İlişkilerde güven sorununu nasıl aşabilirsiniz? Klinik psikolog yanıtladı!
İlişkilerde güven, en kritik unsurlardan biri. Güven duygusunu verdiği rahatlık ilişki içerisinde kişilerin kendileri gibi olmalarına, karşı tarafta sağlıklı bir sevgi ilikisi kurup bağlanmalarına da imkan sağlar. Temeli 0-5 yaş arası atılan güven duygusu, bu dönemde yaşayan travmatik olaylarla zarar görebilir. Güven yoksa uzun süreli ve sağlıklı bir ilişkiden bahsetmek mümkün olmaz. Ancak bazı durumlarda kişiler güven problemleri yaşayabilir; şüpheci ve karamsar davranabilirler. Sık sık incitilme korkusu yaşayan bu kişiler, uzun süreli ilişkiler kurmaktan kaçınabilir. Terk edileceğine dair inancını kırması zor olabilir. Peki bu tür endişeleri olan kişiler güven sorununu nasıl aşabilir? Sorularımızın yanıtını uzman klinik psikologdan aldık.
Güven ilişkilerimizde en kritik unsurlardan biri. Güven duygusunun verdiği rahatlık ilişki içerisinde kişilerin kendileri olmalarına, karşı tarafla sağlıklı bir sevgi ilişkisi kurup bağlanmalarına olanak tanır. Güvenin olmadığı yerde uzun süreli ya da sağlıklı bir ilişkiden söz edilemez. Güven problemi olan kişiler ilişki içerisinde şüpheci ve karamsar bir yapı sergilerler. Diğer insanların niyetleriyle ilgili olumsuz düşünmeye meyillidirler. Başkalarının kendisini incitmek istediğini ya da partnerlerinin onları aldattığı gibi hislere sık sık kapılabilirler. Dolayısıyla bu şartlar altında uzun süreli ilişkiler kuramazlar. Zaten eninde sonunda terkedileceğine dair olan inancı yüzünden çoğu zaman derin ilişkilere girmeden terk eden taraf olmayı da bir savunma mekanizması olarak kullanırlar. Uzman Klinik Psikolog Sinem Gül Şahin konu hakkında önemli bilgiler verdi.
GÜVEN PROBLEMİ NEDEN OLUŞUR?
"Güven sorunu neden oluşur? diye sorduğumuz Uzman Klinik Psikolog Sinem Gül Şahin bunu şu şekilde açıklıyor:
"Güven sorunu genellikle 0-5 yaş arası erken çocukluk dönemi deneyimlerinden kaynaklanır. Bu dönemde kişinin fiziksel ve/veya duygusal ihtiyaçlarının ihmal edilmiş olması, kötü muamele görmüş olması veya tutarsız davranışlara maruz kalması güven probleminin oluşmasına sebep olur.
İnsanlar dünyaya geldiklerinde bebek halleriyle çevrelerine yüzde yüz muhtaç durumdadırlar, bu yüzden yaşamını sürdürebilmek için stratejiler geliştirirler. Bu çevrenin bize verdiği tepkilere göre deneme yanılma yoluyla gerçekleştirilir. Sıkça tekrarlanan durumlarda çocukluk kararları alınır. "Yeterince ağlarsam annem tepki veriyor" gibi, ya da "ihtiyaç duyduğumda annem yanımda yok, demek ki onun yanımdaki varlığına güvenemem" gibi...
Bu kararlar, stratejiler zamanla kalıplaşır ve kişi bu kalıbı yetişkinlik hayatında da kullanmaya başlar. Güvenlik hissi duyulmayan ebeveynin yerini, ilişkideki partner, iş yerindeki patron ya da iş arkadaşları ve sosyal çevresindeki ilişkiler alır. Güvensiz birey ya karşı tarafın sevgi ve ilgisinden mahrum kalmaktan korktuğu için sürekli terk edilmekten korkan, bitmesi gerekiyorsa da ilişkilerini sonlandıramayan ya da tam aksine kolay kolay ilişkiye giremeyen, başkalarına olan gereksinimini reddeden kişiler haline dönüşür."
AİLEYLE ÇATIŞMALI İLİŞKİ VEYA AKRAN ZORBALIĞI DA GÜVEN DUYGUSUNU ZEDELEYEBİLİR
"Tabii ki her ne kadar çok önemli bir kısmı kapsasa da güven duygumuzu etkileyen faktörler sadece erken çocukluk dönemi yaşantıları değildir. İleri çocukluk döneminde anne baba arasındaki çatışmalı ilişkiye şahit olma, okul dönemi ya da gençlik döneminde sosyal olarak reddedilme, akran zorbalığına maruz kalma ve dışlanma bizim üzerimizde azımsanmayacak travmatik etkiler bırakır." diyen Uzman Klinik Psikolog Sinem Gül Şahin, güven duygusunu zedeleyen diğer travmatik olayları şu şekilde sıralıyor:
"Ayrıca savaş, kaza, hırsızlık, taciz, aldatılma gibi başka majör travmatik yaşantılar da güven duygumuzu zedeler. Travma sonrası stres durumunda bireyler zihinlerinde bu olayı yeniden ve yeniden yaşarlar. Buna eşlik eden kaygı ve diğer olumsuz duygularla birlikte güvenlik hissi yaratmak kişi için çok zordur. Bu da kendisini diğer insanlardan izole etmesine ya da onlara aşırı bağlanmasına sebebiyet verebilir. Böyle bir durumda direkt travmayla çalışan EMDR terapi yöntemleri çok destekleyicidir."
GÜVENSİZLİĞİN ÜSTESİNDEN NASIL GELEBİLİRİZ?
Özellikle ikili ilişkiler alanında kişileri zorlayan güvensizlik sorununda güvensizliğin üstesinden nasıl gelebileceğimizi sorduğumuz Uzman Klinik Psikolog Sinem Gül Şahin, bu sorunu aşmanın yöntemlerini şu şekilde anlatıyor:
"Öncelikle bir birey olarak bunun sizin hayatınızda bir sorun olduğunu kabullenip, bu sorunu çözmeyi ilişkilerinizde öncelik olarak görüp adım atmaya başlamalısınız. Çünkü güvensiz ilişkiler temeli eksik bina gibidir. Bu noktada özellikle ilişkideki diğer kişiye karşı açık olmak ve tüm detayları vermeseniz bile bu konudaki hassasiyetinizden bahsedip üzerinde çalıştığınızı belirtmekte fayda var.
Başkasıyla güven inşa etmek için hem kendimize hem de karşımızdakine güvenmekle ilgili bu şansı vermemiz gerekiyor. İllaki büyük adımlar olmasına gerek yok hatta başlarda atılan küçük adımlar hayal kırıklığı oranını azaltacağı için daha motive edici ve sağlıklı bir ilerleme yöntemidir. Karşı tarafa güvensizliğinizin kendinize olan güvenle çokça bağlantısı vardır bu yüzden özgüveninizi destekleyici çalışmalar iyi gelir.
Eğer bu süreçte yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız terapiste başvurabilirsiniz. Terapistinizle kurduğunuz ilişki diğer insanlara nasıl güveneceğinizi öğrenmek için güçlü bir araçtır ve size yeni başa çıkma becerileri kazandırır. Unutmayın ki her zorluğu yalnız göğüslemek zorunda değilsiniz."