaşım yapmak, story atmak aklıma bile gelmiyor. Ama günümüzde işimiz için de bir karşılığı olduğundan, daha iyi kullanmak isterdim. Yani şöyle söyleyeyim. Milli takımın maçına gittim mesela, basketbol maçına. Saha içinden maçı izliyorum. Orada benim tanıdığım 3-5 kişi daha gelmişti. İşte 2 sayı gerideyken bir anda öne geçiyoruz falan. Ben o anı yaşarken kafamı çevirdiğimde birilerinin story çektiğini görünce çok şaşırdığımı hatırlıyorum. Ben hiç bu değilim.
Kendinize bir konuda iltifat etseniz, ne söylersiniz?
Ben güzel dinlerim insanları. İyi bir dinleyici olduğumu düşünüyorum.
-
En sabırlı burçlar onlarmış! Sabır taşı gibiler, başlarına ne gelirse gelsin sakin kalıyorlar
-
Hasadı başladı: Kilosu 8 bin liradan 400 liraya düştü! Dubai, Katar, Kanada, İngiltere'ye satılıyor! İnsülini anında baskılıyor, demir depolarını fullüyor
-
Çıtır çıtır yiyoruz ama böbrekleri diyalize sürüklüyor! Tansiyonu aniden fırlatıp ömürden 10 yıl çalıyor, masum gözükse de ağzınıza sürmeyin!
-
Yoğurdu mayalarken 2 kaşık ekleyin! Yoğurdu taş gibi yapıyor, faydasını 10 kat artırıp kemikleri koruyor!
-
Yazın bardak bardak içiyoruz ama sıvı kaybının en büyük sebebi! Metabolizmayı mahvediyor, uzmanı uyardı!