Cumartesi Postası Sarp Can Köroğlu: Ukala ve estetikli kadın sevmem. Köprüden önce son çıkıştan kaçarım

Sarp Can Köroğlu: Ukala ve estetikli kadın sevmem. Köprüden önce son çıkıştan kaçarım

Paylaş
Sarp Can Köroğlu: Ukala ve estetikli kadın sevmem. Köprüden önce son çıkıştan kaçarım

Sarp Can Köroğlu, kendini anlatmaktan çekinmeyen bir oyuncu. Konuşurken kafasının arkasında başka fikirler dönmüyor. “Böyle söylersem, nasıl anlaşılır?” gibi hesaplar yapmıyor. Bu da her halinden anlaşılıyor… Onu bir süredir ‘Sen Çal Kapımı’ dizisinde Deniz olarak izliyoruz. Hem diziyi ve rolünü hem de kendi dünyasını konuştuk. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr

‘Sen Çal Kapımı’da Deniz olarak ekrandasınız. Deniz, ‘esas kızın’ (Hande Erçel) çocukluk arkadaşı ve diziye girdiği andan itibaren tüm dengeleri değiştirdi. Nasıl bir bağ kurdunuz Deniz’le?

Haberin Devamı

Deniz’i kendime çok yakın buluyorum çünkü benim hayatımda da arkadaşlık ilişkilerim Deniz’le çok benzer. Neredeyse görüştüğüm tüm insanlar yıllardır görüştüğüm insanlar. Yeni insan çok zor alırım hayatıma. Aynı şeklide dizide; Eda, Ceren ve Deniz de çocukluk arkadaşlarını devam ettiriyorlar. O yüzden bana çok tanıdık bir karakter.

Deniz, insanın sinirini bozacak kadar düzgün biri. Neredeyse hiç defosu yok…

Bence gerçek hayatta olabilecek bir şey bu. “Sinir bozacak kadar” dedin ama o biraz benim. (Gülüyor) Ve bayağı iyi çocuğumdur. Böyle olmanın bir zararını görmedim şimdiye kadar.

HAYATIMDA ‘HALLEDERİZ’ KELİMESİNİN ÇOK YERİ VARDIR

En ‘düzgün’ bulduğunuz yanınız ne?

Şartlar ne olursa olsun mutlu olmanın bir yolunu bulurum. Dışarıdan fazla rahatlık gibi algılandığı zamanlar oluyor. Öyle görünmesini de anlıyorum çünkü benim hayatımda “Hallederiz” kelimesinin çok yeri vardır gerçekten. Her şey bir şekilde hallolur diye düşünürüm. Seviyorum bu yanımı.

Haberin Devamı

İnsan, bir oyuncunun daha hırslı bir karakter olacağını düşünüyor…

Hırslarım vardır. Hiç yok diyemem. Ama sürdürülebilir konularda hırslıyım. Oyunculuk bunun başında geliyor. Misal hayatımı bunun üzerine kurmak istediğimi hep biliyordum ve bu yüzden İstanbul’a geldim. Adımlarımı hep buna göre attım.

BİR KAPICIYI OYNAMAYI ÇOK İSTERİM, HANGİ DİZİYE GİRSEM ALTIMA HEMEN SON MODEL ARABA VERDİLER

Genellikle daha önce oynadığınız dizilerde de hep ‘esas oğlana’ rakip olan erkek karakterlerini canlandırdınız. Yakışıklı olduğunuz için mi böyle tesadüf ediyor?

Biraz denk gelmesiyle ilgili. Bunu bazen ben de düşünüyorum. Bu algıyı kırmanın yolu belki bundan sonra benzer rollere “Hayır” demek olabilir.

Nasıl bir karaktere hayat vermek sizi heyecanlandırır?

İlk aklıma geleni söylüyorum. Mesela bir kapıcı rolünde oynamayı çok isterim çünkü şu ana kadar hep çok varlıklı karakterlere hayat verdim. Hangi diziye girsem altıma hep bir son model araba verdiler. (Gülüyor) Hiç parası olmayan, kaybetmiş ve hala kayıp bir insanı canlandırmayı çok isterim.

“Şansa değil tesadüflere inanırım” demişsiniz. Nasıl bir fark var sizce arada?

Haberin Devamı

Şans dediğimiz şeyi bence çoğumuz yanlış yorumluyoruz. Futbol üzerinden örnek vereyim. Vurdun ve top direkten döndü. Herkes buna “Ah be! Kötü şans” diyor. Hayır, sen şanssız değilsin, vurmayı bilmiyorsun. Ben, daha analitik bakıyorum her şeye.

Sizi şu an bulunduğunuz yere getiren şeyler arasında tesadüflerin payı ne kadar peki?

Çok fazla! Tabii ki üstüme düşeni yaptım, çok çalıştım, doğru zamanda doğru yerde olmak için çabaladım ama tesadüflerin de büyük etkisi olduğuna inanıyorum. Yoksa tiyatrolarda ne kadar iyi oyuncular var çoğumuzun hiç tanımadığı. Her şey sadece yetenek ve çalışmakla olsa, iyi yerlerde hep doğru insanlar olurdu ama öyle değil maalesef.

ÇOK KÖTÜ BİR ÖĞRENCİYDİM, BENDEN KÖTÜSÜNÜ BULAMAZDINIZ

Arkeoloji okumuşsunuz. Bilinçli bir tercih miydi?

Bilinçli ama biraz da şartların getirdiği bir sonuçtu. Lisede çok kötü bir öğrenciydim. Benden kötüsünü bulamazdınız. (Gülüyor) Haylaz ve tembeldim. Ama içimde hep oyunculuk arzusu vardı. Bir şekilde İstanbul’a gelmek istiyordum. Bolu’daydım o zaman. Tercih yaparken İstanbul’da puanımın yettiği en güzel yer Mimar Sinan Üniversitesi, Arkeoloji bölümüydü. Tarihe de ilgim vardır. O yüzden Arkeoloji okudum. Ama geldikten sonra da direkt oyunculuk eğitimi almaya başladım bir yandan.

Haberin Devamı

Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Müthiş bir ailem var… Annemi yedi yıl önce kaybettim ama çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Aile o kadar önemli ki hayatta. İleriki hayatımızda birçok şeyde çok belirleyici olduğunu düşünüyorum. Bir ablam var. O eşiyle Bakü’de yaşıyor şimdi. Babam eczacı.

ARTIK OYUNCULUKTA KAPIYI AÇAN TEK ŞEY GÜZEL YA DA YAKIŞIKLI OLMANIZ

Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz? Yaptığınız işte sizce bir öncelik sebebi mi?

Evet, buluyorum. Yaptığımız işte de olması gereken bu değil ama maalesef kapıyı açan en önemli şeyin bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü yaşadığımız zamanda neredeyse sadece ve en çok güzelliğe ve yakışıklılığa talep var.

Sizce bu sadece şu anki dönemle mi ilgili?

Haberin Devamı

Kendi yaşımın yettiği en eski diziyi hatırlamaya çalışıyorum, ‘Bizimkiler’ mesela. Var mıydı orda süper yakışıklı erkekler, çok güzel kadınlar… Hayır. Ama dizi televizyon tarihine adını kazımış bir dizi. Demek ki her şey güzel kız ve yakışıklı erkekle olmuyor aslında. Bu sanki ‘Yılan Hikayesi’ dizisiyle başladı biraz. Memoli diye bir karakter çıktı. Ekranda eski Yeşilçam dönemi gibi bir jön karakteri yaratıldı. Ama ondan sonra hep bunun üzerine gidildi ve bu kez de hikayeyi kaybettik diye düşünüyorum.

KİM ‘BENİM İÇİN RUH GÜZELLİĞİ ÖNEMLİ’ DİYORSA BİLİN Kİ YALAN SÖYLÜYOR

Normalde dış görünüş size ne ifade eder? Çoğunlukla herkes “Benim için ruh güzelliği önemli” der…

Öyle bir şey de yok. Kendimizi kandırmayalım. Onu her kim söylüyorsa yalan söylüyor. (Gülüyor) Sokakta, bir yerde karşılaşıp etkilendiğin insanın ruhunu nereden bilebilirsin? İlk bakışta hepimizi etkileyen şey dış görünümdür. Ama tanıyınca karakteri tabii ki belirleyici olur.

Nasıl bir kadın sizi etkiler?

Eğlenceli olması şart bence. Sadece partner olarak değil arkadaşlık ilişkilerimde de buna çok dikkat ederim. Bir insanla oturup saatlerce sıkılmadan sohbet edebilmelisin.

Nasıl bir kadından jet hızıyla soğursunuz?

Ukala kadını görünce köprüden önceki son çıkıştan kaçarım. (Gülüyor) Kişisel bakımına dikkat etmeyen bir de çok estetikli kadın sevmem. Bunu oyuncular da yapıyor ve çok yanlış buluyorum. Geçen gün ekranda denk geldim böyle bir sahneye. Ağlamaya çalışıyor ama yüzü, gözü ağlamıyor botokstan. Balmumu gibi görünüyor.

İkili ilişkide kıskançlıklarınız var mıdır?

Makul seviyede.

Makul seviye nasıl bir seviye? “Arıza çıkarmam” gibi bir şey mi?

Yoo duruma göre arıza da çıkarabilirim. (Gülüyor) Misal ne giydiğine asla karışmam. Öyle bir şey haddim de olamaz. Ama giydiği şeye hakim olmasını beklerim.

HERKESİN ANLATTIĞI GİBİ TUTKULU, ATEŞLİ BİR AŞK YAŞAMADIM. HİÇ AŞK ACISI ÇEKMEDİM

Aşk tanımınız ne?

Güzel vakit geçirmek…

Sadece bu olamaz herhalde?

Ben öyle herkesin anlattığı gibi büyük bir aşk adamı değilim. O yüzden mesela bana “Aşk evliliği mi mantık evliliği mi?” denilse ben ona da “Mantık” derim. İşin o tarafındayım.

Nasıl yani?

Biriyle hayatımı geçireceksem, o insanla anlaşabiliyor muyum, iyi vakit geçirebiliyor muyum? Bunlardır önceliğim. İnsanların anlattığı o kontrolünü yitirmek, tutku, o ateş… Ben hiç öyle şeyler yaşamadım. Hiç aşk acısı çekmedim. Sıfır yani.

BURÇLARA İNANAN İNSANLA ‘DÜNYA DÜZ’ DİYEN İNSANLAR AYNI BENİM İÇİN

Ne burcusunuz siz?

Yengeç ama sakın “Yengeçler böyle olmaz” demeyin çünkü burçlara da asla inanmıyorum. Burçlara inanan insanlarla “Dünya düz” diyen insanlar aynı kefede benim için. (Gülüyor)

Acaba şu an sevgiliniz olmadığı için mi bu kadar rahat konuşuyorsunuz?

İnan sevgilim olduğunda da bu şekilde konuşuyorum. Ne düşünüyorsam onu söylüyorum.

Hiç fırça yemiyor musunuz? Tepki almıyor musunuz?

“Keşke bunu böyle demeseydin” demişti mesela biri. Onun durduğu yerden onu haklı buluyorum ama ben hissetmediğim bir şeyi söyleyemem. “O, olmazsa olmaz, onsuz ölürüm…” Böyle şeyler olmuyor bende.

Evlilik fikri kulağınıza nasıl geliyor?

Çocuk müessesi. Sadece çocuk için evlenirim. İlerisi için de istediğim bir şey ama o kafaya girmek için de mutlaka onun kendi ayakları üzerinde duracağı vakte kadar ona maddi olarak iyi bir gelecek sunacak duruma gelmek isterim.