Cumartesi Postası Tuba Ünsal: Haddini bilmediğinde başarırsın

Tuba Ünsal: Haddini bilmediğinde başarırsın

Paylaş
Tuba Ünsal: Haddini bilmediğinde başarırsın

Kürk Mantolu Madonna’yı tiyatroya uyarlayan Tuba Ünsal, Behzat Uygur’a şaşırtıcı açıklamalarda bulundu. Gazeteci Mirgün Cabas’la evli olan Ünsal, “Evliliğimizde her şeyin kararını o verir. Sonunda hep onun dediği olan bir düzen içinde var olmaya çalışıyoruz” dedi

Behzat Uygur
Fotoğraf: Bahadırdan Erkoç


Sabahattin Ali’nin unutulmaz eseri ‘Kürk Mantolu Madonna’ tiyatroya uyarlandı. Karşımda bu oyunun baş kahramanı ve yapımcısı duruyor: Tuba Ünsal. Romanı okuduğumuzda gözümüzde canlanan Maria Puder karakteri gibi tam anlamıyla... Biraz lafladık; hem tiyatrodan hem işten hem de evden konuştuk.

Saçlar çok yakışmış. Karşımda Maria oturuyor gibi heyecanlandım valla...

Asıl ben çok heyecanlıyım! Tiyatroya alışmam sayenizde oldu, izlediğim ilk oyun sizindi.

‘Kürk Mantolu Madonna’ için o dönemin kostümünü giyip oyunun yönetmeni Engin Alkan’ın kapısını çalmışsın...

İşin haklarını almak için toplantıya gittim. “Maria Puder olmak için bu kılığa girdiğimi düşünmeyin, sizin hayalinizde başka bir Maria Puder varsa söyleyin ama yine de ben oynamak istiyorum” dedim. Bunu çok istedim, çocukluk hayalimdi.

Kaç yaşında okudun kitabı?

Lise 1’de okudum. Toplam altı kere okudum, ezbere cümle cümle anlatabilirim.

Altı kerede mi anladın?

Hahaha. O kadar özel bir eser ki... Ekip olarak hepimiz delirmiş gibi ‘Kürk Mantolu Madonna’ fanıyız. Ressam Ahmet Güneştekin’in tabloyu yapması, Sezen Aksu’nun şarkı yazması, Murathan Özbek’in tanıtım filmi çekmesi...

Şarkıyı dinledim, çok beğendim.

‘Kürk Mantolu Madonna’nın dokusuna enfes uyuyor tüm hazırlanan eserler. Bir de bende şöyle bir şey var. Bence başarı haddini bilmediğin noktada geliyor. Bize çocukken hep “Haddini bil” deniyordu, özellikle kız çocuklarına ama başarmak istiyorsan haddini bilmemek gerekiyor.

“Bu kız daha dün başladı” gibi eleştiriler alıyor musun?

İnsanlar tabii ki eleştirecek ama neredeyse her şeyi bugüne kadarki birikimimle yaptım. Sabahattin Ali’yi melek gibi omzumuzda taşıyıp ona uygun olarak yapmaya çalıştık her şeyi. Acayip rakamlar çıktı ama iyi ki de yapmışım.

Hadi biraz geçmişte yolculuk yapalım. En komik turne anın...

Var ama anlatsam mı bilmiyorum. Dalga geçmeye müsait bir anı. Adana turnesinde oyuna gittik ve sahnemizin olmadığını öğrendik! Buralardan ‘Kürk Mantolu Madonna’ya geldim hahaha.



Tabii hep kebap düşünüyorsunuz ya oraya gidince, ondandır...

İlk gün oyunu oynadık. İkinci gün hayırsever bir iş adamı bütün biletleri satın aldı. “Eşe dosta, tiyatro izlememiş yerel halka tiyatro izleteceğim” dedi. Fakat bizim ekip belediyeye haber vermeyi unutmuş. Bi gittik, başka oyun var salonda. Ekibe döndüm, “Halletmediniz mi?” dedim. “İş adamı halletmemiş mi?” dediler.

Bu anıyla artık tiyatro tarihindesiniz! Var mıdır turne kurallarınız? Biz mesela futbol takımı gibiyizdir. Dışarı çıkarken izin alınır, kadın erkek arasında bir şey olamaz. Yarın öbür gün aşık olurlar, kavga ederler ve birisi tiyatrodan ayrılabilir diye...

Günümüzde bu kurallar mümkün değil. Realiteye karşı durmak imkansız. Öyle bir Y kuşağıyla çalışıyorsun ki nasıl engelleyebilirsin?

Bir de canını sıkan bir turne anısı anlat.

Batı Karadeniz turnesinde vali devlet lisesine girmemizi engelledi. Propaganda yapacağımızı düşünmüş! Tiyatronun ne olduğunu duymamış çocukları tiyatroya teşvik edecektik ve bu engellendi. Tabii ki özür dilemediler. Öğrenciler bizden mahrum bırakıldı. Çok can sıkıcıydı.

Ben turnelerde büyümüş bir çocuğum. Sen de çocuklarını bu ortamda mı yetiştirmek istiyorsun?

Bütün turnelerimde yanımdalar. Çocuğu yetiştirirken hayatta gördüğü renk, kimlik, doku onun zekasını oluşturur. Bundan daha zengin bir hikaye olabilir mi? Benim çocuklar kuliste büyüyor. Oyuncu olmak istiyorlar mı bilmiyorum. İnşallah olmazlar.

Haydaaa! En sinir olduğum şeyi yapıyorsun, “Ben oyuncu oldum aman çocuğum olmasın.” Yapma bunu.

Bizim ülkemizde hâlâ en kötü şartlarda çalışan işçi grubu set işçileri. Gözümün önünde uykusuzluktan ışığın altında üzerine ışık düşüp sakatlanan insanlar gördüm. Bu tip travmalara şahit olmalarını istemem. Göründüğü kadar ışıltılı bir iş değil bu... Kucağımda çocuğumla afiş asıp, ütü yapıp, çamaşır yıkadığımı biliyorum. Onlar el bebek gül bebek büyüyorlar. Oysa biz tüm şartlarda Sibirya kurdu gibi yaşarız.

Etrafı çok takmayan bir havan var. Bilinmeyen yönlerini daha fazla paylaşman lazım. İnsanlar kariyerine modellikle başladığını düşünüyor ama sağlam bir oyunculuk kariyerin var.

İnsanları çok fazla kaale almıyorum. Yaptıklarımla fark yaratıyorsam anlatmama gerek olmamalı.


HER KONUDA HER ZAMAN MİRGÜN’ÜN DEDİĞİ OLUR


Evlilik nasıl gidiyor?

İyi, tatlı.

“Biz özgürüz evliliğimizde” gibi bir şey dedin mi? Öyle duydum...

Herkes hayatta özgür olmalı, sadece evlilikte değil. Özgürlüğü kaybettiğimizde ne üretebiliriz, ne de başkalarına ilham verebiliriz. Bu söylem bizde başka algılanıyor. 10 kişiden 9’u başka algılayabilir, ama bir kişi doğru algılasa yeterlidir.

Kimse 36 yaşında olduğuna inanmaz! 25 gösteriyorsun. Güzellik sırrın ne?

O tip bakımlara geç başladım. Yanlış yaptığımı, 40’ımı geçince acısını çekeceğimi biliyorum. Ama saatlerce kuaföre gitmeye vaktim yok. Nokta atışı yapmalıydım. Epey araştırdım ve kök hücre iğnesi yaptırdım. Modern tıbbın ulaştığı son teknoloji.

Botoks gibi değil yani?

Değil. Oyuncu zaten botoks yapmamalı. Yoksa şaşırma mimiği yapmak yerine, “Şu an çok şaşırdım” demek zorunda kalır.

Mirgün Bey de yapar mı böyle şeyler?

Sağlıklı yaşıyoruz. Batı değil, Doğu tıbbından ilerliyoruz. Hasta olmadan kendini iyileştirmek gibi.

Karı kocayı en çok kavga etmek genç tutuyor! Gerçi siz sinirlendiğiniz zaman birbirinize en fazla, “Eşek” dermişsiniz gibi duruyor.

Hahaha! Kavga hangi ailede olmaz ki. Ama zamanla alttan alma süreci başlıyor.



Siz de kim alttan alır?

Alttan alan, yumuşak başlı olan benim. Her şeyin kararını o verir ama bana verdiriyormuş gibi görünür. Sonunda hep onun dediği olan bir düzen içerisinde var olmaya çalışıyoruz.

Mutfakla aran nasıl?

Tek bir yemek var yapabildiğim, o kadar kötüyüm bu konuda. Ev hanımlığında kötü olmaktan utanıyorum. Benim en güzel manzaramda annem mutfakta ve bize bir şeyler anlatıyor. Evimizde o yemek kokuları... Bunu çocuklara yaşatmaya çalışıyorum. Kurabiyeler yapıyorum, kalp şeklinde tostlar yapıyorum. Vizyonlarında yemek yapan klasik anne var, içerik boş ama. Büyüdüklerinde bu numaralarımı yutmayacaklar muhtemelen.

BENİ KABUL ETMEDİLER HIRS YAPTIM

​Oyunculuk eğitimin var. Konservatuara gittin mi?

Hayır, beni almadılar. “Sen zaten sektörde çalışıyorsun. Dizi oyuncusu istemiyoruz” dediler. Ben de dedim ki: “Simit satmakla aynı şey, para kazanmak zorundayım. Tiyatroda kazandığımla okuyabilmem mümkün değil.” Bu konuşmalar benim konservatuara seçilme sıramda geçti, ellerim titreyerek. “Sen zaten başarılı olacaksın, biz seni almayacağız” dediler. Ben de hırs yaptım, Amerika, Los Angeles’ta Stella Adler’da okudum.

Vaaay ne hırsmış! Ama bravo.

İki lafın belini kırdık. Teşekkür ederim.

Haberin Devamı