Gündem Merak ve korku bağımlılığı artırıyor

Merak ve korku bağımlılığı artırıyor

Paylaş
Merak ve korku bağımlılığı artırıyor

Çocukları etkisi altına alarak intihara kadar sürükleyen oyun görünümlü kötü niyetli yazılımlar dün TBMM Bilişim Teknolojileri Bağımlılığı Araştırma Komisyonu’nda ele alındı. Komisyonu bilgilendiren psikologlar ‘Mavi Balina’, ‘Mariam’ ve ‘Momo’ gibi kötü niyetli yazılımların kişide adrenalin seviyesini arttırarak merak ve korku oluşturduğu için bağımlılığa neden olduğuna dikkat çekiyor.

Bilişim teknolojileri bağımlılığını araştıran TBMM Bilişim Teknolojileri Bağımlılığı Araştırma Komisyonu, özellikle çocukları hedef alan bilişim saldırısı konusunda uzman siber psikologları dinlemekle işe başladı. Sağlık Bakanlığı Ruh Sağlığı Daire Başkanı Dr. Esra Alataş ‘Mavi Balina’, ‘Mariam’ ve ‘Momo’ gibi kötü niyetli yazılımların kullanıcıları nasıl hedef aldığını komisyona şöyle anlattı:

Haberin Devamı

50 GÜNDE BİTİRİYOR

“Kişiler, internet kullanımlarından edinilen yaş, ilgi alanı, hatta psikolojik durumlarına göre hedef seçilebildikleri gibi arama motorlarında konuyla ilgili anahtar sözcükleri yazanlar da hedef olabiliyor. Bu kişilere internet üzerinden oyun teklifi gönderilmektedir. Bu linke girildiğinde saldırı başlıyor. Oyunda kişiye çeşitli talimatlar veriliyor, 50 gün boyunca giderek korkunç hale gelen, kendini sakatlayabilecek hareketler, gece geç saatlerde korku filmleri izleme gibi 50 görevden oluşuyor. Bu görevler sırasında kişisel bilgiler ele geçirilerek bir müddet sonra tehdit ve şantaj yolu seçiliyor. Tehlikeli hale gelen görevlerin zorla yerine getirilmesi ise tehdit ve şantajla sağlanmakta. ‘Öl, nasıl olsa yeniden doğacaksın’ telkini ile sonlanmaktadır. Bütün dünya bununla ilgili sorunlar yaşıyor.”

Haberin Devamı

‘SEÇİLMİŞ BİRİYİM’ ALGISI

Yeşilay’dan psikolog Fatihcan Öncü de Yeşilay Danışmanlık Merkezine (YEDAM) gelen bir gencin tedavi edildiğini vurguladı. Öncü, zararlı oyunların yöntem ve etkisini şöyle ifade etti:

“Oltalama denilen bir yöntem var. Yani mail üzerinden, üye oldukları siteler üzerinden, üye oldukları oyunlar üzerinden bütün bilgilerine ulaşabiliyorlar. Buraya bir tıkladıklarında telefonlarındaki ya da bilgisayarlarındaki bütün bilgilere sahip oluyorlar ve link gönderiyorlar. Öncelikle çocuklar link üzerinden gönderildiği için kendilerini özel hissediyorlar, yani ‘Ben seçilmiş biriyim. Herkesin girip de indiremeyeceği bir oyun bana gönderildi ve ben özelim’ algısı üzerinden oyun başlıyor.

BAŞTA BASİT GÖREV

İlk başta çok basit görevler veriyorlar: ‘Karanlıkta yalnız yürü’, ‘Kulağını çek’ ya da ‘Birileriyle bağırarak konuş.’ Fakat vakit ilerledikçe, bu kişiler insanı savunmasız hale getirmeye yönelik görevler veriyorlar. Örneğin ‘Mezarlığa git’ ya da ‘Gece üçte uyan ve bizim gönderdiğimiz videoları izle.’ Böyle bir durumda bir yandan adrenalin seviyesi artarken -ki adrenalin de bağımlılık yapıcı bir etkiye sahiptir- bir yandan merak ve korku unsuru meydana geliyor ve kişi, çocuk oyuna bağımlı, kopamaz bir hale geliyor. Oyunu bıraktığı anda daha önceden ele geçirmiş oldukları özel veriler ve bilgilerle tehdit ederek, şantaj uygulayarak iyice savunmasız hale getiriyorlar ve sonu maalesef intihara kadar sürükleniyor.”

Haberin Devamı

DERİN İNTERNETTE SATIYORLAR

YEŞİLAY’dan psikolog Fatihcan Öncü, kötü niyetli oyunları oynayan çocuklara ‘Cep telefonunu yanında götür’ denilmesinin temel mantığını şöyle açıkladı: ”Büyük ihtimalle, telefonunu yanında götürürken ve atlarkenki videoları kaydedip kendileri gibi sapkın düşüncedeki insanlara ‘Deep Web’ üzerinden milyonlarca dolara varan rakamlarla satışını gerçekleştiriyorlar ve o sapkın düşünce yapılarını bu şekilde doyuruyorlar. Telefondaki o intihar videosunu ya da kendine zarar verme videosunu kendileri gibi sapkın bireylere ‘Deep Web’ üzerinden satıyorlar. Derin internet, yani Google’ın dışındaki yasal olmayan internet üzerinden satışını gerçekleştiriyorlar. Böyle bir tehlike. Eğer oyunu sildiyse kendi istediği zaman ulaşamıyor ama ona ulaşabiliyorlar tekrar yani tekrar oyunu yüklemesi için ulaşabiliyorlar. O yüzden tek önlemi, aile içi iletişimin geliştirilmesi ve bu bağlamda bir şeyler yapılması.”

Haberin Devamı

Hürriyet - Bülent SARIOĞLU