Giriş
Miray Daner: Herkes her şeye aşık olsun, olsun ki kin, nefret, düşmanlık yok olsun
Bahar gibi bir genç kız, Miray Daner. Yüzüne baktıkça içiniz açılıyor. Henüz 19 yaşında ama oyunculukta 19 yıldan daha çok yol kat etmiş gibi. Bugünlerde onu Kanal D'nin yeni dizisi 'Bir Litre Gözyaşı'nda dramatik bir rolde izliyoruz. Şimdi karşımızda, bize kendini ve yeni dizisini anlatıyor
Alev Gürsoy Cimin
alev.gursoy@posta.com.tr
Yorucu ama heyecanlı bir sezona daha başladınız. Hayat nasıl gidiyor?
Her şey yolunda. Yorucu evet, ama çok tatlı bir yorgunluk. Ben ve tüm ekip güzel bir heyecanı paylaşıyoruz.
‘Bir Litre Gözyaşı’, eski diziniz ‘Vatanım Sensin’den çok farklı bir konuya sahip. Oynadığınız karakterlerden Hilal mi yoksa bu dizideki karakteriniz Cihan mı size daha çok benziyor?
‘Vatanım Sensin’ ve Hilal’in benim için yeri hep başka olacak. Cihan’la yeni tanışıyoruz, onu da çok seviyorum. Özelikle yaşanmış bir hikâyenin kahramanı olması beni derinden etkiliyor. İki karakterin de Miray’a benzeyen yanları var. Hilal’in vatanseverliği, Cihan’ın yaşama tutunma azmi, her iki karakterin de kararlı, mücadeleci yanları bana yakın.
‘Bir Litre Gözyaşı’nda genç ve hayat dolu Cihan’ın ailesi ölümcül bir hastalık haberiyle alt üst oluyor. Cihan’ı önümüzdeki günlerde ne bekliyor?
Cihan ve ailesi hastalığı öğrenmenin getirdiği ilk şoku sindiremeden hastalığın hızlı ilerleyişine göğüs germek zorunda kalacak.
Allah korusun ama gerçek hayatta böyle bir şey başınıza gelse ne yapardınız?
Sağlık, en değerli hazine ancak hayatın ne getireceği bilinmez. İnsan bazı şeylerin cevabını yaşamadan veremiyor. Empati kurmaya gayret ediyorum. Bu ve benzeri hastalığı olanlardan gelen yorumları okuyorum, onların duygularını hissetmeye çabalıyorum.
Aileniz diziyi izlerken neler hissediyor?
İlk bölümü ailece izledik, hem güldüler hem ağladılar.
Dizide Cihan, her şeyi annesiyle paylaşıyor. Siz de böyle misiniz?
Ben annemden önce ablamla konuşurum. Bizde en son annem duyuyor. Ama mutlaka anlatırım.
DİZİNİN İSMİ HAYATIN KENDİSİ GİBİ
Dizinin ismi de enteresan, sevdiniz mi?
Dizinin ismi ilginç geliyor ama hayatın kendisi gibi işte... Ağlamanın ve gülmenin yan yana olduğu bir dizi.
Önce Bergüzar Korel anneniz oldu şimdi Sanem Çelik. Bu oyuncularla oynamak size ne hissettiriyor?
Bergüzar Abla benim en iyi dostlarımdan biri. Hem abla hem arkadaş hem anne hem dost olmuştur bana. Onu çok özlüyorum. Sanem Çelik’le yeni yeni birbirimizi tanıyoruz. Çok başarılı bulduğum bir isim. Kendimi oynadığım oyuncular konusunda şanslı hissediyorum.
BEN BİR HİKAYE ANLATICISIYIM
19 yaşındasınız. Çok genç bir yaş ama olmak istediğiniz yerde misiniz?
Benim en büyük yarışım kendimle. En ağır eleştiriyi kendime ben yaparım. Hep daha iyisini yapmayı hedefleyen biriyim. Yol uzun, bakalım nereye götürecek beni?
Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Kendimi 19 yaşının sonlarında, hayatın başında, çok sevdiği mesleğini aşkla yapmaya gayret eden bir hikâye anlatıcısı olarak tarif edebilirim. Pozitif, sıcakkanlı ve deli doluyum.
Aşk sizin için ne ifade ediyor?
Aşk tarifi kolay değil. Hayata ilkbahar tadında bakmamı sağlayan bir his diye tanımlamaya çalışayım. Herkes, her şeye aşık olsun, olsun ki kin, nefret, düşmanlık gibi duygular alt edilsin.
Gelecekten en büyük beklentiniz nedir?
İlk önce sağlık, huzur ve sevdiğim şeyleri yapıyor olabilmek.
Hayalinizde nasıl bir dünya var?
Dünyadaki tüm çocukların tok olduğu, açlığı, susuzluğu, sefaleti ve savaşları tanımadıkları bir dünya isterdim.
TÜRK SİNEMASI’NIN DUAYEN KADINLARI, TABULARA KARŞI DİMDİK BU MESLEĞİ YAPTILAR
Oyuncu olmak gibi bir hayaliniz hep var mıydı?
Evet, çok küçük yaşta başladım. Bedenen yorulduğum olmuştur ama zihnen yorulmadım. Bunda çalışma şansım olan ustaların da büyük katkısı var.
Oyunculukta kırmızı çizgileriniz var mı?
Asla oynamam dediğim bir rol yok. “Kırmızı çizgim bu olur” dediğim bir senaryoyla karşılaşmadım henüz.
En çok kimi canlandırmak isterdiniz?
Tarihte Türk Mata Hari olarak bilinen Emine Adalet Pee’yi (Türkiye’nin tek dansöz ajanı), çoklu kişilikli bir kadını ya da doğuda yaşayan bir anneyi... Bunlar gibi bir sürü karakteri oynamak isterdim.
Çok iyi oyuncular geliyor ama geçmiş unutulmuyor. Türkan Şoray’lar, Filiz Akın’lar, Hülya Koçyiğit’ler... Örnek aldığınız biri var mı?
Oyuncu oldukları dönemde kadın oyuncu olmak cesaret isteyen bir işti. Tabulara karşı dimdik bu mesleği yapmış olmalarından ötürü hepsinin meslek aşkına ve kararlı duruşuna gıpta ediyorum.
Ekran önünde iki kere gözüküp üç kere de magazin basınına yakalanınca ne olduğunu şaşıranlar var. Siz mütevazı görünüyorsunuz.
Seviliyorsam bundan mutluluk ve onur duyarım. Hangi mesleği yaparsak yapalım; neyi ne kadar iyi bildiğimizden çok, daha önemli olan gerçeğimizi unutmamak olmalı...
İlk sinema filminiz ‘Dersimiz Atatürk’te oynadığınızda 11 yaşındaydınız.
Ben Halit Abi’yi (Ergenç) ilk kez bu filmde Atatürk kılığında gördüm. Çocuk yüreğimde gördüğüm Halit Abi değildi, Atatürk’tü. Heyecandan titrediğimi ve gözlerimi ayırmadan baktığımı hatırlıyorum. Türkiye’nin ilk kadın pilotu, Ata’nın manevi kızı Sabiha Gökçen’i oynuyor olmak ayrı gururdu. Atatürk ve Sabiha’nın sarıldığı sahnede heyecanım had safhadaydı.