Pazar Postası Türkiye'de mizah yapmak mayın tarlasında yürümek gibi
Paylaş
Türkiye'de mizah yapmak mayın tarlasında yürümek gibi

Gülmeye çok ihtiyacımız var; o yüzden komedi filmlerine sıkı sıkıya sarılmanın tam zamanı... ‘Aykut Enişte’ filmini izleyip de gülmeyen yoktur. Milyonları güldüren filmin ikincisi ‘Aykut Enişte 2’, haftaya cuma vizyona giriyor. Filmin başrol oyuncuları; Cem Gelinoğlu, Hakan Yılmaz ve Melis Babadağ ile buluştuk. Hem filmi konuştuk hem de bolca güldük. ALEV GÜRSOY CİMİN / alev.gursoy@posta.com.tr

Filmin gösterime girmesine çok az kaldı. Heyecanlı mısınız?

Haberin Devamı

Cem Gelinoğlu: Çok heyecanlıyız, umutlu ve iddialıyız.

Melis Babadağ: Heyecandan ziyade huzurlu hissediyorum, sonunda kavuşacak olmanın rahatlığı. İddiayı bence seyirci ortaya koyuyor. O kadar sevdiler ki, ikincisi için çok baskı yaptılar.

Hakan Yılmaz: Şimdilik her şey yolunda heyecanla filmimizi bekliyoruz.

Filmin gösterimi pandemi nedeniyle ertelendi. Bu bekleyiş size nasıl hissettirdi?

C.G.: Biz üreticiler, ürettiği şeyler beğenildiğinde tatmin olan, beğenilmediğinde depresyona giren tipleriz. Pandemi sebebiyle bir de beğeniye sunamamak diye bir şey görmüş olduk, o da süründürüyormuş.

M.B.: Kolay geçmedi tabii. Uzun süredir dönmeye çalıştığım resme odaklanarak dengede kalmaya çalıştım. Çok okudum ve çok resim yaptım, sanırım böyle ayakta kaldım.

Haberin Devamı

H.Y.: Pandemi tüm dünyayı sarstı. Ne yazık ki halen devam ediyor bıraktığı etkiler. Toparlanması epey zaman alacak gibi…

‘Aykut Enişte 2’de bizi neler bekliyor?

C.G.: İlk film lezzetinde ve duygusunda bir şey bekliyor, gayemiz de buydu zaten. Ne ilk filmi tekrar etmek anlamlı olurdu ne de bambaşka bir şey seyrettirmek. İlk filmi sevenlerin bu filmi de seveceğini düşünüyorum.

M.B.: Daha çok macera, kaostan sevgiyle çıkan sıcak bir aile.

HY: En az birincisi kadar serinin ikinci filminin de seyirciyi kahkahaya boğacağını düşünüyorum.

AŞK, HEYECAN VERİCİ BİR RAHATSIZLIKTIR

Size göre aşkın tanımı nedir?

C.G.: Bana göre aşk heyecan verici bir rahatsızlıktır.

H.Y.: Aşk tanımı kolay bir duygu değil. Herkese farklı renklerle ulaşıyor. Sonra bir bakıyorsunuz renkler karışmış ve kocaman bir gökkuşağının altında buluyorsunuz kendinizi.

Aşk için nelerden vazgeçersiniz?

C.G.: Bir Japon prensesi kraliyet üyesi olmaktan vazgeçiyor. Diğeri “Bakırköy çok uzaktı ya en mantıklısı ayrılmaktı” diyebiliyor. Bu kişinin bünyesine ve aşkın şiddetine bağlı.

H.Y.: Aşıksanız zaten geride bir şeyler bırakmış ve vazgeçmişsinizdir.

Hiç saplantılı bir aşk hikayesinin kahramanı oldunuz mu?

C.G.: Ben dikkatli bir gözlemciyim. Genelde daha başlamadan uzarım. Birbirini sevmeye, anlamaya karar vermiş iki insan böyle davranmaz.

Haberin Devamı

H.Y.: Saplantılı aşk sıkıntılı bir durum. Finalde can sıkar.

Evlilik konusunda ne düşünüyorsunuz?

C.G.: Direnecekler için dünyanın en berbat şeyi ama teslim olmaya karar verenler için dünyanın en güzel olayı. İnsanlar gerçekten bu sorunun cevabını bulup evlenmeli.

H.Y.: İsteyen herkese nasip olur inşallah.

İLK FİLMDE NE BULDUYSANIZ ŞİMDİ DAHA FAZLASI VAR

Kahkaha atmaya şartlanıp gelen seyirci filmde aradığını bulacak mı?

C.G.: Kahkaha, heyecan, merak ve bolca olay komedisi bulacaklar.

M.B.: İlk filmde ne bulduysanız şimdi daha fazlası var.

H.Y.: Eminim ki filmden sonra seyirciler evlerine mutlu dönecek.

Sizi en çok zorlayan sahneler hangileri oldu?

C.G.: Sehpaya düştüğüm sahne...

M.B.: Gülmekten çekemediklerimiz...

H.Y.: Çok zorlandığım bir sahne olmadı. Profesyonel bir ekiple yola çıkınca her şey çok konforlu ve rahat oluyor.

SEYİRCİDEN GELEN HER ELEŞTİRİ BAŞ TACIDIR

Sizin içinize sinse de negatif yorumlar olacaktır mutlaka. Hazırlıklı mısınız?

C.G.: Ben neyi hangi koşulda yaptığımı biliyorum. Kimsenin bana “Muhteşemsin” demesi beni muhteşem yapmadığı gibi “Berbatsın” demesi de berbat yapmıyor.

Haberin Devamı

M.B.: Göreceli bir iş bu. Her bakan kendince görür. Değer verip izlemeleri ve kritikleri için şimdiden herkese teşekkür ederiz.

H.Y.: Seyirciden gelen her eleştiri baş tacıdır. Saygı çerçevesi içindeki yorumlar ve öneriler bir sonraki işimiz için bize kılavuz olacaktır.

ESPRİ ANLAYIŞI YÜKSEK BİR ÜLKEYİZ, HER DURUMDA ŞAKA YAPABİLME POTANSİYELİMİZ VAR

Türkiye’de komedi ne kadar iyi yapılabiliyor?

C.G.: Komedi zamanla şekil değiştiriyor. Bir sürü farklı çeşidi var ve hepsinin başka bir kitlesi var. Ülkemiz sinemasında çok fazla komedi örneği yok. Çoğu modası geçmiş komediler ya diyaloğa ya da star’ın kendisine yaslanılan bir şeye dönüşmüştü. Ben de bu hataları yapmıştım acemiliğimde. Bizim hikayeciliği geliştirmemiz lazım.

M.B.: Espri anlayışı yüksek bir ülkeyiz. Her durumda şaka yapabilme potansiyelimiz var. Talebe göre her türde komedi yapılıyor bence.

Haberin Devamı

H.Y.: Komedi konusunda ülkemiz bir cennet.

Türkiye’nin mizah ve tiyatro için zor bir ülke olduğu konuşulur hep. Sizce sıkıntı ne?

C.G.: Özgürlük tabii ki. Bir jako papağını bile istediği 1000 kelimeyle konuşuyor ama biz 600 kelimeyle mizah yapmaya çalışıyoruz. Türkiye’de mizah yapmak mayın tarlasında yürümek gibi...

H.Y.: Son yıllarda tiyatro ve sinemaya seyircinin ilgisi çok iyi. Tek zorlayan unsur maliyetlerin artması ve şartların zorlaşması olabilir.

DÜNYA BİR DÖNÜŞÜM SANCISI ÇEKİYOR

Neden artık insanları güldürmek ya da insanların gülmesi eskisi kadar kolay değil?

C.G.: Belki öyle ama gülmek eskisinden de kıymetli. Olaya o tarafından bakalım biz.

M.B.: Dünya bir dönüşüm sancısı çekiyor. Gelecek kaygısı da var. Mizah her dönem insanlığı endişeden uzak tutan, çözüme götüren kolaylaştırıcılardan biri, vazgeçmemek lazım.

H.Y.: Hayat şartları bazen gülmeyi unutturuyor insana. Umarım herkesin gülümseyeceği ve mutlu olacağı günler bizim olur.

Türkiye’yi güldüren sizler en çok nelere gülersiniz?

C.G.: Durum komedileri, kiwi deadpan komedileri kişisel favorilerim.

M.B.: Ben çok kolay gülerim, sıralamayayım uzun sürer. (Gülüyor)

H.Y.: Uyanınca ilk önce kendime gülerim, güne devam ederim.