'Seksilik iyidir'

Seksi kadın imajının kendisini rahatsız etmediğini anlatan Asuman Krause ile Hafta Sonu Dergisi konuştu...

‘Fear Factor Aksiyon’da bir öncekilere göre yenilik var mı?

Bu ‘Fear Factor’ adından da anlaşılacağı gibi tamamen aksiyon. Tüm etaplar yeni. Yine çiftler yarışıyor, onda bir değişiklik yok ama tam anlamıyla aksiyon dolu program.

Sizi bu tarz aksiyon dolu programları sunmaya ikna eden ne oldu?

İkna edilmeme gerek kalmadı ki. Ben formatları gördüm direkt atladım (gülüyor). ‘Wipe Out’ ve ‘Fear Factor’u sunmamak delilik olurdu.

Siz yarışsanız ‘Fear Factor’de, neler yapabilirdiniz?

Ünlü olmasaydım yarışmaya katılmayı düşünürdüm. Dışarıdan ‘yaparım’ diyoruz ama çok zor bir yarışma ‘Fear Factor’. Bize bazen çok güçlü, kuvvetli görünen yarışmacılar geliyor ama yarışmaya bir başlıyor ki, nerede o dağ gibi adam (gülüyor)! O yüzden yorum yapmak çok da kolay değil.

‘Survivor’a katılmayı düşünmem’

‘Survivor’dan teklif gelse gider misiniz? Ben o tip programların sunucusuyum. O yüzden böyle bir şey düşünmem.

Uzun süredir yarışmalar dolayısıyla Arjantin’desiniz. İlk teklif geldiğinde çekinmediniz mi?

Hiç çekinmedim çünkü geri döneceğimi biliyorum. Biraz da bunun öncesinde mankenlik yapmış olmamla ilgisi olabilir. Çünkü o zaman da işim gereği çok fazla seyahat ederdim. Göçebe hayatını seviyorum.

Sizi Arjantin’e ilk gittiğinizde en çok şaşırtan ne oldu?

Ben sokakta bir sürü Adriana Lima ve Enrique Iglesias’la karşılaşacağımı düşünüyordum. Değilmiş (gülüyor). Genelde orada yaşayan herkesin öyle olduğunu düşünüyoruz ama değil.

Bilirkişi olarak söylüyorum (gülüyor)... Fakat kalçalarda bir güzellik var inkar edemem! Kadın 60 yaşında da olsa kalçalarının üzerine tepsiyi koyabilirsin (gülüyor).

Mankenlikten geliyorsunuz ve sizin dönemde mankenlikte iyi isimken bir anda ortalardan kaybolan birçok kişi oldu. Başarınızı neye bağlıyorsunuz?

Hedeflemiş miydiniz televizyonda bu yaptığınız işleri? Çok ilerisini planlayan bir insan değilim. Çünkü yarının bile garantisi yok. Hayatta önünüze birkaç tane yol sunuluyor. Başarı da senin gittiğin yolla alakalı.

Ben geleceğimin planını yapmadım ama Allah benim için o planı yaptı ve önüme birtakım fırsatlar sunuldu. Bir iş olmadığında da çok üzülmem “Hayırlısı buymuş” derim. İnsanlar kendi şanslarını kendi yaratıyor; azimleriyle ve hayatta seçtikleri yollarla...

Ben dünyanın en iyi basketbol oyuncusu olmak istiyordum ve kendimi Michael Jordan’ın kız kardeşi sanıyordum (gülüyor). Ama o tarzda bir plan yaparken hayat beni buraya getirdi.

Sanırım genel olarak şundan kazanıyorum; tamamen doğal olmak! Çünkü oynamıyorum, hesap kitap yapmıyorum. Bu işlerde başarılı olmak da biraz kilometre işi. Kat ettiğin yolla ilgili. Yapım şirketim Endemol de inanılmaz çalışkan ve titiz.

Bu formatta yarışmalar dünyanın her yerinde tutar. Artık onlar da beni çok iyi tanıyorlar. Bir şeyi yazarken bile çok dikkat ediyorlar. Biliyorsunuz ben devrik cümle kurma kraliçesi bir insanım (gülüyor).

Mankenlik yaparken tamamen bir askısın ve yürüyorsun. Çünkü profesyonel anlamda o olman gerekiyor. Ben o yolda ilerlerken bir müddet sonra aradığım şeyin farklı olduğunu fark ettim.

Podyumda yürürken içim kıpır kıpırdı ve neredeyse millete el sallayacaktım. Ben de başka bir alana geçmem gerektiğini anladım. Tam da üstüne Kandemir Konduk’tan bir tiyatro teklifi gelmişti.

O oyun da Kandemir Konduk için önemli bir oyundu. Kayra Şenocak’la birlikte oynadık. Oynaya oynaya kendimi geliştirdim.

İki albüm yapmıştınız, sesiniz ve şarkılarınız da beğenildi. Müziği bıraktınız mı?

Bıraktım diyemem şu anda yapmıyorum. Ben sahnede olmayı seviyorum. ‘Wipe Out’ ve ‘Fear Factor’ de baktığınızda sahnenin bir başka tarafı.

Özellikle ‘Wipe Out’da, esprili bir yarışma olduğu için yeri geldiğinde şarkı da söylüyordum, türkü de. Yani kısaca sahne insanıyım. Çocukluğumdan beri girdiğim her ortamın ünlüsüydüm.

‘Evlenmeyi ve çocuğumun olmasını istiyorum’

Televizyonda fiziğinizin de etkisiyle seksi kadın imajınız var. Bunun yanı sıra çok da akıllısınız. Bu imaj sizi rahatsız ediyor mu?

Yok, hiç rahatsız etmiyor. Neden rahatsız etsin ki? Seksi olmak insanın kendisinde olan bir şeydir. Çünkü bir seksilik var, bir de teşhircilik var. Teşhirci anca dekolte verir.

O da sakil seksilik olur. O iyi bir görüntü değil. Bazı kadınlar seksi olmayı reddediyorlar, bunu anlamıyorum. Seksilik iyidir. Yoksa Marilyn Monroe efsanesi yürümezdi ki...

Sizin kadar yoğun çalışan bir kadının aşk hayatı nasıl gidiyor?

Ama ben o konularda konuşmayı hiç sevmiyorum ki (gülüyor)...

Bu kadar çalışmak ilişkilerinizi etkiliyor mu?

Olur mu yahu (gülüyor)! Herkes çok yoğun çalışıyor. Bankada çalışan adam da benim kadar yoğun çalışıyor. Yok mu onu özel hayatı? Ee, var. Bizim iş biraz daha renkli belki. İkisini de birbirinden ayırt ediyorsun. Güzel dengelersen her şey yolunda gider.

Peki ya evlilik, çocuk?

Evlenmeyi ve çocuğumun olmasını çok istiyorum ama kısmet bu işler. O zaman da gelecektir, kaderimde çizilmiştir ben de bekliyorum (gülüyor).

Sizde çok iyi bir ev kadını olabilecekmiş gibi bir hava var. Yanılıyor muyum?

Yaparım tabii ki. Bence o işi herkes yapabilir ama eline yakışan var, yakışmayan var. Biraz içinde olacak bu işler. Bütün mevzu o. Ben evimde kendi işimi kendim yapıyorum. Mutfağa da giriyorum. Kraliyet ailesinde yetişmedim.

Bundan sonra kariyerinize sunucu olarak mı devam edeceksiniz?

Bana teklifler gelmeye devam ederse elbette o şekilde devam edeceğim. Sevdim bu işi. Para kazanacağım diye birden çok işe atlamamak gerek. Çünkü çok dağılırsın. Şu anda gönlümde yatan bu.

(06.07.2013 tarihli Cumartesi Postası ekinden alınmıştır.)