Behçet hastalarında üveite bağlı görme kaybını önlemek erken teşhisle mümkün
Behçet hastalığı, nadir görülen ve vücutta birçok sistemi tutan bir hastalık. Behçet hastalığı ülkemizde en sık olarak 30-40 yaşlarında ve erkeklerde görülüyor. Behçet hastalarında görülen üveit özellikle 20-40 yaş aralığındaki genç kişilerde kalıcı görme kaybına yol açabiliyor, ancak erken teşhis ve tedavi ile körlük önlenebiliyor, yeni tedavi yöntemleri sayesinde görme kaybı riskinin azaltılabiliyor.
Behçet hastalarının gözünden şikayeti olmasa dahi 6 ayda bir göz muayenesi yaptırması öneriliyor. Eğer göz şikayeti olursa acilen doktora başvurması gerekiyor. Üveit tanısı konmuş olan hastaların kontrol muayenelerinin sıklığı ise hastalığın aktivitesine ve kullanılan ilaçlara bağlı olarak değişiyor.
Türk Oftalmoloji Derneği Uvea-Behçet Birimi Başkanı Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Pınar Çakar Özdal, yeni tedavi yöntemleri sayesinde Behçet hastalarının yaşadığı görme kayıplarının artık önüne geçebildiklerini söyleyerek, “Behçet hastaları bilmelidir ki, bu hastalık tedavi edilebilir bir hastalıktır. Yeter ki erken teşhis edilsin, yeter ki erken tedavi edilsin. Hastaların kontrollerini ihmal etmemesi ve tedaviye gösterdikleri uyum körlüğün engellemesinin en önemli koşulu” dedi.
Behçet hastalığı nadir görülen ve vücutta birçok sistemi tutan bir hastalık. İlk olarak 1937’de Türk Dermatolog Dr. Hulusi Behçet tarafından, ağızda aft, genital ülser ve üveit (gözün iltihabi hastalığı) birlikteliği olan bir sendrom olarak tanımlandığı için hastalığın adı onun adıyla anılıyor.
Behçet hastalığı en sık olarak 30-40 yaşlarında görülüyor. Bazı toplumlarda kadın ve erkekleri eşit oranda etkilese de ülkemizde en çok erkeklerde görülüyor ve erkeklerde daha ağır seyrediyor. Üretken çağındaki genç nüfusu etkilemesi ve vücuttaki birçok organ ve sistemi tutması hastalığın önemini daha da arttırıyor.
Behçet hastalığının tarihi İpek Yolu boyunca yaygınlaştığı düşünülüyor. Tarihi İpek Yolu, Akdenizin doğu kıyılarından başlayıp Hazar Denizinin güneyinden geçerek, Orta Doğu ülkelerinde sonlanıyor. Günümüzde hastalığın en sık görüldüğü ülkeler; Türkiye, Uzak Doğu ve Orta Doğu ülkeleri. Görülme sıklığı Japonya’da 1/10.000 iken, Türkiye’de 42/10.000.
Behçet hastalığının kesin sebebi bilinmiyor. Ancak genetik bir zeminde, çevresel faktörlerin de etkisiyle geliştiği düşünülüyor. Behçet hastalığının sık görüldüğü ülkelerden daha nadir olarak görüldüğü ülkelere göç edenlerde, Behçet hastalığı görülme oranı düşüyor. Bu da çevresel faktörlerin Behçet hastalığında önemli bir yere sahip olduğunu destekliyor.
DÜNYADA EN FAZLA BEHÇET HASTASI TÜRKİYE'DE!
Prof. Dr. Pınar Çakar Özdal, Türkiye’nin dünyada en fazla Behçet hastası olan ülke olduğuna, hastalığın sadece gözü değil, aynı zamanda damarları, sinir sistemini, cildi, mide-bağırsak sistemini etkileyen bir hastalık olduğuna dikkat çekerek, “Ataklarla seyreden bu hastalık kalıcı hasarlar bırakıyor. Özellikle gözdeki hasarlar sebebiyle genç yaştaki hastalarda görme kaybına sebep oluyor. Göz hekimleri olarak Behçet hastalarının hem teşhisi hem de tedavisi konusunda hastaları bilinçlendirmeye ve tedavilerini aksatmadan devam ettirmelerini sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
BEHÇET HASTALIĞI, TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIK
Prof. Dr. Pınar Çakar Özdal, Behçet üveitinin tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu, erken teşhis ve tedavinin hayati önem taşıdığını sözlerine ekleyerek şöyle konuştu: “Eskiden çok daha fazla körlükle sonuçlanıyordu, çünkü tedavi yöntemleri ve imkanları sınırlıydı, sadece kortizon tedavisi uygulanıyordu. Ancak şimdi daha fazla tedavi yöntemlerimiz ve olanaklarımız var. Hastaların bilinçli olmaları ve tedavilerine uyum sağlamaları en önemlisi. Hastalar bilmeli ki bu hastalık tedavi edilebilir, yeter ki erken teşhis edilsin ve erken tedavi edilsin.”
ÜVEİT HASTALARININ YÜZDE 25'İ BEHÇET HASTASI
Göz tutulumu Behçet hastalığının en önemli tutulumlarından ve yüzde 70’e varan sıklıkta görülüyor. Behçet hastalığı gözde üveit denilen, tekrarlayan ataklar ve iyileşme dönemleri ile seyreden göz içi iltihap yapmıyor. Üveit oldukça geniş kapsamlı bir kavram olup, çok çeşitli hastalıklarla ilişkili olabiliyor. Behçet hastalığı Türkiye'de en sık karşılaşılan üveit nedenini oluşturuyor. Yapılan çok merkezli bir çalışma ülkemizdeki üveit hastalarının yüzde 25’ini Behçet hastalarının oluşturduğunu gösteriyor.
BEHÇET HASTALIĞINDA ÜVEİT HER İKİ GÖZÜ ETKİLİYOR!
Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Pınar Çakar Özdal, "Behçet hastalığına bağlı üveiti diğer üveitlerden ayırt etmemizi sağlayan karakteristik göz bulguları vardır ve tecrübeli göz doktorları Behçet üveiti tanısını çoğu zaman sadece muayene ile koyabilmektedir." diyor.
BEHÇET HASTALIĞINA BAĞLI ÜVEİT BELİRTİLERİ
Hastalık, tek gözde başlayabilse de genellikle her iki gözü etkiliyor. Behçet üveiti, iltihabi bulguların ani olarak başlaması, takiben iyileşmesi ve tekrar nüksetmesi şeklinde tipik bir seyir gösteriyor.. Ancak bu atakların her biri gözde az ya da çok bir hasar bırakabiliyor ve görmeyi tehdit eden komplikasyonlar gelişebiliyor.
Hastalar genellikle gözde kızarıklık, bulanık görme veya görme kaybı, uçuşmalar, gözde ve göz çevresinde ağrı şikayetleri ile başvuruyor. Ancak hiç kızarıklık olmadan ani görme kaybı gelişmesi de sık rastlanılan bir durum.
Behçet hastalarının gözünden şikayeti olmasa dahi 6 ayda bir göz muayenesi yaptırması öneriliyor. Eğer göz şikayeti olursa acilen doktora başvurması gerekiyor. Üveit tanısı konmuş olan hastaların kontrol muayenelerinin sıklığı ise hastalığın aktivitesine ve kullanılan ilaçlara bağlı olarak değişiyor.