Pazar Postası Alican Yücesoy: Sadakatsiz bir evliliği yürütemem
Paylaş
Alican Yücesoy: Sadakatsiz bir evliliği yürütemem

Posta Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Coşkundeniz’in gerçek bir hikayeden yola çıkarak yazdığı aynı adlı romanından uyarlanan ‘Aşk Uykusu’ isimli film 31 Mart’ta vizyona girecek. Tutkulu bir aşk hikayesini ihanet ve aşk için nelerin göze alınabileceğini anlatan filmde eşini aldatan kocayı oynayan Alican Yücesoy ile buluştuk. Filmin yanı sıra ilişkiler üzerine de konuştuk...

RÖPORTAJ: KEZBAN YILMAZ

FOTOĞRAF: MUZAFFER KANTARCIOĞLU


■ Saçlar sarı, gözler mavi... Bir göçmen havası var sizde.


Çok karışık. Anne tarafımda hem Bulgaristan Rusçuklu hem de Bartınlı var. Baba tarafım Antep ve Urfalı. Sarışınlığım, gözlerimin rengi Bulgaristan’la ilgili değil. Baba tarafım Arap ve çoğu sarışın, mavi gözlü. Ordan geliyor.

■ Oyunculuk çocukluk hayaliniz miydi?

Hiç öyle bir hayalim yoktu. Bir ara “Pilot olayım” demiştim, o kadar.

■ Nasıl oyuncu oldunuz peki?

Bir sabah kalktım, “Oyuncu olmak istiyorum” dedim. Bursa’da yaşıyordum o zaman. Tiyatro eğitimi aldım. Aslında oyuncu değil, tiyatrocu olmak istiyordum. Eskiden de iyi bir dizi izleyicisi değildim. Bu nedenle tiyatro oyuncularının dizilerde oynadığıyla ilgili bir fikrim de yoktu. Önce tiyatroyla başladım. Akabinde televizyon oyunculuğu geldi.

■ Yeni filminiz ‘Aşk Uykusu’na nasıl dahil oldunuz?

Yapımcımız Berna Akpınar ile ‘Son Osmanlı: Yandım Ali’ filminde çalışmıştık. Teklif ondan geldi. Yönetmenliğini Nisan Akman’ın yapması, Gökçe Bahadır ve Hande Subaşı gibi oyuncuların olması da önemliydi benim için.



■ Gökçe Bahadır ve Hande Subaşı ile ilk defa birlikte çalıştınız; nasıldı?

Harika... Gökçe (Bahadır) ile tanışıyorduk zaten. Hatta beraber bir iş yapma isteğimiz vardı, gerçekleştirmiş olduk. Hande (Subaşı) ile de ilk defa çalışıyorum. İkisi de insan ve oyuncu olarak çok iyiler.

■ Filmin senaryosu, Posta Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Coşkundeniz’in gerçek bir hikayeden yola çıkarak yazdığı romandan. Size neler hissettirdi bu öykü?

Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir hikaye. Aslında biraz da rahatsız edici. Toplumun genel ahlak kurallarının çok dahilinde olan bir hikaye değil çünkü. Kadın oyuncu için de rahatsız edici. Ama ilk defa garip bir şekilde erkek oyuncu için de rahatsız edici yanlarını görebiliyorum.



■ Sizi ne rahatsız etti?

Bazı sahneleri... Buna rağmen o rahatsızlığın da bir karşılığı var oyuncu için.

■ Nasıl bir film oldu?

Etrafımızda çok aldatma hikayesi duyuyoruz. Mesela bir yakınımız birlikte olduğu insanı aldatıyordur. Biliriz aldattığını. Aldattığı kişiyi de tanırız ama sessiz kalmayı tercih ederiz çoğunlukla. Bence sosyolojik bir problem var bunda.

■ Nasıl yani?

Çünkü hepimiz ilişkilerde tek eşliliği savunuyoruz. Bu konuda erdemli olmaktan bahsediyoruz. Ama aslında iki insan ilişki yaşarken çevresindekilerin de o ilişkiye dahil olduğunu ve bu tip durumlarda sessiz kaldıkları gerçeğini göz ardı etmeyi konuşmuyoruz. Ben bunun konuşulması gerektiğini düşünüyorum.



■ Siz böyle bir şeye şahit olsanız söyler miydiniz?

Bilmiyorum. Keşke ben tercih etseydim 1 milyon yıl önce tek eşliliği. Ben tercih etmedim. Din ve toplumsal nedenlerle yüzyıllardır insanlık bir şekilde tek eşliliğe evriliyor. Hâlâ bunu deniyoruz bence. Ve tam başarılı olduğumuzu söyleyemem.

■ Tek eşlilik mümkün mü sizce?

Bilmiyorum. Bunu başaran da var, başaramayan da...

‘Oyunculuğum hiçbir zaman içime sinmiyor’

■ 16 yıldır birçok projede yer aldınız, dizi ve filmde oynadınız. Bunların içinden içinize en çok sinen hangisi oldu?

Hepsi çok değerliydi. Ama hiçbiri sinmiyor içime. Çünkü sonrasında “Keşke şöyle yapsaydım” filan diyorum (gülüyor). Bu nedenle hepsine kendimle ilgili takacağım kulplar var.

■ Mustafa Kemal’i canlandırdığınız ‘Son Osmanlı: Yandım Ali’ filmindeki performansınız çok konuşulmuştu.

24 yaşındaki bir genç için iyi bir performanstı. Ama genç yaşta yaptığım oyunculukları izlesem çoğuna birçok kulp takar, hemen kanal değiştirmeyi düşünebilirim (gülüyor).

■ Yakın zamanda başka proje var mı?

Belki önümüzdeki sezon... Çok yorgun iki yıl geçirdim. Biraz ara vermek istedim.


"AŞKTA 'KENDİN' OLMAK ŞART"


■ Filmde eşini aldatan kocayı oynuyorsunuz? Çiftlerden biri aldatırsa o noktada evliliğin bitmesi gerekir mi sizce?

Bu kişiye göre değişir. Ben yürütemem mesela. Ama başkası için sorun olmayabilir. Filmde de zaten böyle bir şey görüyoruz. Kadın aldatılmasına rağmen bitirmiyor ilişkiyi. Eşini tekrar elde etmek için uğraşıyor. Kimi bunu hazmeder, kimi hazmedemez; ikisi de çok insani davranışlar. Aldatmak da çok insani. Zaten törpülemeye çalıştığımız şey bir yandan insanlığımız gibi geliyor bana.



■ Siz aşk için fedakârlıklarda bulunur musunuz?

İlişkilerin kendin olarak yaşandığını, gerçek sevginin ve gerçek sevilmenin ancak bu şekilde elde edilebileceğini düşünüyorum. İnsanlara da tavsiyem bu. Kendiniz olun, o zaman birileri sizi kesinlikle seviyor. Ya da siz birini kesinlikle daha iyi, daha açık, daha berrak sevebiliyorsunuz.

“İlişkide sessizliği, basitliği seviyorum”

■ Bu zamanda gerçek aşka inanıyor musunuz?

Tabii ki! Bin milyon yıl sonra da aşk olacak.

■ Aşık olunca nasıl biri olursunuz? Aşkınızı hissettirir misiniz?

Herkes gibiyim... Kendimce aşkımı, sevgimi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Ama bunu karşı tarafa da sormak lazım.

■ Gurur filan yapar mısınız?

Çok eskiden evet. Ama artık başka türlü bakıyorum ilişkilere. Gurur, haklı haksız, alacaklı verecekli ya da bir tarafın daha baskın olduğu gibi şeyler yaşamadığımı düşünüyorum. Ben ilişkide sessizliği, sakinliği, yalınlığı, daha basit şeyleri seviyorum.

Haberin Devamı