Gündem Silivri Cezaevi önünde sert açıklama

Silivri Cezaevi önünde sert açıklama

Paylaş
Silivri Cezaevi önünde sert açıklama

Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Genelkurmay Eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer, "Şemdin Sakık'ın ayağına gidip dinleyen mahkeme huzuruna getirilen TSK'nin komutanı Işık Koşaner ve beraberinde çalışan komutanları dinlememiştir" dedi

CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, "Biran önce Silivri yargılamalarının artık mahkeme olduğunu hatırlamasını uluslararası hukuku öngördüğü evrensel hukuk kurallarına uygun davranması gerektiğini yeniliyoruz. Bugün teröristle maalesef pazarlık yapılırken teröre bulaşmamış, terörün yanından bile geçmemiş uzaktan yakından ilgisi olmayan ilgisi olmayan üniversite hocalarımız çok saygın bilim insanlarımız terörist damgasıyla cezaevinde çürütülüyor" diye konuştu.

>>> SİLİVRİ'DE BASINÇLI SU!


Silivri’de bugün görülen Ergenekon davasının 276’inci duruşması sonrasında CHP milletvekilleri, bazı avukatlar ve sivil toplum örgütü temsilcileri açıklamalarda bulundu. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nin yanındaki büyük salonda bugün görülen Ergenekon davasının 276’inci duruşmasının ardından basın mensuplarını ilk açıklamayı CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz yaptı. Mahkeme önceki duruşmada olduğu gibi tüm talepleri reddettiğini söyleyen Özgündüz, "Sanıkların savunma tanıklarını dinleme talebini reddetti.

Aynı şekilde tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 11 Mart’a erteledi. Yeni Fatih Hilmioğlu hocamızın Adli Tıp’a sevk edilerek sağlık durumunun cezaevinde kalmaya müsait olup olmadığı yönünde bir ara kararı verdi. Yine olmayacak bir şekilde mahkeme başkanı ‘kapalı kapatın işte duruşmanın inzibatını bozacak tespit edin’ şeklinde yakışık almayan açıklama yaptı ancak gördüğünüz şekilde insanlar dışarı çıktılar" dedi.

SİLİVRİ’DE HUKUK BEKLEMEK ANLAMSIZDIR

Silivri’de yaşanan olayların 21’inci yüzyıl Cumhuriyetine yakışmadığını belirten Özgündüz, "Utanç verici. Sabahleyin birçok arkadaşın üzerine gaz sıkıldı. Dört kişi yaralandı. Vekilimiz Mahmut Tanal yaralandı. Ayak topuk kemiğinde kırılma meydana geldi. Bir binbaşının bizim Bayrampaşa ilçe başkanını tekmelediği tespit edildi. Onlarla ilgili biz hukuksal girişimde bulunacağız.

Bariyerleri alay komutanı bize söylediği ‘kaymakamlık talimatıyla biz önlem aldık’ Ancak İçişleri Bakanı ile yapılan görüşmede ‘mahkeme başkanının talimatı bu yönde’ bildiğimiz gibi mahkeme başkanı ancak duruşma salonuna müdahale edebilir. Dışarıda aleni duruşmayı izlemesine engel oluşu şekilde tedbir alması hukuka aykırıdır. Zaten Silivri’de hukuk beklemek anlamsızdır. Biz baştan beri bunu söylüyoruz. Burada herhangi bir hukuk kuralı uygulanmıyor. Benim analizim 4 yargı paketinin çıkmasını bekliyor" dedi.

HOCALARIMIZ, BİLİM İNSANLARIMIZ ÇÜRÜTÜLÜYOR


CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ise, yüzlerce tutuklunun ağır koşullarda insan hakları ihlal edilmiş bir şekilde cezaevinde çürütüldüğünü öne sürerek, "Biz bu durumu CHP hukukçu milletvekilleri olarak reddediyoruz. Biran önce Silivri yargılamalarının artık mahkeme olduğunu hatırlamasını uluslararası hukuku öngördüğü evrensel hukuk kurallarına uygun davranması gerektiğini yeniliyoruz. Bugün teröristle maalesef pazarlık yapılırken teröre bulaşmamış, terörün yanından bile geçmemiş uzaktan yakından ilgisi olmayan ilgisi olmayan üniversite hocalarımız çok saygın bilim insanlarımız terörist damgasıyla cezaevinde çürütülüyor" dedi.

BU HUKUKUN YOK EDİLMESİDİR


Avukat Celal Ülgen de, "Kamuoyunda ‘Ergenekon’ adı verilen bu davada bir gerçek daha ortaya çıkmıştır ki Türkiye’de ‘Ceza Muhakemesi Usul Yasası’ diye bir yasa yoktur artık. Bu yasa 13’uncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ortadan kaldırılmıştır. Avukatların bütün çabalarına karşı, sanıkların bütün çabalarına karşı bugün Ceza Muhakemesi Yasası’nın birçok maddesinin ihlalinin yanında 177 ile 178’inci maddeler açıkça ihlal edilerek kanun ihlal edilmiştir.

Bu aynı zamanda hukukun yok edilmesidir. Buna hiç kimse izleyici kalamaz. Ve sizden ricam var. Sayın Adalet Bakanı’nın ve Sayın Başbakan’ın kamuoyundaki size karşı hitap ederken iyi niyetli görünümlerine dikkat ediniz. Bunlar artık gerçek değildir. Bunlara inanmayınız. Çünkü burada eğer hukuk katlediliyorsa bunun sorumluluğu siyasi iktidara düşer. Adalet Bakanı’na düşer, Başbakan’a düşer. Eğer buna müdahale edemiyorlarsa o zaman iktidar değiller çekilip gitsinler" diye konuştu.

SAKIK’I DİNLEYEN MAHKEME TSK KOMUTANI KOŞANER’İ DİNLEMEMİŞTİR

Davanın tutuklu sanıklarından Genelkurmay Eski Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer ise, "Bugün sabah duruşmaya geldiğimizde CMK uyarınca bugün hazır ettiğimiz tanıkların dinlenmesi yönünde bir talepte bulunduk. Kanun çok açık. Bugün getirilen tanıkların dinleneceğini söylüyor. Çok açık. Hüküm böyle uyulmak zorunda. Şemdin Sakık’ın ayağına gidip dinleyen mahkeme huzuruna getirilen TSK’nin komutanı Işık Koşaner ve beraberinde çalışan komutanları dinlememiştir. Bunun takdirini Türk Milletine bırakıyorum" ifadelerini kullandı.

DELİLLER YETERLİ DEĞİLSE TUTUKLULAR SERBEST BIRAKILMALI


Tutuklu sanıklardan İnönü Üniversitesi Eski rektörü Prof . Dr . Fatih Hilmioğlu’nun kardeşi aynı zamanda avukatı olan Hayati Hilmioğlu, 4 yıldan beri usulsüz bir yargılama yapılmakta olduğunu ifade ederek, "Asıl olan tutuksuz yargılanma söz konusuyken yapılan usul hataları yüzünden bu insanlar tutuklu yargılanmaktadır. Mahkeme savcılığın yerine geçmiştir.

4 senedir delil toplamaya çalışılmaktadır. Mahkemenin görevi delil toplamak değildir önüne gelen delillerle karar vermek zorundadır. Mahkeme iddianameyi kabul ettiyse o mevcut delillere göre karar vermek zorundadır. İddianamedeki delilleri yetersiz görüp soruşturmayı yeniden başlatmak değildir. Eğer toplanan deliller yeterli değilse bütün tutukluları serbest bırakması gerekir. Ama yapılan bu uygulama baştan itibaren bir usulsüzlük içerisinde yürütülmektedir. Adli Tıp Kurumu’nda görevini yapmasını beklemekteyiz.

Adlı Tıp Kurumu benim müvekkilim aynı zaman kardeşim olan Fatih Hilmioğlu ile ilgili Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin 3 tane sağlık kurulu raporu olmasına rağmen ‘kesin ölüm tehlikesi vardır’ demesine rağmen Adli Tıp Kurumu ‘kesin olarak ölüm tehlikesi yoktur. Bu hasta cezaevi koşullarında yaşar’ demektedir. Eğer Adli Tıp Kurum üniversite raporlarını gerçekten hasta kimselerin raporlarını kabul etmediği takdirde hiçbir şekilde güvenilirliği kalmayacaktır" dedi.

TÜRKİYE’NİN AYIPLI BİR ÜLKE OLMAKTAN KURTULMASINI BEKLİYORUZ


Dönem başkanlığına Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) yürüttüğü Gazetecilere Özgürlük Platformu adına TGC Genel Saymanı Gülseren Ergezer Güver de, "Meslektaşlarımızın 5 yıla yaklaşan tutukluluk sürelere demokrasi adına büyük bir utanç konusudur. Türkiye’nin bu ayıplı görüntüden çıkmasını, gazetecilerin tutuksuz yargılanmasını, TCK, TMK ve CMK’daki basın özgürlüğü açısından sorun oluşturan maddelerin ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Türkiye’nin basın özgürlüğünde ayıplı bir ülke olmaktan kurtulmasını bekliyoruz" diye konuştu.

Taner YENER / İstanbul, (DHA)