Cumartesi Postası Redd: Ne kadar konuşulursak o kadar az seviliyoruz

Redd: Ne kadar konuşulursak o kadar az seviliyoruz

Paylaş
Redd: Ne kadar konuşulursak o kadar az seviliyoruz

Rock grubu Redd’in yedinci albümü ‘Yersiz Göksüz Zamanlar’ dün dijital platformlardaki yerini aldı. Işıl Cinmen, Redd ile buluştu.

Işıl CİNMEN

Haberin Devamı

isil.cinmen@posta.com.tr

Bayıldım!

Redd’in ‘Yersiz Göksüz Zamanlar’ına bayıldım. Bir önceki albümleri ‘Mükemmel Boşluk’un devamı gibi… O albüm, Doğan Duru’nun röntgeniydi; adam ruhunu olduğu gibi albümün içine koymuştu. Açık ameliyata girmiş gibi, içinde ne varsa hepsini müziğe teslim etmişti.

İşte Yersiz Göksüz Zamanlar da bu ameliyatın sonu. Güneş Duru, Berke Özgümüş ve Doğan Duru ortaya zamansız, özgün ve özgür bir hikâye koymuşlar.

Size bir ‘Işıl TOP 3’ patlatıyorum ki röportajı okurken onları dinleyin…

1. S**tir et boş ver

2. Sen de saçmala

3. Tutmuyor frenler

Müzikler hazırsa, karşınızda Redd!

Redd reddeder; benim için durum budur. Ama Redd’in bu albümde ve bir öncekinde neyi reddettiğini anlamak için biraz düşünmek gerekiyor.

Haberin Devamı

Doğan: Ama dinledikçe anladın değil mi?

Evet, toplumsalın reddi var. İçe dönüş ve bireyselleşme duygusu var. Neden toplumsaldan kaçış dönemine girdiniz?

Doğan: Toplumda şizofrenik bir ortam varsa insan korunaklı hissettiği alana geçer. O kadar çok toplumsal travma yaşadık ki kendi bireysel travmalarımızı unuttuk. Burada sadece bize yer var, bizim travmalarımıza, bizim özümüze, duygularımıza, kalp atışımıza... Kendimize dönmek için gündemin peşini bıraktık.

Güneş: ‘Mükemmel Boşluk’ta yarattığımız dünyayı çok sevmiştik. Şimdi de şezlonglarımıza yerleştik ve ‘Mükemmel Boşluk’un keyfini yaşadığımız bir albüm yaptık. Bir sonraki albümde ortaya tamamen yeni bir dünya koyacağız.

Doğan’ın iki albümdür süren aşk acısı biterse tabii…

Güneş: Vallahi ben de çok sıkıldım. Hahaha.

Doğan: Bu albümle bitiyor, cidden. Bu albümümüzle bu seriyi sound, his ve dil olarak kapatıyoruz.

Siz hem grup hem birey olarak toplumsal olaylara ilgili, tepkiliydiniz. Oysa bu albümde, “Bugün günlerden ne ki? Ne olacak memleketin hali? Umurumda bile değil, nasılsa hayat fani” diyorsunuz. Ne oldu da memleketin halini umursamamaya başladınız?

Berke: Sözler bazen sadece şarkının içindeki anlık bir hikayedir. Bazen hepimizin umursamadığı olmuyor mu?

Doğan: Fark ettik ki; biz ne kadar konuşuyorsak o kadar az seviliyoruz. Kimse konuşmadığı için konuşan insan, diğerine kendini eksik hissettiriyor ve o yüzden sevilmemeye başlıyor.

Haberin Devamı

Güneş: Elbette konuşmaya devam edeceğiz ama insan kimi zaman “Ne olacak bu memleketin hali… Umurumda değil” diyebiliyor.

Hayatın fani olması bir sorun mu? Siz de sonsuza kadar yaşamak isteyenlerden misiniz?

Doğan: Rolling Stones’tan Keith Richards, genç yaşta ölen bir Rolling Stones üyesinin ardından “Kimse sonsuza kadar yaşayacağını düşünmemeli. 70 yaşına kadar yaşayacağımı düşünmüyorum” demişti. Bugün 75 yaşında ve yaşıyor. Hayat böyle işte… Ne olacağı belli değil ama ölüm belli. Yine de aniden ölürsem diye endişelenmiyor değilim, bilgisayarımın yanına şifresini yazdım. İçinde henüz tam kaydedilmemiş çok şarkı var. Vasiyetim sayılsın: Bana bir şey olursa hepsini yayınlayın.

Güneş: Ben bundan iki yıl önce direkten döndüm. Beynimin riskli bir yerinde tümör vardı, ölüm riskim vardı. Öğrenince, kitaplığın karşısına oturdum ve “Daha okuyup yazacağım çok şey var!” dedim. Ameliyattan çıkar çıkmaz, kendime geldiğim an bir şeyler yazmaya başladım. Bir dönem sürekli okudum ve yazdım ama kısa süre sonra normale döndüm; sorumsuzluklarım yine başladı tabii...

Haberin Devamı

45 yıldır yaşıyor olmak nasıl bir his?

Güneş: Dünya ve zaman çok değişti. Kendimi babamın ya da annemin 45 yaşındaki halleri gibi hissetmiyorum. 20’lerimde hissediyorum. Çok fazla tecrübesi olan 20 yaşında biri gibiyim.

Doğan: Ben de 20’lerimde hissediyorum. Güzel bir çocukluk ve gençlik yaşadık. Doğduğum zamanda doğmuş olmaktan memnunum. Yeni jenerasyondan olmak, bu nesilde doğmak istemezdim. Biz emek ve tecrübeyle bir yerlere geldik. Onlar sanki bilgisayar ekranına bakmaktan yüzeyde kaldılar.

Berke: Bu nesil de bizim zamanımızda doğmuş olmak istemezdi kesin… Ama biz daha erken kuşaklarda doğmak isterdik. 60’lar, 70’ler bize cool gelirdi.

ESKİ SEVGİLİMİN ÇOCUĞUNUN VAFTİZ BABASIYIM

“Zaman bizi üfleyip söndürdü. Başka insanlara döndürdü” derken ne anlatmak istedin?

Doğan: İki farklı şey anlatmak istemiştim; birincisi zamanla başka insanlara dönüştük, diğeri ise zaman, yüzümüzü başka insanlara döndürdü. Zamanla başka insanlara yönümüzü çevirdik.

Haberin Devamı

Zamanın üfleyip söndüremediği bir aşka inanıyor musunuz?

Doğan: Kişilikler dönüşüyorsa sıkıntı oluyor. 2004’te ayrıldığım sevgilimin çocuğunun vaftiz babasıyım. Aramızdaki sevgi başka bir form alarak devam ediyor,

Güneş: Aşk değişkendir; her yaşa göre formu değişir. Yaş geçtikçe aşkın ağrısı sızısı azalıyor. Ben artık aşka daha pragmatik bakıyorum.

Berke: Ben evliyim ve 8 yaşında çocuğum var. Benim için önemli olan sevgi ve huzur. Ben analitik bir insanım. Ama daha dün akşam sokakta 40 yaş üstü bir çift gördüm. Erkeğin elleri kadının kalçalarındaydı ve öpüşüyorlardı. Bu yüzden Güneş’in söylediklerine katılamayacağım. Tutku, yaş kaç olursa olsun devam eder.

Doğan: Ne var abi! Ben daha beterlerini yapıyorum. Hahaha.

Güneş: Ben yaş geçince tutku biter demedim, aşkın formu değişir dedim.

Sizi en iyi tanımlayan sıfat ne?

Berke: Uyumlu.

Güneş: Bilinmez.

Doğan: Yalnız. Her şeyimi paylaşmıyorum. Bazen ‘Başka bir kafaya mı geçsem acaba?’ dediğim oluyor. Ama yalnızlığı seviyorum. Yalnızlık, kimseye bir şey söylemek zorunda olmamaktır. Acayip bir özgürlük.

ALBÜM YAPANLARA KERİZ GÖZÜYLE BAKIYORLAR

Single yapmayan bir grupsunuz. Neden?

Doğan: Ahmet Kaya, şarkılarında kendini ifade edebildiği için Ahmet Kaya olabildi. Tek şarkıyla kendini nasıl ifade edebilirsin? Şu anda kimse albüm yapmıyor ve yapanlara da keriz gözüyle bakılıyor. Bence bu çok garip.

Berke: Herkes para peşinde. Ama üreten insan cebine bu kadar düşkün olmamalı.

Güneş: Nasıl ki bir ressam tek bir resimle sergi açmıyorsa, bir müzisyen de tek şarkıyla ortaya çıkmamalı, hikâye yarım kalır.

HİÇBİR PLAK ŞİRKETİYLE ÇALIŞMADIK ÇÜNKÜ…

‘Yersiz Göksüz Zamanlar’ sadece dijital mecralarda mı olacak?

Berke: Evet, Apple Store, Spotify, Fizy, iTunes, YouTube... Belki ileride plak yaparız. İlk tam bağımsız albümümüz oldu bu. Hiçbir plak şirketiyle çalışmadık çünkü üretenler çok az, yapımcılar ise astronomik paralar kazanıyor. Telif dağılımları konusunda dünyayla aramızda büyük fark var. “Kendi şarkılarımızı neden kendimiz yayınlamıyoruz?” dedik ve kendi plak şirketimiz RDD’yi kurduk.

Şarkılarda küfür kullanmaktan kaçınmamışsınız. Albümü başka bir plak şirketi çıkarsaydı buna müsaade ederler miydi?

Doğan: Bize çok karışan bir plak şirketimiz hiç olmadı. En fazla iki farklı versiyon yapmamızı isterlerdi. Muhtemelen ‘Bip!’ koyun derlerdi. Hahaha. Hem ‘s**tir et’ kimseye yönelik değil. Bunu diyerek birini incitmiyoruz.

Berke: Bizim kemik kitlemizin bir kısmı artık çocuk sahibi ve bizi çocuklarına da dinletiyorlar. Belki onlar tedirgin olabilir.

Güneş: Radyolar çalamayacak ama artık umurumuzda değil...

Otosansür yaptığınızı fark ettiğiniz oluyor mu? Duygularımızdan bahsederken bile kendimizi sansürlüyoruz bazen…

Doğan: Nick Cave ve Kylie Minogue bir düet yapmıştı, Where the Wild Roses Grow. Nick Cave’in, Marilyn Monroe öldüğünde yazdığı kitaptaki karakter Kylie Minogue’u hayal ederek mastürbasyon yapıyordu. Korkunç fantezilere sahip bir karakter. Ben de Şebnem Ferah’la düet yaptım. Düşünsene, Şebnem Ferah’ı düşünerek mastürbasyon yapan bir karakter yazsam fanları beni öldürür. Bir şey yazarken “Acaba ne düşünürler” diyecek hale geldik. “Annem babam da bu romanı okuyacak” diye düşünerek yazıyor herkes. Ben bunu kırmaya karar verdim. Ben eski kız arkadaşımı, annemi, babamı, bakkal amcayı, cumhurbaşkanını düşünüp bir şey üretemem ki...

MÜZİK, TOPLUMSAL OLAYLARLA BAĞLANTILI İLERLER

2000’lerde rock patlamıştı, üç yıl önce konuştuğumuzda arabesk iyice yaygınlaşmıştı. Şu anda da rap... Ne oluyor da böyle değişimler oluyor?

Güneş: Müzik, toplumsal olaylarla bağlantılı ilerler. 2000’ler tüm dünyada ve özellikle Türkiye’de özgürleştiğimiz zamanlardı. Her istediğimizi söyleyebilme özgürlüğü vardı. Bu da rock müziği ön plana çıkarmıştı. Sonrasında Orta Doğu merkezli olarak tüm dünyada etnik kimlikleri geçmişe göre daha çok önemsediğimiz bir sürece girdik. Bu süreçte de arabesk tekrar moda oldu. Bireysel ve toplumsal özgürlük alanlarımızı giderek yitirmeye başladık, bununla birlikte apolitikleştik. Rock gibi toplumsal duyarlılık üzerine oturan türler yerine kişi acısı üzerinden ilerlendi. Rap ile yaşadığı mahalleye, okula, çevreye, ekonomik adaletsizliğe isyan dile getirildi. Rap, rock gibi bir merkeze yönelmiyor. Tekrar rock müzik çıkışa geçecektir.

Redd, 11 şarkıdan oluşan yeni albümü ‘Yersiz Göksüz Zamanlar’ın lansman konseri ile 3 Nisan 2019 Çarşamba saat 21.00’de Zorlu PSM Studio sahnesinde.