Plazaların, AVM’lerin olmadığı yıllarda sokakların simgesi olan çok renkli meslekler vardı. Yoğurtçu, macuncu, sütçü, bohçacı, pamuk şekerci, şerbetçi... Daha neler neler... Teknolojinin gelişimine ve yeni kültürel yapıya direnemeyip tarihe karışan meslekleri şöyle bir hatırlayalım istedik
Bekir SAÇAR / bekir.sacar@posta.com.tr
Bileycilik
Sırtında taşıdığı tezgahıyla sokaklarda kıvılcımlar saça saça mahallenin bütün körelmiş bıçak ve makaslarını keskinleştiren bileyiciler de kaybolan renklerimizden. ‘Kullanat’ devrinde olduğumuz için bileyicilere artık iş kalmadı.
Gazete satıcıları
Gazetelerin elde satışının yapılarak okuyucuya ulaştırıldığı yıllarda “Yazıyor, yazıyor...” diye bağırarak otobüs terminali ve meydanlarda gazete satan çocuklar artık tarihe karıştı.
Yoğurtçu - Sütçü
Ambalajlı pastörize sütün olmadığı zamanlarda sütçüler ve yoğurtçular omuzlarındaki sırığın iki, ucuna iple bağlanmış yoğurt tepsisi, süt güğümleriyle satış yaparlardı.
Ellerindeki okul çanını sallayarak mahalleliye geldiklerini haber verirlerdi.
Yorgancılık
Yorgancılık henüz tam ölmedi ama deyim yerindeyse sürünüyor. Neredeyse her mahallede birkaç yorgancı olurdu. Şimdi kalmadı.
Şerbetçi
Kola ve gazoz hayatımıza girmeden önce sokaklarda satılan şerbet, insanların gözdesiydi.
Vişne, çilek, karadut gibi meyvelerden yapılan şerbet şeker, bal veya tarçın ilave edilerek servis edilirdi.
Pamuk şekerci
Pamuk şekerin yapımı da en az yemesi kadar renkli ve heyecan verici. Usta, toz halindeki şekeri makinenin içine döküp, makineden uçuşan pamukçukları tahta çubuğa sararak servis ederdi.
Hacivat ile Karagöz
Özellikle İstanbul’un farklı semtlerindeki kahvelerde, bahçelerde, çadırlarda, gazinolarda, sünnet düğünlerinde, okullarda, tiyatrolarda hayal perdeleri kurulur ve Hacivat ile Karagöz oynatılırdı.
Macuncu
Altı bölüme ayrılmış teneke tepsi içindeki güllü, naneli, limonlu rengarenk macunlar tahta çubuk ucuna sarılır servis edilirdi. Macuncunun önünden geçerken tüm çocukların ağzının suyu akardı.
Arnavut ciğerci
Arnavut ciğeri satıcıları da artık tarihe karıştı. Parlak metal çerçeveli, konik camekan içinde soğan ve patatesle servis edilen unda kızarmış küp küp ciğerin tadına doyum olmazdı.
Bohçacı
“Bohçacı geldiii hanım!” Bohçacılar, çarşaf, dantel, masa örtüsü, nevresim, pike gibi temel ev ihtiyaçlarını kapı kapı dolaşıp hanımlara ısrarla gösterir ve satarlardı.
Arzuhalci
Arzuhalci; belediye, vergi dairesi, adliye gibi resmi dairelerin kapısına ya da yakınına kurduğu masada daktilo ile ihtiyaç sahipleri için ücret karşılığı mektup veya dilekçe yazar, form doldurur, bayındırlık, tapu, evlenme gibi işleri de takip ederdi.
Kalaycı
Boş bir arsada toprağa açtıkları çukura koydukları mangal kömürünü yakıp bakır tencere ve kapları nişadırla kalaylayarak pırıl pırıl yaparlardı.
- İbn-i Sina yüzyıllar önce önerdi: Diz kireçlenmesine en doğal reçete: Ağrıyı bıçak gibi kesen mucize yöntem!
- Hatay'da hasadı başladı! Demeti 7 TL: Yiyende ne yağ ne de kolesterol bırakıyor! Karaciğeri yeniden doğmuş gibi yapıyor
- Doğada kendi kendine yetişen kabızlık otu! Pazar tezgahında 30 liradan yerini aldı: Yoğurtla karıştırıp yiyince bağırsakları makine gibi çalıştırıyor
- Mevsimi geldi, pazar tezgahlarındaki yerini aldı! Ünü Amerika'ya kadar yayıldı:Beyin, tiroit, kalp, karaciğer... Bir tek ölüme çaresi yok
- Kafasına sürenin 1 gecede saçı 3 kat çoğalıyor! Evde hazırlanan 3 malzemeyle saç çoğaltıcı kür