Pazar Postası "Sübyancı değilim, ama genç kadın severim!”
Paylaş
"Sübyancı değilim, ama genç kadın severim!”

Köksal Engür 70 yaşında ama hala 68 Kuşağı'nın ruhunu taşıyor, kolunda baykuş dövmesi, kulağında küpesi var. Onun sesi Susam Sokağı'nın Büdü'süne, Red Kit'e hayat verdi. 'Leyla ile Mecnun' dizisinin fenomen 'Ak Sakallı Dede'si oldu, gençlerle bağını sıkılaştırdı. Seslendirme ve tiyatro sanatçısı, 'Hepimizin içinde uyuyan bir sapık var' diyor, yaptığı tüm işlere rağmen mütevazılığından ödün vermiyor

Röportaj: Canan DANYILDIZ

Haberin Devamı

canan.danyildiz@posta.com.tr

Prodüksiyon: Begüm Baki

Canan Danyıldız, ünlü ses ve tiyatro sanatçısı Köksal Engür lşle Gezi İstanbul'da buluştu hayatını konuştu.

*Zor birisiniz! Röportaja ikna etmek zor oldu!

Çok sevmiyorum röportaj vermeyi. Ha bu zamana kadar verdim tabii ki ama adam oyuna geliyor, izlemek yerine bana soruyor! Azarladığım bile oldu.

*Baykuş dövmeli, kulağı küpeli Köksal Engür!

70 yaşındayım tuhaf mı geldi? 68 kuşağıyım, özgür ruh diyebiliriz benim için. Oyunda, rollerde insanları şaşırtmayı seviyorum. Ama tabii siz beni yalnızca rollerimde biliyorsunuz. Günlük hayatımda küpe uzun zamandır var.

* ‘Leyla ile Mecnun’da ‘Ak Sakallı Dede’ rolü hepimizi ters köşe yapmıştı!

Vallahi rol bana geldiğinde ki bence bıçak sırtı bir işti ya tam batacaktık ya da çok tutacaktı. Hem TRT’ye yapıyoruz, hem absürd komedi filan... Ortası yoktu. Bende yönetmen kafası yok, kafamda roller canlandıramam. Gerisi, oyuncuların da katkısıyla oldu.

Haberin Devamı

Engür, Leyla ile Mecnun'da 'Ak Sakallı Dede' rolündeydi.

*TRT buna nasıl ikna oldu, hala şaşarım!

O ikna kabul kısmında yoktum, başlarda zaten TRT’nin karşı çıkacağı pek bir şey yoktu. Aralarında tek acayip olan bendim. Aksakallı ama çok alışkın olmadığımız, zaman zaman yanıltan bir dedeydi. TRT’den biri arkamızda çok durdu dürüst olmak gerekirse. Gezi olaylarında da kaldırıldı.

*Yazık olmuş!

TRT bir açıklama yapmadı diziyi kaldırma gerekçesi olarak, ama genel kanı buydu. Gezi Olayları patlak verdiğinde olduğundan... Sonra TRT Çocuk’ta yayınlandı, o da ilginç mesela.

*Yasaklı, sansürlü olduğunuz zamanlar var mı?

Hayır hiç yok. Ben TRT’de uzun zaman görev yaptığım için genel yapılarını biliyorum. O yüzden hiç sorun yaşamadım.

*Ankara’da yetişip sanatla orada tanışıyorsunuz...

Ankara’nın özel bir yeri vardı, o zamanlar. Hala öyle mi bilmiyorum. 68 olaylarında da kültür faaliyetlerinde de başkent olarak kabul ettiğimiz bir yerdi. Daha derli topludur Ankara. Ankara Radyosu, Devlet Tiyatrosu çok meşhurdu İstanbul’da.

*Tabii sizin en büyük meziyetiniz sesiniz!

Haberin Devamı

Evet! Radyoda çok konuştum. ‘Arkası Yarın’larda; Çocuk Saati gibi projelerde var oldum.

*Konservatuarı niye kazanamadınız?

Bir arkadaşımın beni konservatuvara kabul etmeyen hocayla dostluğu vardı, ona sonra anlatmış: Bir gün bana ‘Radyoda şunu yap!’ demiş. Benim de bir huyum var görevim değilse yapmam! ‘Görevim değil’ demiş yapmamışım. Takılmış bana orda anlayacağın.

*Radyo bu kadar önemli miydi?

E tabii, odaklandığınız sadece ses orada. Televizyon öyle değil, karşındakinin saçına başına takılırsın aynı etki olmaz! Bir de ben yürüyerek konuşur, heyecanlı yerlerde mikrofona yaklaşır aksiyonu artırırdım. Çok acayip bir şeydir radyo.

*Hırs yaptınız mı, almadılar diye?

Hayır, bir iki dersimi verdim üniversitede sonra hemen tiyatro kürsüsüne girdim. İyi ki öyle olmuş. Her işte bir hayır vardır diye düşünürüm.

*Ya aileniz, onlar neci?

Babam subaydı, o yüzden Kars’ta doğdum ama Ankara’da büyüdüm. 3 erkek kardeşiz. En küçükleriyim. Anne baba çoktan vefat etti, abilerimi de kaybettim, şimdi tek kaldım. Ha, hiç yalnızlık hissetmiyorum.

Haberin Devamı

"Jet pilotu olup Ay’a gitmek isterdim “

*Onlar tiyatroya, radyoculuğunuza nasıl baktı?

Vallahi benim tiyatrocu olmamda sebep büyük abimdi. Ona tiyatro konusunda hayır dediler, ama ben en küçüktüm sonra bana izin verdiler. Hatta abim sigara konusunda dayak yerdi, bana gelince babam ‘yine sahnede purolu rolün mü vardı?’ diye espri yapardı.

*Abi olarak sizi pataklardım!

Zaten çok patakladığını anımsıyorum abimin! Ama o da okulda radyoda Çocuk Saati için seçilmişti. Bir oyun yazıp beni de oyuna dahil etti, yaşım 10 - 11. Sonra lise sona kadar gidip geldim radyoya. Kartal Tibet, Rüştü Asyalı hep hayatımızdaydı.

* ‘Mesleğimi buldum!’ dediniz mi?

Hayır! Asıl jet pilotu olup aya filan gitmek istiyordum, merakım oydu. Herhangi bir pır pır kullanmış bile değilim ama... Üniversitede bana deselerdi ‘aya gideceksin ama yüzde yüz geri dönüşün yok’, yemin ederim kabul ederdim. Bir sigara içerdim ayın yüzeyinde, o bile yeterdi!

“Avustralya’da plastik fabrikasında çalıştım”

*Çok para kazanıyor musunuz, seslendirme, oyunculuk vs.?

Haberin Devamı

Hayır, serbest çalıştığım için ne kadar iş yaparsam o kadar kazanıyorum. Zaman zaman maddi sıkıntı çekiyorum tabii.

*Seslendirmeden iyi para gelmiyor mu? Sektörün en iyi isimlerindensiniz...

İyi seslendirmeler yapmışımdır. Sektörün gelişmesine katkıda bulunmuş olabilirim. Ama zannettiğiniz gibi paralar kazanılmıyor.

*Çok farklı markalar için farklı tonlar yaratıyorsunuz ama müthiş!

Evet, öyle derler! Ama ben hala televizyonda, radyoda kendi sesimi duyunca bir tuhaf oluyorum. Utanma demiyeyim de, alışamadım daha! Kenan Işık gibi konuşmuyorum, o hep aynı tonda mesela.

*Sahnede de farklı mısınız?

Bilge Karasu bir oyun yazdı. Küpe takıp, pos bıyığımla eşcinsel oynadım. Diğer oynayanlar kadın gibi kırıtıyordu.

*Hiç ara verdiğiniz oldu mu sahneye, seslendirmeye?

77-79’da olaylar patlayınca Avustralya’ya gittim. Her şeyi bırakıp 2 yıl orada kaldım. O zaman ikinci kez Jale Hanım’la evliydim, onların akrabaları oradaydı. İlk evliliğimi 26 yaşında yaptım bu arada.

*Neci olarak gittiniz? Sahnelere mi atladınız yine?

Yok yahu! Plastik fabrikasında operatör olarak çalıştım. Orada sahneye çıkmak gibi bir niyetim yoktu. Sadece bir iki defa Türk gecesi gibi sanat geceleri yaptım. Bu bana koymadı hiç. Hatta orada da o 5 kademeyi geçip operatör oldum, başarılıydım anlayacağın.

*Zeki Müren’in de hayatınızda yeri varmış!

Evet, onun sesini duyarak büyüdüm radyoda diyebilirim! Tabii bizim için fenomendi. Eşcinsel olması bana komik gelirdi. Hatta askerliğini yapmış olduğunu duyunca gülerdim. Ama sonra takdir ettiğim biri oldu, Bülent Ersoy gibi değildi. Zeki Müren bedeniyle barışık yaşadı. Dahası çok komik bir insandı.

*Kadın oyuncu arkadaşlarınız size bayılırmış, doğru mu?

Çalışması rahat biriyimdir. Samimi olduğum için mutlu olurlar. Ama bunu kadın erkek ilişkisi gibi düşünme, erkek oyuncu arkadaşlarım da sever beni.

“Hep cesaretli bir adam oldum!”

Köksal Engür Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya bölümü mezunu.

*Hep cesur bir adam mıydınız?

Evet, ama cahil cesareti gibi düşünme. 68 olaylarının içinde oldum, herkesin bir siyasi duruşu vardır, benim de vardı.

*Olaylara karıştınız mı? Hippi olup bitlendiniz mi?

Yok, olayları yaşadım, içinde de var oldum ama en amiyane tabiriyle hiçbir zaman, hiçbir kuruluşun militanı olmadım. Ben oyuncu adamım, aynı politikayı sahnede sürdürmem gerektiğine inandım! Ankara Halkevi vs. gibi bahsediyorum.

*Hippi ruhu hayatınızı etkiledi mi?

Çok etkilemedi. 60 Anayasası’ndan sonra birçok şeyi öğrendik. Nazım Hikmet’i lisede tanıdım düşünsene! 68’den önce o özgürlük zaten başlamıştı açıkçası.

*Ya Çiçek Kızlar, dans edilen kamplar?

Tabii ki aramızda Çiçek Kızlar vardı. Partiler, eğlenceler olurdu ama ben çok oranın adamı olmadım. Çiçek gibi sevgililerim oldu! Ankara’da İstanbul’daki gibi doğal güzellikler olmadığı için, Bodrum’u, Akçakoca’yı keşfeden Ankaralılardır.

“Hepimizin içinde bir sapık ya da deli taraf var!”

*Sevmediğiniz bir tarafınız var mı?

Kendimi genel olarak seviyorum, ama bazen kendimi tutamadığım yerler oluyor. Mesela aslında yapmamam gereken bir espri yapıyorum...

*Herkesten saklanır bir haliniz var...

Benim kafamda star olmak gibi bir kavram yok. Ünlüyüm diye herkesle iç içe olmak, haşır neşir olmak gibi bir duygum yok.

*En kıymetli şey ne?

Kalıcı olmak! Belki başkası gibi star olmuyorsunuz ama sizi hep ‘Susam Sokağı’nın Büdü’sü, Red Kit diye yıllar sonra bile unutmuyorlar. Bu çok kıymetli bir şey! Her devrin adamı değilim.

*Gözünüzü açık bırakacak bir şey var mı?

Sen de beni gömdün! Keşke dünyayı daha fazla gezseydim, farklı insanlar tanısaydım. Bu üzüyor beni.

*‘Niye bunu yaptım?’ dediniz mi hiç?

‘Sağcı- solcu olaylarında niye böyle şeyler oldu’ diye hala sorarım! O darbe hepimizi apolitik yaptı. Kızımı da...

*Bir kızınız var: Ayşe...

Evet, Jale Hanım’dan, yani 2’nci evliliğimden. Ayşe de politikaya karışmıyor. Bazen internet üzerinden kınadığı, tepki verdiği şeyler oluyor ama o kadar. Biz böyle bir nesil yarattık.

*Ayşe ne okudu, ne yapıyor şimdi?

Görsel Sanatlar üzerine okudu. Senaryo yazma kursunu bitirdi. Şu an bir şey yapmıyor. Bir erkek arkadaşı var, onun bestelerine söz yazıyor.

*Arkadaş gibi bir baba mısınız?

İyi bir babayım, tek kural koydum; ‘Ben senin arkadaşın değilim. Bana ‘Baba’ diyeceksin’ dedim. Yeri gelir, arkadaşı da olabilirim ama önce onun babasıyım!

"Kırtasiye masrafı çıkmasın diye boşanmıyorum."

*Jale Hanım’la ayrı hayatlarınız var, ama boşanmıyorsunuz. Neden?

Evet doğru, ikimiz ayrı hayatlar sürüyoruz ama resmi olarak evliyiz. Biraz da Ayşe için bu durum oldu. Ben evlenecek miyim bu yaştan sonra? Hayır. Jale evlenecek mi? Hayır. E o zaman niye boşanalım? Boş yere kırtasiye masrafı çıkarmayalım!

*Bu da iyi bir sebepmiş hakikaten!

Hatta bazen Jale ile şakalaşıyoruz. Bana ‘Seni sıkan, boğan bir kız arkadaşın olursa, evliyim ben deyip başından at, sıvış’ diyor.

*Ne eşler var, evlerden ırak!

Şu an ben onun evinde yaşıyorum, arkadaş gibiyiz. Sevgimiz var, ama aşk yok. Şimdi hayatımda biri yok, aşık olacağımı sanmıyorum. Bu yaşta nasıl birine aşık olurum ki bilmiyorum.

*Beğendiğiniz kadınlar yok mu?

Ya tabii ki beğendiğim kadınlar oluyor. Umutsuz değilim, sadece öyle şeylere girişmek istemiyorum. Beğendiğim bir kadınla oturuyorum diyelim, konuşma uzadıkça sıkılıyorum! Hepimiz boşa konuşuyoruz.

*Uzun ilişki adamı mısınızdır yoksa kaçamaklar olur mu?

Evliliklerimde hiç aldatmadım! Uzun ilişki adamıyım ama tek geceliklerim de oldu. Son kız arkadaşımla 6 sene beraberdik, evli gibi olduk. Sabahtan akşama onunla uğraşamam.

*Yaş sınırı var mıdır?

Çocuk olmasın da! Sübyancı değilim çünkü! Ama genç kadın severim!

*Deliliğiniz var mıdır?

Zaten oyunculuk öyle bir şey! Sapık, deli, eşcinsel ya da katili oynarken içindeki o geni çıkarıyorsun ortaya. Ha bunlar bende ana gen değildir, hayatım boyunca ortaya çıkmaz o ayrı! Ama hepimizin içinde bunlardan uyuyan bir şey var. Tetikleyen bir şey olursa ortaya çıkar.