Damgalama ve ayrımcılığın obeziteli bireylerin yaşamını nasıl etkilediğini örneklerle anlatan Sezgin sözlerine şöyle devam etti;
"Kendilerini sıkışmış, baskılanmış hisseden obeziteli bireylerin hayatın rutinine katılmak konusunda sıkça tereddüt ettiklerini, diğer insanları rahatsız ederiz düşüncesiyle kendi haklarından feragat ettiklerini gördük.
Otobüse binme saatlerini “başkalarını rahatsız ederim" düşüncesiyle mesai ve okul saatlerindeki yoğunluğa denk getirmemeye çalışmaları, konser ya da sinema salonlarında koltuk aralarının dar olması sebebiyle salona boşken girip etkinlikten en son çıkan kişi olmaları, ani bir rahatsızlık geçirdiklerinde sağlık personelinin kendilerini taşıyamayacağını düşündükleri için sağlık hizmeti almaktan vazgeçmeleri durumu bunlardan birkaçı.
Ne yazık ki karşılaştığımız tablo çok üzücüydü, herkes için temel hak olan eğitim hakkı, sağlık hakkı ve hatta yaşama hakkı, obeziteli bireylerin elinden alınmış durumda.”