Pazar Postası Orhan Gencebay - Sevim Emre: Biz bu yüzyılın Sevim ile Orhan'ıyız. Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin gibi...
Paylaş
Orhan Gencebay - Sevim Emre: Biz bu yüzyılın Sevim ile Orhan'ıyız. Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin gibi...

Onlarınki filmlere taş çıkaran bir aşk hikayesi. Bestelerde, şarkılarda bile onların aşkının izi var. 14 Şubat Sevgililer Günü’ne layık, yarım asırlık bir aşkı huzurlarınıza getiriyoruz. Orhan Gencebay ve Sevim Emre ile aşkı, sevgiyi, ‘ben değil biz’ olmayı konuştuk. Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr

Kısa süre önce düşerek sol işaret parmağınızı kırdınız, çok geçmiş olsun. Nasılsınız?

Haberin Devamı

Orhan Gencebay: Ucuz atlattım. Enstrüman çalan biri için parmaklar çok önemlidir.

Sevim Emre: Çok şükür iyiyiz, verilmiş sadakamız varmış. “Nazar” diyorum ama “Belediyenin açtığı çukur yüzünden düştü” demem daha doğru. İnsanların hayatı her şeyden önemli olmalı. Daha kötü olabilirdi. Bir tane Orhan Gencebay var başka yok. Rabbim onu korusun.

Pandemi sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

S.E.: Ben ilahi adalet diyorum herkes eşitlendi. Bencil ve acımasızlar, yolu insan olmaktan geçmeyenler hakikatle karşılaştı. Yaradan “Kendinize gelin” diyor sanki. İnsanlar vicdanlarıyla hareket ettiğinde dünya huzurlu bir yer olacak.

O.G.: Kimse kimseden üstüne değil. İnsanoğlu acizdir. Bu süreçte daha iyi gördük.

Haberin Devamı

BU DÜNYA KİMSENİN BABASININ MALI DEĞİL

Pandemi kurallarına uymayan insanlara çok tepkiliydiniz. Şu an hangi düşüncedesiniz?

S.E.: Tepkiliydim, çünkü kimse yalnızca kendine ait değildir. “Bana bir şey olmaz” diyenlerin ve parti yapanların vurdumduymazlıkları yüzünden virüsten kurtulamıyoruz. İnsanlar hayatını kaybediyor, iş yerleri kapatılıyor. Nedeni bu sorumsuzlar! Bu tam anlamıyla bencilliktir.

O.G.: Bu dünya kimsenin babasının malı değil, bu dünyada yaşayan her canlının bu dünyada payı ve hakkı var. Demokratik kurallar çerçevesinde yapılan kurallara herkes uyacak. Bu kurallara saygı göstermeyen herkese, her varlığa karşıyım.

TÜRKİYE’DE SANATÇILAR EMEKLERİNİN KARŞILIĞINI ALAMIYOR

Ünlü insanların hiç geçim sıkıntısı çekmediği düşünülür. Bu anlamda sizin parayla nasıl bir ilişkiniz var?

S.E.: Hiç bir zaman aşçım, bahçıvanım olmasını istemedim, ki istesek imkanımız vardı. Her şeyi yapabilecekken sade yaşamı tercih ettim. Gösterişi sevmem, mütevazı olmak benim karakterim. Ekmeğin fiyatını çok iyi bilirim, çünkü alışverişlerimi kendim yaparım, bu benim tercihim.

O.G.: Gösteriş biz uygun değil. bir de algı yanılgısı var. Türkiye’de 40-50 ünlü hariç binlerce sanatçı geçim zorluğu çekiyor. Yüzde 90’ın üzerindeki sanatçı vasıfsız işçi statüsünde, yani emeklilik ve sağlık güvenceleri yok. Sanatçılar, emeklerinin karşılığını alamıyor. Bir de üzerine COVID-19 gelince her şey daha kötü oldu.

Haberin Devamı

GÜNÜMÜZDE AŞK DEĞİL İNSANLAR SIRADANLAŞTI

Geçmişteki aşklar daha köklü daha sıcak daha gerçekti sanki. Aşk, şimdikilere neden dünyamızda böyle sıradanlaştı?

S.E.: İnsanlar sıradanlaştırdı. Günümüzde aşk değil insanlar sıradanlaştı. Şairin dediği gibi: Sevmek insanı bırakmaz, insan sevmeyi bırakır.

O.G.: Eskiden insanlar daha nahif, daha samimiydi. Her şey daha gerçekti. Şimdi o kadar yüzeysel ve basit ki; neyin gerçek neyin yalan olduğu anlaşılamıyor. Neyse ki biz o gerçek sevgiyi bulduk. Yoksa eksik kalırdık.

Türkiye’nin en güzel çiftlerindensiniz. Bunca yıl boyunca bunu korumayı nasıl başardınız?

S.E.: Sevgi, emektir. Günlük beğenilere ve birlikteliklere aşk demek, aşkı üzer. Sevdiğini kendinden daha çok düşünmek, bir can, bir ruh, bir beden olmaktır aşk.

O.G.: İnsan ve yaşam değerlerine saygı gösterenler yaşamda zorluk çekmez. Sevgiye, saygıya, bilgiye, adalete kalp kırmamaya, paylaşmaya, birbirimizi anlamaya özen gösteriyoruz.

Haberin Devamı

BİR ÖMRE BİR AŞK YETER, BİZ MACERA ARAMADIK

Peki, siz sevginizi nasıl korudunuz?

S.E.: Çünkü bizimki gerçek aşktı. Biz macera aramadık. Bir ömre bir aşk yeter. Bizim anlayışımızda var olan düşünceydi. Bencillikten arınmış tertemiz bir sevda bizimkisi.

O.G.: İyi günde kötü günde varlıkta yoklukta elimizi bırakmadık. Ömür denilen yolu birlikte yürüdük, yürümeye de devam edeceğiz.

SİNEMADA İZLEDİĞİMİZ ‘LOVE STORY’ FİLMİNDE ÖNCE GÖZLERİMİZ SONRA ELLERİMİZ BİRLEŞTİ

Aşkınızı bana nasıl özetlersiniz?

S.E.: Biz 20. yüzyılın Sevim ile Orhan’ıyız. Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin gibi... Orhan Bey’i çok küçük yaşımda tanıdım. Onun yüce gönlüne ve kurşun bakışlarına aşık oldum. Benim için sadece Orhan’ımı mutlu etmek vardı, küçük kalbim onun sevgisiyle atıyordu. Sinemada izlediğimiz ‘Love Story’ filminde önce gözlerimiz sonra ellerimiz birleşti ve ben o eli hiç bırakmadım. Beni hiç üzmedi, hiçbir zaman benim başımı önüme eğdirmedi, gururumu kırmadı ve beni benden çok sevdi. Bir daha dünyaya gelsem yine onu severdim.

Haberin Devamı

O.G.: Aşk bizi sevdi, biz de aşkı sevdik. Aşka aşık olduk. Sevim’i ilk gördüğümde “Aya mı bakıyorum güneşe mi?” dedim. Çoook güzeldi. O benim yıllardır beklediğim huzurumdu, sevdiğimdi, aşkımdı. Sevgi ve merhamet dolu bir yüreği vardı. Bestelerime ilham oldu. Biz bir bedende bir can olduk.

ORHAN’IN TÜM ŞARKILARI BİZİ ANLATIR

Nasıl oldu da evlilik aşkınızı öldürmedi?

S.E.: Hiçbir şey aşkımızı öldüremez. Orhan’ın tüm şarkıları bizi ve yaşadıklarımızı anlatır.

O.G.: Sevim, benim ömrümdür. Ömrüm onunla geçti ve geçecek. Bir kez olsun keşke demedim. Demem de…

Uzun ömürlü bir aşkın formülü nedir?

O.G.: Sevgi ve saygı.

S.E.: Hoşgörü, sabır ve şükür.

KANDİLLERDE VE BAYRAMLARDA ORHAN BEY’İN ELİNİ ÖPERİM

Birbirinize çok bağlı bir ailesiniz. Gelenekleri devam ettiriyor musunuz?

S.E.: Gelenekler bir ailenin vazgeçilmezidir. Biz ailemizden, büyüklerimize saygıyı, küçüklerimize sevgi ve şefkatli davranmayı öğrendik. Kandillerde ve bayramlarda Orhan Bey’in elini öperim.

Birbirinize nasıl hitap edersiniz?

O.G.: “Canım, yavrum…”

S.E.: “Ömrüm, aşkım” derim. Ayrıca içimizden geldiği gibi davranırız. ‘Ben değil biz’ olmayı öğrendik. Duygusal ve şefkatli olmak bir erdemdir.

SOSYAL MEDYADAKİ BİLİNÇİZ, TARAFLI, ŞEKİLCİ KİŞİLERE ACIYORUM

Sevim Hanım, sosyal medyada hayli aktifsiniz ancak aynı şey Orhan Bey için geçerli değil. Neden?

S.E.: Ben sosyal medyada fotoğraf paylaşıyorum ama altında yaşamdan, insan olmanın değerlerinden bahsediyorum. Orhan Bey’in sosyal medyası yok ama onun adına açılmış yüzlerce sayfa var. Onun tercihi, besteleriyle gündemde kalmak, sevenlerinin ve halkın sesi olmak.

O.G.: Sosyal medyadaki bilinçsiz, taraflı, şekilci, kötü yönlendirilen kişilere acıyorum. İnşallah bir gün gerçeği görerek olgunluğa erişirler

Sizi de sosyal medyada çok linç ettiler. Bu konuda ne söylersiniz?

S.E.: Sosyal medyada kişiliklerini bulmamış, sevgisiz, kötü ve başkalarını mutsuz etmek isteyen zavallı klavye delikanlıları var. Bunlar komplekslerini bu şekilde yenmeye çalışıyor. Bunlara ceza vermek gerekiyor. Duymazdan gelmek onurlu bir insana yakışmaz biz de gerekeni yapıyoruz. Aslında gülüp geçmek lazım ama hiçbir suç cezasız kalmamalı. Eline, beline, diline hakim olmayı öğrenmedilerse yargı öğretecek bu insancıklara. Onlara kızmıyor, acıyorum.

Orhan Bey; siyasete girmek istese tepkiniz ne olur?

S.E: Aslında onun adaletli, vicdanlı, ülkesini ve insanları seven, engin bilgisi ve kültürüyle bu görevi yapacak biri olduğunu biliyorum. Birçok kere bu teklif kendisine geldi ama o, sanatıyla besteleriyle halkın sesi olmayı tercih etti. Kalbi; insan sevgisi ve vatan sevgisiyle dolu. Kendinden önce başkalarını düşünen adam gibi adam.

O.G: Ben bestelerim ve sanatımla mutluyum. Teklif çok geldi ama hiç düşünmedim.