Pazar Postası "Sanatçı olmasaydım katil ya da psikopat olurdum!"
Paylaş
"Sanatçı olmasaydım katil ya da psikopat olurdum!"

Levent Ülgen, En Son Babalar Duyar'da 'Hallederiz Kadir', Akasya Durağı'dan 'Sinan Kaya', Ortaks Yapım'ın üstelendiği Kiralık Aşk'ta 'Necmi İplikçi' karakteriyle komedide yer edinmiş usta bir isim. 53 yaşında ve geçen yıl kendinden 23 yaş küçük Ziynet Şafak ile ikinci evliliğini yaptı. 'Evlenmeden önce aynı anda 3 kadını idare ederdim' itirafında bulunuyor. Ve yeniden baba olmayı istediğinin müjdesini veriyor

Röportaj: Canan DANYILDIZ

Haberin Devamı

canan.danyildiz@posta.com.tr

Prodüksiyon: Begüm Baki

“Evliklikten değil ayrılmaktan korkuyorum!”

'Yatak Odası Diyalogları’ kadın erkek ilişkilerine dair ne anlatıyor?

İpek ve Ahmet 8 yıllık evli. Her evlilikte ya da ilişkide olduğu gibi erkek, şairane davranmış ilk başlarda, çiçekler almış kızı tavlamış; ama sonra bu yapılanların arası uzamış... Adam iyice rutine döndürmüş.

Hiç mi değişmezsiniz yahu! (Gülüyoruz)

Tabii tabii! Erkekler işte; eve geleyim, yemeği yiyelim, sevişelim uyuyalım. Otomatiğe bağlamış, ama kadın da diyor ki; ‘gideceğimiz yer orası ama beni bir hazırla önce’. Adam haldur huldur boşalayım rahatlayayım der, kadınsa bir dans edelim, biraz romantik olalım diye uğraşır!

Sahi evlilik niye öyle? Siz 2 kere evlenmişsiniz ya bilirsiniz!

Haberin Devamı

Bilmem! Erkek için eve gel, yemek ye, seviş yat! İlk evliliğimde böyle hıyarlıklar yaptığımın farkında bile değildim! Özgürlüğümü kısıtlar diye evlilikten korkuyordum, fazlaca çapkındım çünkü.

İlk evliliğinizde çapkınlığa devam ettiniz mi?

Hayır asla! Ama ayrıldıktan sonra çapkınlıklarıma yeniden başladım!

O aşık olduğunuz kadınla evlenince neden cazibesini kaybediyor?

Diyorsun ki, evde duruyor, tamam oldu. Benim gibi onun da duyguları sabitlendi, rutine bağlandı sanıyorsun; halbuki böyle olmuyor; sonra anlıyorsun.

Anlamak da marifet!

Ama ben anladım ki evlenmekten değil, ayrılmaktan korkuyorum! Ama işte o ayrılığı da evdeki kadını anlamamak yaratıyor. Ben hayatta evlenmem diyordum, ikinci kez evlendiğimde bir şeylerin farkına vardım.

Neyin mesela?

Şu anki eşim Ziynet (Şafak)’le nişanlıyız; Akasya Durağı’nda oyunuyorum, günde 10 bin kelime sarfediyorum; eve gelip kızla konuşmuyorum; kızı dinlemiyorum. Sonra farkettim ki o bütün gün evde beni bekliyor, anlatma ihtiyacı var, ama ben dinlemiyorum! Şimdi onun anlattıkları beni acayip dinlendiriyor.

Oyun çok şey katmış! (Gülüyoruz)

Evet! Ahmet karakterinin yaptığı hataları yapmıyorum, karıma çiçek götürüyorum; ama nasıl? Oyunda hediye edilenleri; bir iki defa yuttu ama olsun; insan bu yaşta bile kadın- erkek ilişkisi hakkında çok şey öğreniyor.

Haberin Devamı

İlk evliliğiniz niye yürümedi, Tülay Bursa ile konuşamaz mıydınız?

O tavrıyla belli ederdi aslında, ama ben hiç anlamazdım.

Hala diyoloğunuz var mı, dönüp bu hatalardan özür dilediniz mi?

Hiç diyaloğumuz yok! Kızımız Eris’le iletişimim iyidir; birlikte kayak yaparız. Çocuk oyuncu olmak istedi ama karşı çıktım. Okuluna gidecek öyle oyuncu olacak; annesi babası ünlü diye değil!

‘Kiralık Aşk’ dizisi ve ‘Yatak Odası Diyalogları’ bir arada gidiyor maşallah!

Evet, Kiralık Aşk’ta Neriman İplikçi’nin kocası Necmi İplikçi’yi canlandırıyorum, bir taraftan da Birol Güven’in kitap olarak yazdığı ‘Yatak Odası Diyalogları’ oyununda başrol. Aslında iş arttıkça korkusu artan biriyim.

Ne demek bu?

Gençlikte cahil cesareti ‘ben oynarım, n’olcak ya!’ diyorsun ama yaş ilerdikçe, oyunculuğun inceliklerini anladıkça ‘ulan ben kimim, ne haddime, ne cesaretle bunu oynuyorum?’ diye korkuyorsun.

Çok mütevazısınız Levent Ülgen!

Hayır ya! İlgisi yok. Çok oyuncuda bu duygu oluyor; Macide Tanır oyuna giderken ‘İnşallah bir otobüs çarpar da sahneye çıkamam’ dermiş; düşünsene! Oyunculuk sorumluluk duygusu yüksek şey!

Haberin Devamı

Öyle ki bazen aileden birini bile kaybetseniz sahnedesiniz yine!

Bak bu soruyu kendime hep sordum, ne yapardım diye; babamı kaybettim, naaşını saat 6’da morga koydum, 10’daki provama gittim. Çok hastaysam sahneye çıkınca kendime gelirim. Her oyuncu böyledir. 700 kişiye ‘ya kusura bakmayın benim karnım ağrıyor’ demek olmaz ya!

Sevmeseniz olacak şey değil!

Tabii canım. Ben, çocuk olduğum için hayatım boyunca oyunculuğu seçtim. Hiç büyümedim, niyetim de yok!

Fizik mezunusunuz, tiyatro ne alaka?

Önce tiyatroya merak saldım; o arada da üniversite sınav sonuçları belli olmamıştı. Ankara Halk Tiyatrosu’nun önünden geçerken bir anda tiyatrocu olacağım dedim; millet güldü. Sonra Hacettepe Konservatuvarı bitirdim.

Var mı okul anınız?

Fazıl Say, okul arkadaşımdı! Biz onu kızdırır döverdik, meğer adam dahiymiş yahu!

Dikkat çeken bir adam mıydınız peki?

Tabii tabii, sınıf başkanı, liderdim. Karagöz’le Hacivat oynatırdım filan. Derken tiyatroya aldılar, para da verdiler. Sonra da fizik bölümünü kazandım.

Haberin Devamı

Babanız anneniz ne iş yapardı? Sizi desteklediler mi?

Babam sanatla ilgili bir bankacıydı, annem ev hanımı ama beni çok korurdu. Çok vukuatlı bir çocuktum. En büyük hayalim pilot olmaktı. Hava Harp Okulu sınavını kazandım; ama gözlerim bozuk diye kabul edilmedim; çok ağladım, üzüldüm.

“Başka kadınlar yüzünden parasız kaldım”

Levent Ülgen ve eşi Ziynet Şafak

Şiddet-seks-eğitim arasında nasıl bir ilişki var?

Çok önemli bir ilişki var! Belgesel seyredersen anlarsın! Filler boşalmazsa beyni sulanıyor, deliriyor! Seks yapman gereken bir şey, boşalmazsan delirirsin, bu erkek ve kadınlar için geçerli. Bu eğitimi çocukken vermezsen evlilikten bir halt olmaz.

Kadın erkek arasındaki en sıkı bağ seks midir?

Hayır! En zor anında bile sırtını dayayabileceğin bir ilişki, güçlü bağ!

E niye seks, cinsellik diye ölüyorsunuz erkek olarak!

Hani derler ya kadın bir kazan su, erkek de ateş! O suyun kaynaması için o ateşin yeter derecede kaynamış olması gerek.

Bence yaşlanınca, kadın baksın bana korkusu da bu!

Galiba! Ya düşünsene senin kanından olmayan biri gece senin sırtını örtüyor!

İkinci evlilikte mi denk gelmiş size?

Evet! Ya da ilkinde de vardı, ben farketmedim! O kadına, ya da o adama denk gelmen gerek! Ziynet’le denk geldik!

Şöhret başınızı döndürdü mü?

Çok olmadı! Neysem o kadar olmayı tercih ettim, korkum var; rezil olmak. Tam bir özgüven eksikliği aslında.

Ayy korkak adam da hiç çekilmez be!

Sabahattin Ali’nin ‘Kürk Mantolu Madonna’sında başrol teklifi geldi, kadın rol Zuhal Olcay’ın ‘Yapamam’ dedim. ‘Önemli olan Zuhal Olcay’la oynamak değil, onun altında kalmamak, karşısında dik durabilmek!

Rezil olduğunuz, bu korkuların gerçek çıktığı var mı?

Hiç yok! O kadar temkinliyim ki! Bir tek sahnede bir kere çok yorgundum, gözlerim karardı; oynayamacağım deyip çekildim!

Parasızlık çektiğin zamanlar oldu mu?

Evet var, hemen ‘En Son Babalar Duyar’dan önce parasız kaldım. Kendi hesapsızlığım yüzünden değil; başka kadınlar, insanlar yüzünden oldu.

“Hak etmeyen oyuncular çok acayip para kazanıyor”

Oyuncular deli midir biraz?

Bir sorunumuz olduğunu düşünüyorum; her akşam 600 adamın karşısına çıkıyorsun; etkileniyorsun. Hak etmeyenler, çok acayip para kazanıyor!

Siz deli misiniz, sorması ayıp?

Deli taraflarım var! Aniden çıkışıyorum, tanındıkça kontrolüm arttı daha üsturuplu duruyorum.

Kadınlarla mı büyüdünüz, o hassaslık nerden geçti? Solcu olduğum için babam ölene kadar aile kavramına inanmazdım. Babam hastalanınca diyalog kurabildim. Babam ve ardından amcam ölünce ailenin yengem dahil bütün kadınları başıma kaldı.

Ne değişti hayatınızda ölümüyle?

Daha serseri biri olurdum, olaylara karışırdım. Sanatçı olmasaydım, katil ya da psikopat olurdum! Açık söyleyeyim!

Efendim?

Gerçekten! Sanatçı olmasaydım hak edenleri öldüren bir katil olurdum. Tecavüzcü erkekleri öldürürdüm! İçerde olsalar şişler, ya da dışarda öldürürdüm! İçimde bastıramadığım acayip bir şiddet duygusu var. Bunu tiyatroyla, kitapla bastırıyorum.

“3 kadını birden idare ettim”

Çop çapkınmışsınız!

Evet 3 kadını birden idare ediyordum. Doyumsuzluktan ve açgözlülükten!

Ünlü olunca mı arttı çapkınlıklarınız?

Nasılsa size her kadın gelir kafası mı? Yok! Hep böyle çapkındım. Ünlü olunca sapık demesinler diye daha bir özen gösterdim!

Ziynet Hanım iyi ki hayatınıza girmiş!

Ziynet, hep geride sakin duran bir kadındır. Galada bile ön plana çıkmaz.

Bu kadar çapkın bir adamla evli olmak zor mudur?

Vallahi hayatıma girince her çapkınlığım jilet gibi kesildi. Bunu düzelten şey, Ziynet’tir. Kendime inanamıyorum.

Erkek neden aldatır?

Muhtemelen kadına bağlı... Evdeki kadına bağlı! O senin dilini anlıyorsa, senin beklentilerini biliyorsa; aldatmıyor erkek.

Kaç yaş var aranızda?

Ziynet Hanım’a ‘yetemem, erkeklik yapamam’ diye korkularınız var mı? 23 yaş var! Hayatta her şey seks değil! Belki Ziynet benden daha önce menapoza girecek! (Gülüyoruz) O, ‘keşke daha çok yaşasan da bu mutluluk sürse’ der, ben de diyorum ki ‘Ziynet belki ben seni gömerim’.

Çocuk istiyor musunuz?

Evet, istiyoruz. Yeniden baba olmayı istiyorum.

Komik bir anınız var mı?

Şu dudağımın kopma hikayesi! Eski nişanlımın köpeği vardı, tutmam için verdiği bir an köpek dudağımı kaptı. Dahası o dudak parçası, kağıt peçeteyle çöpe gitti. Sonra soğukkanlılıkla buldum, hastaneye hoop! Diktirdim vs. Komiktir.

“Türk seyirci tiyatroda telefon kapatmayı beceremedi”

‘Yatak Odası Diyalogları’ epey sezondur ilgi görüyor, niye?

Bu sene 4’üncü sezonu oynuyoruz... Ama bu defa Goncagül Sunar ile. 17 Ocak’ta PSM’de bir kez daha oynacağız, e kadın erkek ilişkilerinin modası geçmiyor!

Tiyatro ve dizi hiç aynı değil derler...

Bir benzetmem var: Tiyatroda ödeme nakit, dizide, sinemada taksitle. Ani tepkileri tiyatroda alırsın. Dizide beni kim seyrediyor bilmiyorum ki! Ama tiyatroda adam gözünün içine bakıyor.

Bir önceki akşamla aynı olmaz!

Bazen birbirimize espiri yaparız, mesela Goncagül Sunar’a ilk kez vergi ödemesi gelmiş, oyunda uygun bir yere sıkıştırdım ‘ödemeyenlere ceza geliyormuş’ diye!

Tatsız kaçmaz mı bu?

Başıma geldi! Yıllar evvel bir oyunda çorba içmem lazım. Bir aktör, ismi lazım değil provada ‘çok telaşlı içiyorsun, daha yavaş içmen lazım’ dedi, ben de ‘hayır’ dedim. Sahnede önüme gelen çorbaya sirke koymuş! İstediği yavaşlıkta içeyim diye!

Saygısız oyuncuyu anladım, ya peki nasıl seyirci seversiniz?

Espiriyi anlayan seyirci severim, çok az şey sinirimi bozar seyircilerden.

Hiç sinirlenmez misiniz yahu!

Ya bir türlü oturmazsa seyirci. Bir de Türk seyircisi beceremedi bir türlü cep telefonlarını kapatmıyor! Ama yine de sahneden bu terbiyesizliğe laf atmam! Daha önemli işi olan tiyatroya gelmesin.

Sizdeki bu bıyık olayı nedir Allaşkına?

Sorma, bıyıklı olunca bütün üç kağıtçı, oyuncu adam rolleri geliyor, bıyığımı kesince de kötü adam rolü! Ortası yok!

Komediyi küçümsermişsiniz.

Daha kolay zannederdim, uzun yıllar dram oynadım; daha değerli ve zor olduğunu düşünürdüm. Gay rolü oynarım, gerekirse çırılçıplak sahneye çıkarım, ama komediye uzaktım.