Pazar Postası maNga: En yukarıyı da gördük en dibe vurduğumuz da oldu
Paylaş
maNga: En yukarıyı da gördük en dibe vurduğumuz da oldu

“Birden ay, ışığını kesti. Birden sen, çok değiştin. Yaşananlar hiç yaşanmamış gibi… Söylenenler hiç söylenmemiş gibi…” Sadece en sevdiğim şarkıları ‘Cevapsız Sorular’ın üzerinden bile sekiz yıl geçmiş ama yolculukları 20 yıl geriden başlıyor. Her şarkıları, her sözleri hep yepyeni. Alternatif rock müziğin en başarılı gruplarından maNga, yeni şarkıları ‘Kırıla Kırıla’yı tutkularından vazgeçmeyenlere yazdıklarını söylüyor. Yeni şarkılarını, maNga müziğini ve daha fazlasını konuştuk. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr

Yeni şarkınız ‘Kırıla Kırıla’, maNga’nın kendi yapım şirketinden çıkardığı ilk single aynı zamanda. Kendi yapım şirketinizi kurma fikri nasıl gelişti?

Haberin Devamı

Ferman Akgül : Ben ve Özgür, bağımsız olarak yapımcılık yapıyorduk zaten. Sıra maNga'ya geldi. Desteklemek istediğimiz isimler var ve bir yerden başlamak gerekiyordu. Kobay olarak kendi parçamızı seçtik. (Gülüyor)

Yağmur Sarıgül: maNga olarak aslında uzun bir süredir kendi yapımlarımızı gerçekleştiriyorduk zaten. Sektörel anlamda belli tecrübelerimiz oldu. stüdyoN (maNga’nın kendi stüdyosu) var, kendi ekibimiz var. ‘Kırıla Kırıla’ teklimizle bağımsız olma yolunda resmi bir adım atmış olduk. maNga dışında da alternatif müzik yapımlarına ev sahibi olmak gibi hedeflerimiz var.

Müzik sektörünün 20 yıl öncesiyle bugün arasındaki en büyük farklar neler sizce?

F.A. : Artık sanatçılar, büyük plak şirketlerinden bağımsız olarak eserlerini çıkartabiliyorlar. İnternet ve sosyal medya, bireyleri birer güç haline getirdi. Ayrıca teknoloji de daha pratik, ucuz ve erişilebilir hale geldi. Artık bir rap sanatçısının, albüm yapmak için büyük stüdyolara ihtiyacı yok.

Haberin Devamı

Y.S. : Tüketim ve üretim çok hızlandı. Akıllı telefonlara her şey sıkıştırıldı. Ama insanı tetikleyen duygular ve dürtülerin kaynağı aynı. Var olabilmek için özgünlüğünüzü bozmadan, yeni iletişim kanallarına ayak uydurmak durumundasınız. 20 sene öncesine göre tüketicinin tatmin eşiği daha yüksek. Seçenek bol, vakit dar. Bu da ürün kalitesi yerine hızlı kabul edilebilen formülleri öne çıkarıyor.

NESİLDEN NESİLE AKTARILMAK BİZİ MUTLU EDİYOR

Sosyal medyanın hayatımıza soktuğu kalıplaşmış bir soru var: Nasıl başladı, nasıl gidiyor? maNga’nın kendi hikayesi üzerinden bu soruya nasıl cevap verirsiniz?

F.A. : Müzik kariyerimiz hiçbir zaman düz bir çizgide gitmedi. En yukarıyı da gördük, dibe vurduğumuz zamanlar da oldu. Fakat son beş yıldır konserlerde görüyoruz ki şarkılarımızı söyleyen izleyici, hiç olmadığı kadar geniş bir profilde. Nesilden nesile aktarılmak bizi mutlu ediyor. Konda'nın araştırmasında merkezde olan nadir isimlerden, hatta tek Rock grubuyuz. Yine de maNga denemeye ve maceralara atılmaya devam ediyor. Bu ruhumuzda var.

Haberin Devamı

Yolculuğunuzun en zor yanı neydi?

F.A. : Kolay olan bir şey hatırlamıyoruz ki… Eurovision'a gidişimiz bile yıllar sürdü. (Gülüyor)

‘KIRILA KIRILA’YI TUTKULARINDAN VAZGEÇMEYENLERE YAZDIK

“Taktı bu kafa sana, bile bile sarıyorum hep başa. Fırtına kapımızda, tutamam elini, kırıla kırıla…” Bu sözleri hangi duygularla yazdınız?

F.A. : Tamamen kurgusal bir parça. VEYasin ile birlikte yazdım. Baştan bir hikaye yarattık. Tutkularından vazgeçemeyenlere yazdık...

Bizde o kadar farklı duygu yaratan o sözlerin, bazen sadece ‘iş gibi’ ortaya çıktığı oluyor mu yani?

F.A. : Şarkı yazımınız da evrimleşiyor zamanla doğal olarak. Artık hikayeler üreterek de yazıyoruz. Ama illa ki bizden bir şeyler oluyor içinde. Hepsi bizim birer yansımamız.

RADİKAL KARAR ANLARI BİR TEK FİLMLERDE OLSUN İSTİYORUZ AMA BAZEN BİZİM DE O KARARLARI ALMAMIZ GEREKİYOR

Pandemide çıkardığınız ‘Zor’ şarkısının sözleri de çok manidar. “Geriye dönmek, aşk tükenince yerine sevmek, söz tükenince bitti diyebilmek…” Hayatın doğal akışı o kadar zor mu gerçekten yoksa onu zorlaştıran bizler miyiz?

Haberin Devamı

F.A. : Hayatın akışını çok kolay değiştiremiyoruz. Korkuyoruz. İnsan ne olursa olsun, kendini güvende hissetmek istiyor. Hayatımızla ilgili aldığımız radikal kararlar filmlerde yaşansın istiyoruz ama bazen de o zor kararları alma anı geliyor. Bizim de hem özel hem müzik hayatımızda oldu böyle kararlar.

ESKİDEN ŞARKI YAZMAK İÇİN HÜZÜNLÜ SONLARA İHTİYAÇ DUYARDIK, ARTIK SONLARI SEVMİYORUZ…

Genel ruh hali olarak, sonu olan şeyleri hüzünlü mü buluyorsunuz? Yoksa yeni bir başlangıç fikrinin heyecanı mı ağır basıyor ?

F.A. : Eskiden o hüzünlü sonlara ihtiyaç duyardım şarkı yazmak için. Daha gençken belki öyle düşünebilirdim ama kendi adıma artık sonlardan hoşlanmıyorum. Çocuklardan sonra bakış açısı değişiyor insanın.

Y.S. : Son, insanın kendi öz benliğin silinmesi olarak okunursa hüzünlüdür. Kimse ne olacağını bilmediği için, hissedilen çaresizlik duygusu hüzün verebilir. Hepimiz bunları düşünürüz. Müzik ve sahne bize kendimizi hep ölümün ötesinde hissettiriyor. İllüzyon bile olsa hissettiğimiz bu duygular bizde devam etme isteği uyandırıyor. Sonunu düşünmeden…

Haberin Devamı

BAZI ŞEYLER KOVALAMASANIZ DA SİZE GELİR YETER Kİ FARKINDA OLUN

Yakın zamanda bir arkadaşım şöyle bir cümle kurdu : Bütün sanatçılar, acıyı biraz kasten kovalıyor çünkü hepsi oradan besleniyor. Katılıyor musunuz?

F.A. : Bu, benim açımdan tamamen dönemsel. Ankara-İstanbul arasındaki git geller ve İstanbul'un bende yarattığı hüzün beni çok beslemişti. Fakat bence yazdığım en kuvvetli şarkılardan birisi olan "İstemem söz sevmeni" yi de ilk oğlum kucağımdayken karaladım. Bence bir kuralı yok. Beyin bu kadar hafife alınabilecek bir şey değil. (Gülüyor)

Y.S. : Ben artık pek öyle yapmıyorum. Acı hayatın bir parçası ama her şey acıdan ibaret değil. Bir şeyler, kovalamasanız da size gelir, yeter ki farkında olun.

maNga müziğinin, en çok beslendiği duygular ve olaylar neler?

F.A. : Eskiden toplumsal olaylara fazla kafa yorar ve eleştirel şarkılarla çıkış yapardık. Fakat onca sene sonra ‘Dünyanın Sonuna Doğmuşum’ parçası yeni gibi trend olabiliyorsa, başka ne yazacaksınız? Şu anda daha çok edebiyat ve filmlerden etkileniyoruz. Ben mesela tasavvuf, Anadolu ozanları ve dünya tarihi ile daha çok ilgilenmeye başladım.

Y.S. : İlişkiler, gelecek, teknoloji, savaşlar, mistisizm, yolculuk, gençlerin yaşadığı sorunlar, şehirler, sokaklar… Her şey.

MÜZİKTE, SAAT 24.00 YASAĞININ DAHA DETAYLI VE DOĞRU BİR ŞEKİLDE DEĞERLENDİRİLMESİNİ BEKLİYORUZ

Müziğe getirilen saat 24.00 yasağı size ne hissettiriyor?

F.A. : Bizim gibi festival ve performans gruplarını çok etkilemedi. Performans bazında Dünya'nın birçok şehrinde 12 yasağı var aslında. Hayli de katı kurallarla karşılaştığımız oldu. Ama izne tabii tutulan bölgeler var o şehirlerde. Ülkemiz, müzik ve performans kültürü açısından gerçekten çok büyük. O yüzden gece yarısından sonra çalışma rutinine alışmış müzisyenleri bu durum çok ciddi etkiledi. Örneğin bizden sonra çıkmayı bekleyen bizim de sevdiğimiz bar grupları vardı. Süreler kısaldıkça eskiden iş sahibi olan müzik ve sektör çalışanları da işinden oluyor. Onlar açısından endişeliyiz. Yeni düzenlemeler getirilmesini bekliyoruz.

Y.S. : Pandemi sürecine olumlu bir katkısı olmadığı gibi ilgili mesleklerde çalışan insanları zor durumda bırakan bir karar. Daha detaylı ve doğru bir şekilde tekrar değerlendirilmeli diye düşünüyorum.

Hayatın genelinde, en çok itiraz ettiğiniz, karşısında olduğunuz şeyler neler?

F.A. : Saygısızlığa ve racon bilmemeye katlanamıyoruz. Biz, her zaman saygılı bir grup olduk. Bir de özgürlükten bahsedip kendi gibi hareket etmeyenleri eleştirenlere dayanamıyorum.

maNga’yı bir karakter gibi düşünsek, o karakterin en baskın özelliği sizce ne?

F.A. : Öngörülemez.

Ferman Akgül nasıl biri ?

F.A. : Takıntılı.

Yağmur Sarıgül nasıl biri ?

Y.S. : Mükemmeliyetçi olmamaya çalışan mükemmeliyetçi biri.

Rock müziğin MTV ödüllü grubu maNga,

5 Eylül’de Turkcell Vadi Açıkhava sahnesinde hayranlarıyla olacak.