Pazar Postası Sera Tokdemir: Hâlâ her şey Yeşilçam'daki gibi! Yüzüne güler arkandan kuyunu kazarlar
Paylaş
Sera Tokdemir: Hâlâ her şey Yeşilçam'daki gibi! Yüzüne güler arkandan kuyunu kazarlar

Sera Tokdemir’in, başrollerini Uğur Yücel ve Mustafa Üstündağ ile paylaştığı ‘Zoraki Misafir’, geçen hafta vizyona girdi. Sera, 20’nin üzerinde dizi ve filmde, birçok tiyatroda oynadı. Pek çok markanın da reklam yüzü oldu. Aynı zamanda harika bir şarkıcı. Duru güzelliği ve zarafetiyle görenleri büyüleyen Sera ile son filmini, şarkıcılığını ve hakkında merak edilenleri konuştuk. Bekir Saçar / bekir.sacar@posta.com.tr

‘Zoraki Misafir’ filmi vizyona girdi. Nasıl bir film oldu?

Haberin Devamı

Harika bir komedi filmi oldu. Çok popüler televizyon programlarının yapımcısı olan bir medya patronu, zaman içinde popülaritesini kaybedip zor bir döneme giriyor. Eski şaşalı günlerine dönmek için yurt dışından yeni bir format alıyor ve bu formatı uygulamaya geçirmek için de zengin ve saf bir ortak aramaya başlıyor… Derken, olaylar gelişiyor. İzleyenlerin çok eğleneceğine eminim.

Uğur Yücel ve Mustafa Üstündağ gibi iki ustayla başrol oynamak nasıl bir deneyim oldu?

Uğur Yücel büyük bir usta. Onunla çalışmak bana onur ve gurur verdi. Okul gibiydi. Set boyunca ondan çok şey öğrendim. Mustafa filmde benim eşim. Harika bir partner ve onunla çalışmak büyük bir keyifti.

Rolüne nasıl hazırlandın?

Filmde ben Melda karakterine hayat veriyorum. Senaryoyu okuyunca Melda’nın zaten içimde olan bir kişilik olduğunu gördüm. Sanki benim ikizim gibi. O yüzden hiç zorlanmadım zaten.

Haberin Devamı

Geçmişte Yeşilçam’da “Herkes birbirini kıskanır, yüzüne güler arkasından kuyusunu kazar” derlerdi. Sektör hâlâ böyle mi?

Bunun değiştiğine pek inanmıyorum. Hâlâ her şey Yeşilçam’daki gibi. Yine herkes birbirini kıskanır, yüzüne güler arkasından kuyusunu kazar. Kıskançlık her zaman var. Biri hakkımda olumsuz bir şey konuşuyorsa, ben kalbimi temiz tutup, hiç polemiğe girmeden “Vardır bir bildiği” deyip yoluma devam ediyorum.

MÜZİKLE HER AN İÇ İÇEYİM

Biraz da şarkıcılığından bahsedelim; neler yapıyorsun?

İki single çıkardım. Geçen ay çıkan Ajda Pekkan albümündeki ‘Sadece’ adlı şarkının sözlerini yazdım. Serdar Ortaç’ın son beş şarkısının sözünü ve müziğini birlikte yaptık. Ahmet Parlak’ın ’Duydun mu?’ adlı şarkısının sözü ve müziği Serdar Ortaç ile bana ait. Mustafa Ceceli ile düet yaptığım ‘Aşk Haklıyı Seçmiyor’un sözü ve müziği de bana ait.

Müzikle her an iç içeyim. m Harika bir sesin var, neden sahneye çıkmıyorsun? Piyasada bu mesleğe yıllarını vermiş o kadar değerli isimler varken bu iş bana düşmezmiş gibi geliyor. Sahne teklifleri geliyor ama henüz kendimi hazır hissetmediğim için kabul etmiyorum.

DUVARLARIM VAR O YÜZDEN HAYATIMDA KİMSE YOK

Haberin Devamı

Oğlunun babası eski eşin Göksel Gencer vefat etti. Nasıl bir eş, nasıl bir baba, nasıl bir insandı?

Eşim Beşiktaş’ın eski kalecilerindendi. Karı-koca olabilmekle iyi insan olabilmek çok farklı şeyler. Göksel muhteşem bir insandı, aramız da çok iyiydi ve çok iyi arkadaştık. Ben her zaman Göksel için “Kral baba, kral insan, kral kaleci” derdim ve hâlâ benim için öyle.

Çok güzel zarif bir hanımefendisin. Sevgilin yok mu?

Sorumlulukları olan biriyim. İş dışındaki zamanımı aileme ayırıyorum. Ünlülerin gezip tozduğu mekanlara pek gitmediğim için de magazine haber olmuyorum. Duvarlarım var, onları yıkabilmem zor. Şu anda hayatımda kimse yok. m Tekrar evlenmeyi düşünüyor musun? Şu an düşünmüyorum ama biri bana bunu düşündürebilirse neden olmasın!

AŞKIN YAŞI OLMAZ KİMSE KİMSEYE BU KONUDA MÜDAHALE ETMEMELİ

Oğlun Boran Göksel Gencer ile ilişkin nasıl? İyi anlaşıyor musunuz?

Efendiliği, dürüstlüğü, dik duruşu iyi insan oluşu ile babasına çok benziyor. Babası öldüğünde “Allah verdi Allah aldı annecim; elimizden bir şey gelmez” diyerek beni teselli etti. Ama biraz kıskanç. Bir davete gideceğim zaman hazırlanıp ona “Nasıl oldum?” diye sorarım. O da “Sen böyle açık giyinince daha mı güzel olduğunu sanıyorsun?” diye sitem eder. O halini çok seviyorum.

Haberin Devamı

Oğluna, kadınlara saygı duyan erkek olması için nasıl bir eğitim veriyorsun?

Oğluma hep “Senin yüzünden bir kadının gözünden tek damla yaş akar, bir kadını üzüp ağlatırsan bu sana bin damla olarak geri döner” derim. O ne demek istediğimi iyi anlıyor. Karşı cinse karşı çok nazik, duyarlı, kibar ve şefkatli.

Bennu Gerede’nin 21 yaşındaki oğlu Daren, 42 yaşındaki Bilge Öztürk ile aşk yaşıyor. İleride benzer bir şey yaşarsa, oğluna yaklaşımın nasıl olur?

“Aşkın yaşı yok” denir ya; evet gerçekten de yok. Eğer biri aşık olmuşsa bunun yaşla ne alakası var? Kişi onunla mutlu ve huzurluysa, kimsenin buna müdahale etme hakkı olmamalı.

BEN BİR AŞK KADINIYIM BİRİNİN KALBİMDE YALIN AYAK YÜRÜDÜĞÜNÜ HİSSETTİĞİMDE AŞIĞIM DEMEKTİR

Hiç aşık oldun mu?

Haberin Devamı

Hayatımda iki kere aşık oldum. Biri rahmetli eski eşimdi zaten diğeri de bana kalsın.

Nasıl bir kadınsın?

Aşık olduğunu nasıl anlarsın? Ben bir aşk kadınıyım. Aşka aşık biriyim. Ne zaman birinin yalın ayak, korkmadan benim kalbimde yürüdüğünü hissedersem işte o zaman aşığım demektir. O zaman aşk benim dışımda da olsa ben onun içinde olurum. Bu yüzden romantik filmleri de çok severim.

Aşık olunca ne hissedersin?

Aşık olduğumda benim ayaklarım yerden kesilir. Önce bulutlara, sonra yıldızlara çıkar, sonra da evrende uçmaya devam ederim.

ŞEVKET ÇORUH İLE SEVİŞMEDİĞİM HALDE SEVİŞMİŞİZ GİBİ GÖSTERDİLER

Hakkında bilinen en büyük yanlış nedir?

‘Çakallarla Dans’ filminde Şevket Çoruh ile sevişme sahnelerimiz vardı. Senaryo çok güzeldi ama sevişme sahnesi bana uygun değildi. Yönetmen Murat Şeker’e bu sahneleri oynayamayacağımı söyledim; o da kabul etti. Sonra sevişiyormuşuz gibi ifadeli yakın yüz çekimleri ve montajla sevişiyormuşuz hissi verildi. Ama ben Şevket’le sevişmedim. “Asla” demeyi sevmem ama rol için sevişmem. Diyorlar ki, “Sanat için sevişilir.” Saygı duyuyorum ama benim bir oyuncu olarak seçme hakkım var.

BABAM GERÇEK BİR AT AŞIĞIYDI

Türkiye’nin efsane at yetiştiricisi Ahmet Tokdemir’in kızısın. Atçılık hikayesinden bahsedebilir misin?

O dönem Londra’da yaşıyorduk. Babam İngiltere’ye uçmadan önce bir gün, at yarışı izlemek için Adana Hipodromu’na gitmiş. Babam şeref tribününe girmek isteyince, görevli “At sahibi değilseniz buraya giremezsiniz” demiş. Bunun üzerine babam, Londra’ya gelince en iyi yarış atlarını satın alıp Adana’ya götürdü.

Sonra aynı tribüne gidip, “Atım yok diye beni buraya almamıştınız” deyip şeref tribününe girmiş. Babam atlara aşıktı. Zamanla Türkiye’nin en iyi at yetiştiricisi oldu. Hatta Londra’da İngiliz Kraliyet Ailesi onuruna düzenlenen Royal Ascot At Yarışı’nda ilk defa bir Türk’ün atı birinci oldu, yani bizim atımız.