Cumartesi Postası 'Meme kanserini yendim'

'Meme kanserini yendim'

Paylaş
'Meme kanserini yendim'

'Hükümet gibi kadın' derler ya; Işıl Yücesoy öyle işte. Ama o sert, güçlü kişiliğinin arkasında öyle sevgi dolu ve naif bir kadın var ki! 'Çemberimde Gül Oya'daki müthiş performansıyla hafızalara kazınan Işıl Hanım, yeni vizyona giren bir Çağan Irmak filmiyle karşımızda: 'Unutursam Fısılda'. Bu bahaneyle buluştuk ve öğrendik ki meme kanserini kısa süre önce yenmiş. Şimdi gözleri de kendisi de ışıl ışıl. Adı gibi

Röportaj: KEZBAN ASLAN YILMAZ Kezban.yilmaz@posta.com.tr

Haberin Devamı

Güçlü oyuncu Işıl Yücesoy şaşırtıcı sırrını Cumartesi Postası’na açıkladı

Dışardan çok sert görünüyorsunuz. Ama “Merhaba” der demez o imajınız yerle bir oluyor.

Bunu hep söylüyorlar. Halbuki öyle değilim. Ben anneyim; nasıl yumuşak olamam, sevgiyle yanaşamam. Bana bir adım atana, 20 adım benden. Ama biri ahlaksızlık yaparsa çok fena (gülüyor)...

* ‘Unutursam Fısılda’ projesinde nasıl yer aldınız?

Çağan (Irmak) beni ziyarete geldi. Anlattı, senaryoyu dahi okumadan kabul ettim. Çağan’dan kötü bir şey çıkmayacağına emindim. Zaten ‘Çemberimde Gül Oya’ ve sinema filmi ‘Prensesin Uykusu’nda da beraberdik.

* Filmin konusu ne?

1970’lerde ve bugünde geçiyor. 35 yıl boyunca görüşmemiş iki kız kardeşin duygusal ve ekonomik hesaplaşma öyküsü. Öykü anlatılırken gençliklerine dönülüyor. Hümeyra ve ben başroldeyiz. Onun gençliğini Farah Zeynep Abdullah, benim gençliğimi Gözde Çığacı oynuyor.

Haberin Devamı

* Sizin rolünüz nasıl bir karakter?

35 yıl bu hesabı gözetmiş, nefretle dolmuş, kabuğunda kalmış bir iğneci kadın Hanife. Hemşire. Sert gibi görünüyor ama aslında duygusal, şiir yazıyor. Kardeşi Ayperi de bu şiirleri çalıp besteleyerek meşhur oluyor. 35 yıl sonra hesaplaşıyorlar.

* Hümeyra ile uyum sağladınız mı?

İnanılmaz uyumluyduk. Sanatçı olarak zaten çok takdir ettiğim bir hanımefendiydi. İlk günden bir enerji oluştu aramızda, genetik ilişkimiz varmışçasına yürüdü.

* Gerçek hayatta da sizin kız kardeşiniz var. Alev Hanım’la da böyle şeyler yaşadınız mı?

Olmaz mı! Daha dün akşam kavgamız oldu. Ama şükür ki, hesaplaşmaya varacak bir olayımız olmadı. O hesaplaşma ağır bir şey.

* Film 70’lerde geçiyor. O dönemleri yaşamış biri olarak neler hissettiniz?

Filmi izledikten sonra “Öyle güzel anlatmış ki Çağan o yılları” dedim. Dönem filmlerini çok iyi beceriyor bu benim maytap, yetenekli oğlum (gülüyor). Önemli bir çocuk, Çağan. Onu pamuklara sarıp saklamalı bu ülke. 70’li yılların o çiçek çocuklarını, kıyafetleri, yeni yeni modernleşmeye başlayan gençliği görüyorsunuz filmde. Unkapanı esprisi müthişti. Mesela kayda girerken tüm İstanbul’un sesleri duyuluyor. Bütün bunları o kadar ince ince vermiş ki, kıskanıyorum Çağan’ı (gülüyor).

Haberin Devamı

HASTALIĞIMI HERKESTEN GİZLEDİM

* Son zamanlarda sizi çok üzen bir şey oldu mu?

İtiraf edeyim: Herşey çok güzel giderken meme kanseri çıktı bende. 1 sene uğraştım. “Acaba ne demek istiyor yukarıdaki amcam; biraz ağır al, hayatını kendine yaşa mı diyor?” dedim. Çok ağır geçirdim ve bu sürecimi kimsenin bilmesini istemedim. Kemoterapi süreci de bitti, hastalık da. Üç ayda bir kontrole gidiyorum artık. Ama o süreç beni üzdü, tedirgin etti, meslekten uzak bıraktı. Hastalığı yendikten sonra ilk defa sizinle konuşuyorum bu konuyu.

* Çok geçmiş olsun. Kimseyle görüşmediniz mi o dönemde?

Ailemin ve üç-beş yakın arkadaşımın dışında kimseyle paylaşmadım. Zayıf halimi görmelerini istemedim. Yıllardır menajerliğimi yapan yoldaşım Tümay Özokur, “Kardeşimi kabul ettin, beni etmedin” dedi. Ben de “Kardeşin para işlerini görüyor. Sen hayatımı yönlendiriyorsun, zayıf tarafımı göremezsin” dedim.

Haberin Devamı

* Bu süreç sizde neleri değiştirdi?

Kendimle hesaplaşmaya götürdü. Hatalarımı gördüm. Fazla merhametliyim, işimde çok titizim. “Bu yönlerimi rendelemem lazım” dedim.

RAHAT GİDECEĞİM BU DÜNYADAN

* Pişmanlıklarınız var mı?

Yok. İşlerimi de iyi yaptım, aşklarımı da düzgün yaşadım. Başarısızlıklarım oldu ama her başarısızlık başarıyı getirir.

* Kinci misinizdir?

Evet. Hatta “Kini de aşmış bir kadınsın” derler. Tehlikeli tarafım; kinimi belli etmem ama mutlaka bir hesaplaşma anım olur.

* Dolu dolu yaşadınız; şarkıcılık, tiyatroculuk, oyunculuk, hocalık... İçinizde ukde kalan bir şey var mı?

Hiçbir şey yok. Son olarak çocuk sahibi olmak istiyordum. Hayata inat, ölüme inat; 45 yaşında onu da doğurdum. 25 yaşında pırlanta gibi bir kızım, Meneviş’im var. Doktorasını yapıyor şimdi. Daha ne isterim artık. Çok rahat gideceğim bu dünyadan.

ALLAHTAN İZİN İSTİYORUM

* Kendinizle hiç uğraşmamış ama çok da güzel yaşlanmışsınız...

Bir sanatçının kendisiyle uğraşmasını doğru bulmuyorum. Hatta fazla uğraşmasını intihar sayıyorum. Sanatçı yüzüyle, gözüyle, alnıyla yaşar. Ufak bakımlar yapmalı ama fazlası mimikleri kaybettiriyor, anlatmak istediğinizi anlatamıyorsunuz. O zaman kendi ipinizi kendiniz çekiyorsunuz işte.

Haberin Devamı

* Yaşlanmak nasıl bir şey?

Hoş. Ama ihtiyar olmadan, sevgi ve saygıyı, başarı ve başarısızlığı tadarak yaşlanmak güzel. Ben ihtiyar değilim. Allah beni çalışmaktan alıkoymasın. Ama son yaş günümde biraz fena oldum. Çünkü 69 yaşımdayım, az zamanım kaldı ve yapacaklarım bitmedi. Seveceğim, çalışacağım. Hiçbir şey yapmasam bile ders veririm, torunuma güzel konuşmayı öğretirim. Bunun için izin istiyorum yukarıdan, “Yanına erken çağırma” diyorum.

BU ÜLKE BANA DİYETİNİ ÖDEDİ

* Filmin konusunun geçtiği yıllarda şarkıcıydınız. Bugünkü şarkıları ve şarkıcıları nasıl buluyorsunuz?

Şimdi hepsi eğitimli, çok değerli sanatçılar var. Bizim zamanımızda kaç kişiydik üniversite mezunu bilmiyorum ama her şey yaşanmışlığa dokunuyordu. Hep şunu söylüyorum: Gençler çok koşuyorlar, sürekli bir yarıştalar sanki. Romantizm eksik. Aşk var ama sevgi eksik. Her şey çabucak kopuveriyor, tükeniveriyor. Hak, değer bilinmiyor.

* Değerinizin bilinmediğini mi düşünüyorsunuz?

Öyle düşünmüyorum. Ülke bana, emeğimin karşılığını ekonomik olarak vermese bile saygı, sevgi olarak verdi. Bu ülke bana diyetini ödedi. Filmi izlerken şu duayı ettim: Sanatçı olup benim yaşıma gelenlere Allah benim gördüğüm sevgiyi ve saygıyı göstersin.