Magazin Sıla Gözüm: Z kuşağı setlerde

Sıla Gözüm: Z kuşağı setlerde

Paylaş
Sıla Gözüm: Z kuşağı setlerde

Arıza’ dizisinde oynayan, 21 yaşındaki Sıla Gözüm bir yandan İstanbul Üniversitesi’nde işletme okuyor. Ait olduğu Z kuşağı bambaşka bir dünya görüşüyle, büyükleriyle fikir çatışması yaşarken o akranlarının aksine bir tutum sergiliyor. Sette çok mutlu olduğunu söyleyen Sıla Gözüm kariyerinin ilk röportajıyla karşımızda... Uğur Alkapar / ugur.alkapar@posta.com.tr

Kendini anlatır mısın Sıla?

Haberin Devamı

21 yaşındayım. Antakya’da doğdum büyüdüm. İstanbul’a üniversite için geldim. İstanbul Üniversitesi’nde işletme okuyorum. Seneye 4. sınıf olacağım. Kamera önüne hep ilgi duydum. Küçükken TRT’den gelmişlerdi ve iki hafta süren çekimlerde Antakya’yı tanıtmıştım. Çok heyecan vericiydi. Büyülenmiştim. Oyunları bile konseptli oynamak istiyordum. Bir şeyler yazalım onu oynayalım diyordum. Üniversite döneminde Bedir Bedir ve Selen Domaç’tan eğitim aldım. Sonra ‘Arıza’ dizisi hayatıma girdi. Bu ilk işim. Kendimi çok şanslı buluyorum.

Nasıl bir şans bu?

Yetenekli de olmalısın. Şans mı yetenek mi bilemiyorum. Seçmelere girdim. Orada uygun bulununca yönetmen görüşmem oldu. Yönetmenimiz Recai Hoca ile ilk tanışınca enerjimiz tuttu. Çok iyi anlaştık.

Haberin Devamı

O seçmede sende ne buldular?

Ben seçmeler için video çektiğimde çok heyecanlanıyorum. O rolü o kadar istiyorum ki o heyecanımı da hissettiler. O dönem Antakya’daydım. Yönetmen görüşmesi için iki günlüğüne İstanbul’a gelip döndüm. Kısa bir süre sonra da sete çıktım zaten.

Oyuncu olmak için ilk aşama bir ajansa kaydolmak mı peki?

İlk aşama eğitim. Sonra CV’nize yazacak oyunculukla işler yapmaya başlamanız lazım. Ben şanslıydım. Menajerlik ajansım Ph7 de beni çok doğru yönlendirdi. İş konusunda çok şanslıyım. Abi abla olabilecek aile bağı kurabileceğim iyi akıl hocası olabilecek insanlarla karşılaştım.

Ph7 seni nasıl kabul etti?

Kendime bir CV hazırladım. Eğitimlerimi ve yaptığım işleri yazdım. Mail attım. Geri dönüş oldu ve görüştük. “Piyasada çok güzel ve yetenekli kızlar var ama sen çok isteklisin, tutkuyla bağlısın bu işe” dediler.

İlk set deneyimin nasıldı?

Çekinerek gittim oyuncularla tanışmaya. Sonra bir çığlık duydum. Pınar Abla “Sen benim kızımsın” diye bana geliyor. Babamı oynayan Uygar Abi “Biz aile olduk” diyor. İlk sete çıktığım günden beri ailemleyim gibi hissediyorum.

Sette kuşak çatışması yaşanmıyor mu?

Yeri geliyor benimle arkadaş oluyorlar. Yeri geliyor abim ablam oluyorlar. Yeni bir şarkı açtığımda beraber dans ediyoruz. Onlar bana bir şey öğrettiğinde bundan çok keyif alıyorum.

Haberin Devamı

Tolga Sarıtaş’ı beğenir miydin bir oyuncu olarak?

Tolga Abi’nin oyunculuğunu çok beğeniyordum. Ekrana da yakışan biri. Ama onu tanıdıktan sonra hayranlık duymaya başladım. İş ahlakı ve enerjisi mükemmel. Tam bir abi, tam bir centilmen. Dünyanın en sempatik ve iyi insanlarından biri olabilir.

Dizi yıldızı olmak arkadaşlarınla ilişkini nasıl değiştirdi?

Hiçbir zaman çevremde çok insan olmadı. İlkokuldan beri görüştüğüm arkadaşlarımla yakınım. Onlar da hayatımın her evresinde olduğu için gelişmeleri zaten biliyordu. Hiçbir şey değişmedi.

Oyunculuktaki hedeflerin ne?

Oyunculuk hayatımda çok farklı bir yer edindi. Şu an dünyada beni en çok heyecanlandıran şey bu. Çok yoğun duygular anlatan bir karaktere can vermek istiyorum.

Ailen destek oluyor mu?

Mutlaka üniversite okumanı onlar mı istedi? Üniversite eğitimini almam şarttı. O kültürü almak önemli. Kendini daha iyi tanıyorsun. Ailemin de içi daha rahat etti. İlk kez bizim aileden biri oyuncu olmak istiyorum diye çıkınca önce bir korktular ama şu an çok rahatlar. Çok mutlular. Hiçbir sıkıntı kalmadı.

Haberin Devamı

Z kuşağından biri olarak tüm bu dizi sektörünü demode bulmuyor musun?

Diğer kuşakların döneminde de sinema ve TV vardı. Tabii ki ele aldığı konular değişiyor, platform değişiyor, teknolojisi gelişiyor ama işlevi aynı. Demode bulunacak bir durum yok.

‘BİZİM İÇİN ÖNCE İNSANLIK GELİR’

Dijitale nasıl bakıyorsun?

Dijital dünya daha özgür olduğu için daha renkli şeyler çıkıyor. Hem yönetmenin hem de oyuncunun kendini daha iyi gösterebileceği, daha gerçek işler çıkıyor. Ben o gerçeğe yakınlık durumunu çok seviyorum. Çünkü hayattan bir şeyler gösteriyoruz, insanları anlatıyoruz. Bir de artık telefon ve bilgisayarla istediğimiz saatte ulaşabiliyoruz.

Setten ve derslerden kalan zamanda ne yapıyorsun?

Ben sakinliği çok seviyorum. Doğa yürüyüşlerine çıkıyorum. Yoga yapıyorum. Ruhumu dinlendirecek şeyler yapıyorum. Arkadaşlarımla vakit geçiriyorum.

Antakya mutfağı bizim için çok çekici. Orada yaşayınca da öyle mi?

Haberin Devamı

Yemeklerimizin çok güzel olduğunu biliyordum ama İstanbul’a gelince bu kadar özleyeceğimi tahmin etmezdim. Çok kozmopolit bir yapımız var. Farklı dinlerden, kültürlerden insanlar bir arada yaşıyoruz Antakya’da. Mutfağımız o nedenden dolayı zengin.

Bu kozmopolitlik kültür olarak da çok etkili değil mi?

Dedem “Ben camiden, arkadaşım kiliseden çıkar, buluşur sohbet ederdik” diye anlatırdı. Annemin Peter Amca dediği bir aile dostumuz var mesela. Bu nedenle olaylara başka bir yerden bakabiliyoruz. Bizim için en önce insanlık gelir. Antakya’da bunu bilerek, öğrenerek büyüyorsun.