Magazin Şoray Uzun: Bu salgın bizi uykumuzdan uyandıracak boşalttığımız köylere geri dönmeliyiz

Şoray Uzun: Bu salgın bizi uykumuzdan uyandıracak boşalttığımız köylere geri dönmeliyiz

Paylaş
Şoray Uzun: Bu salgın bizi uykumuzdan uyandıracak boşalttığımız köylere geri dönmeliyiz

Ev karantinası süreci Birol Güven’e iyi geldi. Senaryosunu Birol Güven’in yazdığı, oyuncuların evlerinde kendi imkanlarıyla çektiği, TRT’de yayınlanan eğlenceli dizi ‘Ev Yapımı’ bir ilke imza attı. Birol Güven ve dizinin oyuncuları Şoray Uzun ve Ayşe Tolga ile ZOOM’da bir araya gelip ‘Ev Yapımı’nı ve COVID-19 sonrası değişen hayatları konuştuk. Alev Gürsoy Cimin- alev.gursoy@posta.com.tr/ #cumapostası

Günleriniz nasıl geçiyor?

Haberin Devamı

Birol Güven: Evden çıkmak zorunda olmamak büyük lüksmüş. Bunu sevdim. Aslında neden yıllarca böyle yaşamadığımızı konuşmalıyız. Demek ki biz işe gitmeden, evden de çalışabiliyormuşuz. Bence COVID-19 gecikmiş bir devrimi gerçekleştirdi.

Nasıl bir devrimden bahsediyorsunuz?

B.G.: Eski sistem bozuldu. Allah rahmet eylesin... Yenidünya söz konusu ve buradan geri dönüş yok artık. Bence artık kimse AVM’ye gitmez, gitse bile arada iki metre mesafe olur. Yürüyen merdivenlere kimse binmez, binse bile yedi merdiven mesafe olur. Sinemaya kimse gitmez, gitse bile üç koltuk boş kalır.

Şoray Uzun: Bunları başkasından duysam temkinli yaklaşırım ama Birol söyleyince çok yanlış gelmiyor. Çünkü o yıllardır ‘Gelecek Geliyor’ isimli programı yapıyor ve bunları yıllar önce de söylüyordu. 53 yıllık alışkanlıklarım var. Yenidünya’ya adapte olmakta zorlanabilirim.

Haberin Devamı

'Normal' dediğimiz yaşam insan dışındaki tüm canlıların acı çektiği bir yaşamsa normale dönemeyiz

Teknik olarak söylediklerinize katılıyorum ama işin evden çıkamamak kısmı insanın işlevini azaltıyor bir bakıma...

B.G.: Eve kapanmanın bir zorunluluk olmasından ve bulaşıcı bir hastalıkla baş başa olmamızdan rahatsızım elbette. Ama hayat normale döndüğünde yine bayıla bayıla evden dizi yaparım. Bunu anlatmak istemiştim.

Ayşe Tolga: İnsanlığın bazı şeyleri idrak edebilmesi için böyle şeyler yaşamamız gerekiyormuş. Bundan daha muazzam bir senaryo olamazdı. Bazıları, “Bir an evvel normal yaşamlarımıza dönelim” diyor. ‘Normal’ dediğimiz yaşam, insan dışındaki tüm canlıların acı çektiği ama insanın kral gibi yaşadığı bir sistemse, normale dönemeyiz. Durumu idrak ettiğim için hiç zorlanmıyorum. Yenidünya düzenine adapte olabilmek için gözümü kulağımı açmış durumdayım.

Gelecekte sevgililer sağlık raporu isteyecek, aşk engel tanıyacak

Sosyal mesafe çoğu kişiyi derinden etkiledi. Sarılma, tokalaşma meğer ne kadar değerliymiş, değil mi?

A.T.: Farkındalıkla ilgilenen biriyim. İnsanlar çok uzun zamandır robot gibi yaşıyordu. Sarılmanın ne kadar kıymetli olduğunu anlamak için bunların yaşanması gerekiyordu. O yüzden şükretmek lazım. Ben sadece günübirlik çalışan ve maddi sıkıntı çeken insanlar için kaygılıyım. Resmen bir prizden fiş çekildi ve sistem kapandı. Karanlıkta kalıverdik. Demek ki her şeye hazırlıklı olmalıyız. Mumu ya da elektrik fenerini elden bırakmamalıyız.

Haberin Devamı

B.G.: Ben böyle düşünmüyorum. Sarılmanın önemini anlamak yerine bir daha asla sarılmayacağız. 2020’den sonra doğan çocuklar sarılmak, öpüşmek nedir bilmeyecek. Hatta bunu yanlışlıkla yapanları yadırgayacaklar. Gelecekte sevgililer bile birbirinden sağlık raporu isteyecek, yani aşk engel tanıyacak.

Ş.U.: O halde şarkılar bile değişecek.

40 yıl düşünsem evden dizi çekeceğimiz aklıma gelmezdi

Gelelim ‘Ev Yapımı’ dizinize... Evden dizi çekmek zor olmadı mı?

B.G.: İnsanın en büyük becerisi her şeye adapte olabilmesidir. Bizim dizimiz de adapte olabilme dizisidir. Aklımıza böyle bir proje geldi. İlgiden çok memnunuz. Diziyi evden çekince aileler de ister istemez bu işin bir parçası oldu. Böylece herkesin ailesindeki gizli yetenekler ortaya çıkmış oldu.

Ş.U.: 40 yıl düşünsem evden dizi çekeceğimiz aklıma gelmezdi. İnsanlara da bize de iyi geldi. Önceden aile bireyleri seti ziyarete gelirdi şimdi hepsi evde set işçiliği yapıyor. Herkes işin ucundan tutuyor. Bu dünyada bir ilk ve gerekçesi ne olursa olsun bu işin bir parçası olmak onur verici.

Haberin Devamı

A.T.: Zor olsa da güzel oldu. Hiçbir şeyin imkansız olmadığını gördük. Gönül isterdi ki dışarıda ‘Seksenler’i çekmeye devam edelim. Fakat bu da çok iyi reyting aldı. Artık hem oyunculuk hem set işçiliği yapıyoruz.

Bu travmayı bir yetkilinin ‘Salgın sona erdi’ anonsuyla unutamayız

İnsan bazen tüm bu olanların kötü bir şaka olmasını hayal ediyor.

Ş.U.: Son dönemde yaşadıklarımıza bakınca acaba şu an birileri bizi trollüyor mu diye düşünmeden edemiyorum. Hepimiz komplo teorilerini severiz ya... Düşünsene Amerika’nın binlerce savaş uçağı var ama maskesi yok. Böyle ülke mi olur? Bomba yapmaktan aşı yapmamışlar.

B.G.: İnsanlığın icat ettiği uygarlık salgın hastalıklarla baş etmeye müsait değil. Kabileler halinde yaşasaydık böyle bir sorun olmazdı. Salgınları ciddiye almamak bizi buralara getirdi.

Bir yetkili “Müjde! COVID-19 aşısı bulundu” dese konuştuğumuz her şey değişir...

B.G.:Aşı bulunsa bile sen hemen güvenip yaptırır mısın çocuğuna? Bir aşı insanlara yapılmadan önce yıllarca deneniyor. İnsanlık artık evden çalışma ve online eğitimden geri adım atamaz. Bence zaten yanlış olan, insanların sabah 07:00’de yollara düşüp bir yerlere gitmeleriydi.

Haberin Devamı

Ş.U.: Ramazan bayramı geliyor ve kimse bayramlaşamayacak. B.G.:Onlar eskide kaldı. Herkes birbirine şüphe ile yaklaşacak. Herkesin sağlığından şüphe etmeyeceği bir arkadaş grubu olacak. Kimseyi evlerimize davet edemeyeceğiz. Bu travmayı bir yetkilinin “Salgın sona erdi” anonsuyla unutamayız.

A.T.: Ben de uzun süre kimseye sarılamam, kimseyi öpmem. Alınacak risk değil bu. Asansöre binmiyor insanlar artık.

Artık istanbul’da yaşamak için hiçbir sebep kalmadı

Dünya daha önce de çok yüksek ölümlü salgınlar yaşadı ama hayat ters yüz olmadı. Neden bu kadar sert değişimler bekliyorsunuz?

B.G.: İnsanlık uzun zamandır bu kadar hızlı yayılan bir salgın görmedi. Yakın bir gelecekte insanlar şehirlerin dışına yerleşecek ve evler aralıklı yapılacak. Ekmek ve iş İstanbul’daydı ama artık İstanbul’da yaşamak için hiçbir sebep kalmadı. İşin nereden yapıldığının bir anlamı yok. Sanayi toplumunun şehir yapısı bitti. Artık senin vatanın internetin olduğu yerdir.

Ş.U.: Ellerimizde mızraklarımızla avcı-toplayıcı bir toplum olacak halimiz yok tabii ama sanırım avcı-toplayıcılığı yerleşik düzene uyarlayacağız. Bu sistem, boşalttığımız köylere dönmemize yol açabilir. İstanbul’da yaşamak zorunda olmamız artık anlamsız. 21. yüzyılda en büyük ders COVID-19’un getirdikleri olabilir.

A.T.:Ölümler olmasa bu süreç bazı konularda hayırlı oldu aslında. COVID-19, yüzyılın öğretmenidir. Dilerim bu süreci az hasarla atlatırız. İnsan, doğaya aittir ama bizler kutu gibi evlerde doğadan uzakta yaşıyoruz. Yeni bir hayat mümkün ve bu salgın beni adeta uykumdan uyandırdı. Yenidünya’da hepimiz daha az hasar göreceğiz. Atalarımız gibi yaşamalıyız. Mahalle ve köy hayatına dönmeliyiz. Yiyecekleri kendimiz yetiştirmeliyiz.

Yani hayat hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak, değil mi?

B.G.:Kesinlikle. Bundan sonra çok mecbur kalmadıkça kimse kolay kolay seyahat etmeyecek. Pandemi bitse bile “Bu kabus artık bitti” diyebilecek tek kişi yok şu an. Kimse bu riski almaz. Yine dışarı çıkarız, kafelere gideriz ama yan masayla aramızda üç metre mesafe olur.

Ş.U.: “Bu iş bitti” denildiği an Bodrum gibi tatil yerleri hıncahınç dolar. Geriye dümenden bir sosyal mesafe kalır. Bu da salgını yeniden hortlatır.

A.T.: Salgının nasıl seyir edeceğini hâlâ bilmiyoruz. Salgın şüphesi insanların kafasında hep olacak.