Çocukluk 'Sen artık kocaman oldun'
Paylaş
'Sen artık kocaman oldun'

Uzman Klinik Psikolog Zeynep Yetkin anlatıyor...

Aynı ortamda birden fazla çocuk olduğunda aralarındaki en büyük çocuk mutlaka bu cümleyi duyar; “Sen artık kocaman oldun. Sen artık büyüdün.” 3-4 kelime kullanılarak kurulan bu cümle adeta bir buzdağı gibidir. Altında o kadar fazla anlam yatar ki, hepsine cümleyi kuranlar bile vakıf değildir. Kardeşler arasındaki çatışmaları düzenlemek için en sık başvurulan yöntem “büyük” çocuğun “küçüğü” idare etmesi, alttan alması ya da anlayış gösterip ona uyum sağlamasının beklenmesidir. Üstelik bu kural büyük olan çocuğun yaşından tamamen bağımsız olarak uygulanır. Başka bir deyişle 4 ve 2 yaşında çocukları olan bir ebeveyn de 15 ve 8 yaşında çocukları olan da aynı cümleyi aynı beklentilerle kurar. Yaşı büyük olan kurallara uymalıdır. Yaşı büyük olan problem çıkmasını engellemelidir. Yaşı büyük olan küçüğe uymamalıdır.

Haberin Devamı

Özellikle ev işleri ya da hayatla ilgili ihtiyaç duyduğu desteği göremeyen ebeveynler işlerini kolaylaştırmaları için büyük çocuklara başvurabilir. En azından çocukları onları anlasın isterler. Bu bir noktada oldukça anlaşılır. Hayat koşturmasında hangimizin desteğe ihtiyacı yok ki? Burada önemli olan nokta beklentilerimizi karşımızdakine göre düzenlemeye dikkat etmektir. Karşımızdakinin ihtiyaçlarını ve yapabileceklerinin farkında olmaktır.

Büyük çocuklardan beklenenler söz konusu olduğunda beklentilerin gerçekten yapılabilir olduğunu kendi içimizde kontrol etmekte fayda var. Büyüdüğü için idare etmesi beklenen çocuğun iç dünyasında neler oluyor? Öncelikle kafası karışıyor. Madem o büyük, neden istediğini yapamıyor? Neden kuralları o koyamıyor? Neden azarlanıyor? Onun gördüğü büyükler bunların hiçbirini yaşamıyor. Kuralları koyan hatta küçüklere istediklerini yaptıranlar hep büyükler olmuyor mu? Burada bir gariplik yok mu? İkinci olarak kendisinin o kadar da önemli ya da değerli olmadığını hissetmeye başlıyor.

Haberin Devamı

Öyle ya, onun hangi oyuncağı seçmek istediği, neye kızdığı hiç önemli değil. Yeter ki küçük olanı ağlatmasın. Son olarak da suçluluk geliyor. Azarlanan, uyarılan kendisi olduğuna göre sorun çıkaranın da kendisi olduğunu varsaymaya başlıyor. Sorun çıkartıp, anne babasının keyfini kaçırıyor, onları yerinden kaldırıyor, sohbetlerini bölüyor, üstelik bunları nasıl yaptığını da anlamıyor. Günün sonunda isteklerini ifade etmekte zorlanan, kendini birçok kavgada suçlu hissetmeye meyilli, herkesi memnun etmeye çalışan bir yetişkin olmanın yolları emin adımlarla da döşenmiş