Giriş
Nur Fettahoğlu: Kendimi hem korkak hem de amazon gibi hissediyorum
‘Deliler’ filmi dün vizyona girdi. Fatih Sultan Mehmet’in ezeli düşmanı ‘Kont Drakula’ adıyla anılan Romanya Kralı 3. Vlad tarafından ailesi katledilen bir kızı canlandıran Nur Fettahoğlu ile buluştuk. Oyuncu ile filmi, yeni projelerini, özel hayatını ve anne olmayı konuştuk. Diyor ki: Annelik, çelişkiler silsilesinin en dip noktası. Hiçbir zaman kendimden bu konuda tam anlamıyla memnun olamayacağım
Osmanlı ordusunun cesur savaşçılarını anlatan ‘Deliler’ vizyona girdi. Siz de filmde önemli bir rol aldınız. Nasıl hissediyorsunuz?
En ince detayına kadar düşünülmüş bir yapım. Görüşmeye ilk gittiğimde yedi senelik çalışmanın resimli taslakları vardı duvarda. Yapım olarak işe ne kadar özen gösterildiğini o an anlamıştım. Kostüm çalışmalarına aylar önce başlandı, kumaşlar özel olarak üretildi. Tüm mekanlar yeniden inşa edildi, o günün dünyası oluşturuldu. Sert bir film. Bazı sahnelerde, önünü sonunu bilmeme rağmen, ben bile etkilendim. Bu da ekibin iyi bir iş çıkarttığının işareti.
Son yıllarda dönem dizilerinde çok sık yer aldınız...
Evet, tarihin birçok döneminde yer aldım, yaşayarak öğrendim diyebiliriz. İyi kurgulanmış, doğru anlatılmış ve akıcılığa sahip tarihi yapımları seviyorum.
Rolünüzü biraz anlatır mısınız?
Fatih’in ezeli düşmanı Vlad tarafından ailesi katledilen bir kızı canlandırıyorum. Osmanlı tabiyetindeki bir demirci tarafından büyütülüyor. Özünde Hıristiyan olmasına rağmen Müslüman olarak büyüyor. Ancak ikinci defa ailesi katlediliyor ve sonunda Deliler’in onu kurtarmasıyla macera başlıyor.
Muhteşem Yüzyıl’daki Mahidevran Sultan rolünüzle de herkesi büyülemiştiniz.
Tarihi karakterleri oynamak, günümüz karakterlerini oynamaktan daha zor. Çünkü zamana, karaktere ve çoğunlukla aktarılmış gerçekliklere sıkışmış hissediyorsunuz. Mahidevran’ın içinde yer aldığı koşulların sıkışmışlığında kendini ifade etme şansı bulan bir ruh hali bu.
30 Kasım’da da BluTV’nin polisiye dizisi ‘Bozkır’ başlıyor. Orada nasıl bir karakteriniz olacak?
Son dönemde kalbimin en hızlı çarptığı işlerden biri Bozkır. Senaryoyu okurken “Çok mu erkek işi” diye endişelendim. Ama on bölümü bir günde okudum ve ilerledikçe karakterin derinliğini fark ettim. Dilara’dan başta korktum. Çünkü dişiliğini kullanan bir kadındı ve bu da benim ezberimde olan bir karakter değil, yabancı biraz. Ama korkuların üstüne gidilmesi gerektiğine inanıyorum. Her korktuğum şeyin sonunda mutlu olduğumu düşünüyorum. Eğer bu işe, korkum nedeniyle “Hayır” deseydim, hayatım boyunca bunun üzüntüsünü yaşardım.
Asla yapmam, asla affedemem dediğiniz neler var?
İçerisinde ‘Asla’ geçen büyük cümleler kurmayı sevmem. ‘Asla yapmam’ dediğim bir şey yok. İnsanlık durumu, her türlü hatayı yapabiliriz, yapmaya da meyilliyiz. Ancak önemli olan hataların düzeltilip düzeltilmediği, ne sıklıkla yapıldığıdır. Ha, tabii ki tahammül edemediğim şeyler var, ses yükseltmek, saygısızlık ve hakaret. Yine de derdimizi, içimizde hesaplaşarak çözmeliyiz. Yoksa onlar duygusal yükler olarak mutluluğumuzu engellemeye başlıyor.
Aşk tarifiniz ne?
Bazen midede kelebeklerin uçuşması, kalbin tam da o saniyede milyon kez atması, yanakların kızarması, topukları takip edemeden koşarcasına yürümek. Bazen de sadece sessizce yan yana durup huzur duyabilmek.
Sonsuz aşka inanıyor musunuz?
Aşk olmasa bu dünya çok sıkıcı bir yer olmaz mıydı? Sadece bu yüzden bile inanmaya değer.
Kendinize bir konuda iltifat edin.
Eyvah! çok zor cevaplamak ama “Kalbini seviyorum Nur” derdim sanırım. Diyorum da galiba ama derken bir yandan da kızıyorum.
En ağır eleştirdiğiniz yanınız?
Genelde kendimi çok sert eleştiririm.
En nefret ettiğiniz kelime?
‘Aşkım’ kelimesinden nefret ederdim ama artık kızıma söylüyorum. Sanırım kendimle çelişiyorum!
En çok kullandığınız kelime?
Şu sıralar ve uzun yıllar“Seni seviyorum bebeğim” olarak kalacak.
Neyi kaybetmek sizi korkutur?
Tekrar tekrar deneme cesaretimi.
Duygusal bir kadın mısınız?
Sanırım evet, ziyadesiyle!
38 yaşındasınız. Yaşınızı göstermesiniz de yaşlılık korkusu başladı mı?
Çok naziksiniz. Hiç başlamadı çünkü yüzümde oluşan her mimik bana bir şey hatırlatıyor, değer veriyorum o nedenle.
Kızınız Elisa Güzin üç yaşına girecek. Annelik nasıl gidiyor?
Hayat bambaşka akıyor kızımla birlikte. Hep olumlayan bir insan oldum. şimdi ise ruhum her daim dans ediyor.
Çocuğunuz için nasıl bir gelecek düşlüyorsunuz?
Bunu cevaplamak çok zor. Kendimi bir yandan hem eksik, hem yeterli, hem korkak bir o kadar da amazon hissediyorum. Annelik, çelişkiler silsilesinin en dip noktası bence. Hiçbir zaman kendimden bu konuda tam anlamıyla memnun olamayacağım. Umarım kızıma, benim onun için düşlediğim geleceği değil de, kendi özgür geleceğini kurması için gerçek bir akıl ortağı olmayı başarırım.
Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?
Rahatsız olduğunuz konuların başında neler geliyor? Huzurlu, beraber çalışan, beraber üreten, eğitime ve sanata önem veren. pırıl pırıl gençler var, kızımın da dahil olduğuçocuklarvar. Onların yaşamaktan keyif aldığı, yaşamaktan aldıkları keyfi de üretime ve düşüncelerine yansıtabildikleri, huzurlu ve güvende oldukları bir ülke umut ediyorum.
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
alev.gursoy@posta.com.tr