Tüm mesafeleri yakınlaştıracak 10 uzak ilişki tüyosu

Uzak mesafe ilişkisi yaşayanlar bilir. Zordur, onu hayatınıza dahil edemezsiniz, spontane planlar yapamazsınız, neresinden baksanız kısıtlayıcıdır. Ama pandemi nedeniyle bu konuda yalnız hissetmenize gerek yok. Artık çoğu kişi sevdiklerinden uzakta. Peki uzak mesafe ilişkisi nasıl yürütülür? İncelikleri yok mudur? Tüm mesafeleri yakınlaştıracak 10 uzak ilişki tüyosu verdik. Aşırı “yapışkan” ve sahiplenici olmak mantıklı bir tutum değil. Günde 12 saat iletişim halinde bulunmak zorunda değilsiniz. Pek çok çift aradaki mesafeyi telafi etmek için daha çok şey yapmaları gerektiğini düşünür. Bu doğru değil, ve işleri daha da kötüleştirebilir. Sevmekten bıkabilirsiniz. Unutmayın: Yalın olan pek çok zaman daha anlamlıdır. Bu sürekli karşındakine bir şeyler göndermek ile ilgili değil, yaptığınız şey sadece sizi yorduğuyla kalacak. Önemli olan doğru anları yakalamak ve bunları doğru şekilde yönlendirebilmek. İkiniz de bu uzak mesafe ilişkisi boyunca birbirinizden ne beklediğinizi net bir şekilde ortaya koymalısınız. Bazı katı kurallar koyarak birinizin karşı diğerinizi şaşırtacak şeyler yapmasının önüne geçin. Örneğin ilişkinizde sadece ikinize mi yer var? Karşı tarafın başkalarıyla dışarı çıkması size uyar mı? Bağlanma seviyeniz nedir? Birbirinize karşı bu konularda açık olun. Cinsel çekim şüphesiz çiftler arası en önemli olaylardan biri. Bu istek birbirinizden uzaklara sürüklenmenizi önleyen bir yapıştırıcı gibi. Cinsellik sadece biyolojik değil aynı zamanda duygusal bir ihtiyaç. Ateşinizi canlı tutmak için cinsel göndermeler ve kışkırtıcı tanımlarla dolu mesajları kullanın. Tabii bunu yaparken sınırlarınız olsun ve aşırıya kaçmayın! Bu çok basit gibi görünse de her zaman iletişimde kalmanız, ilişkiyi ileri taşımak için önemli bir kural. Aksi takdirde sağlıklı bir ilişki kurmak pek mümkün olmaz. Bunun yanında, gün içinde çok meşgul olabilir veya sürekli kontrol etmek ya da edilmek istemeyebilirsiniz. Ancak unutmayın ki gözden uzak olmak, bazen gönülden de uzak olmak anlamına gelebilir. Tabii eğer buna izin verirseniz… Zaman zaman mektup veya kartpostal, hatta belki de bir hediye paketi göndermek tatlı bir jest olabilir. Dahası, aşkınızın gerçekliğinin bir kanıtı olarak, sizi sevgilinizin yanında gibi hissettirebilir. Arkadaşlarınızın aşk hayatları hakkında her şeyi bilmek, birlikte geçirdikleri geceleri, önemli günleri ve tatillerini duymak sinir bozucu olabilir. Düşündüğünüzde, hiçbir zaman tek başlarına dışarı çıkmak zorunda kalmazlar ya da geceleri partnerlerinin nerede olduğunu ve ne yaptıklarını düşünerek uykuları kaçmıyor olabilir… Ancak uzun mesafelerin olmadığı ilişkilerin de iniş-çıkışları olduğunu unutmayın. Birbirinize kitaplar, TV şovları, filmler, müzikler, haberler gibi şeyler tavsiye edin. Aynı şeyleri okur, izler ve dinlerseniz ortak konular bulmanız oldukça kolaylaşacaktır. Beraber değilken bile ortak anılar yaratmak ilişkinize iyi gelecektir. Ondan uzak olmanız yapayalnız olmanız gerektiği anlamına gelmiyor, eğer yapayalnız hissetmeyi seçmediyseniz. Hayatınızın, partneriniz etrafında dönmesine izin vermeyin- hala kendinize, ailenize ve arkadaşlarınıza sahipsiniz. Bu ayrılık zamanlarını ailenizle ve arkadaşlarınızla daha çok şey yapmak için kullanın. Spor salonuna daha sık gidin. Yeni bir hobi edinin. Baştan sona bir diziyi izleyin. Partnerinize gerek duymadan yapabileceğiniz bolca şey var. Diğer kişinin ne zaman meşgul ve ne zaman müsait olduğunu bilmek oldukça faydalıdır, böylece onu uygun zamanlarda arayabilirsiniz, ya da ona mesaj atabilirsiniz. Partnerinizi dersinin ya da iş toplantısının ortasında rahatsız etmek istemezsiniz. Karşınızdaki kişinin hayatında gerçekleşmekte ya da gerçekleşecek olan, küçük ya da büyük olayları bilin; sınavlar, önemli iş gezileri, iş mülakatları gibi. Özellikle farklı zaman dilimlerinde yaşıyorsanız bu daha da önem kazanır. Ama unutmayın ki kimse sizin programınıza karışamaz! Hatıralarda güç vardır. Bu, küçük bir kolye, yüzük, anahtarlık, şarkılar ya da videolardan oluşan bir kolaj, ya da bir şişe parfüm olabilir. Günlük yaşantımızda sıklıkla küçük şeylere anlamlar yükleriz, bilerek ya da bilmeyerek. Bu hepimizin yaptığı bir şeydir-anıları fiziksel objelerde saklamak isteriz, böylece hafızamız bizi yanıltırsa bir şeylere bakarak ya da dokunarak bu anıları hatırlayabiliriz. Basit bir nesnenin diğerlerine bir anlam ifade etmezken bir insan için bu kadar değerli olmasının sebebi de budur.