Geçtiğimiz sezon çok heyecanlı bir finalle izleyicisini merakta bırakan ‘İsimsizler’ şimdi kadroya eklenen yeni isimler ve daha aksiyonlu sahnelerle aklımızı almaya hazırlanıyor. Dizide Fatih karakterine hayat veren başrol oyuncusu Uğur Güneş’le bir araya geldik. 30 yaşındaki oyuncu kendini yakışıklı bulmuyor ama ekrana yakıştığını düşünüyor Oya Çınaroya.cinar@posta.com.tr Geçtiğimiz sezon büyük ses getirdiniz. Yeni sezon başlıyor. Nasıl gidiyor çekimler? Sezona iyi bir giriş yapmak istiyoruz. Aksiyonu bol sahneler çekiyoruz. Gayet güzel gidiyor. Heyecanlı bir final yapmıştık. Yeni sezonda seyirciyi daha büyük heyecanlar bekliyor. Çünkü çok soru işareti var. Hepsinin hemen çözülmesi gerekiyor. Bu yüzden ani bir karmaşanın Gayet keyifli. Güzel bir uyum yakaladığımızı düşünüyorum Hande’yle. ‘İsimsizler’ önce isimlerinden vazgeçmişlerdi vatan için. Şimdi geçmişlerinden de vazgeçiyorlar. O yüzden ciddi değişiklikler var. Geçtiğimiz 13 bölümde farklı düşmanlara karşı mücadele vardı. Artık tek bir düşmanları var ve bu kez düşman çok daha güçlü.O düşmanı öğrenmek için haftalarca sancı çekmeyeceğiz umarım... Hayır, seyircimizi bekletmeyeceğiz. Hızlı bir şekilde çözülecek düğümler. Hayat verdiğim Fatih karakteri ise bütün sevdiklerinden, dostlarından ve ailesinden vazgeçerek devam edecek görevine. Özellikle senaryoda hassas, yanlış anlaşılmalara müsait durumlar oluyor ister istemez. Ekip olarak elimizden geldiğince dikkatli davranıyoruz. Her tarafa dokunup anlayarak, tamamen tarafsız bir şekilde hikayeyi sunma amacıyla hareket ediyoruz. Orada ekip olarak gerçek operasyonlar yaptık. Şehit aileleriyle tanıştık. Sürekli birlikte olduğumuz için bir süre sonra özdeşlik kuruyorsunuz. Haliyle hepimize derin bir maneviyat kattı.Öncesinde bu konularla ilgili miydiniz? Her vatandaş kadar. Ama diziden sonra daha önemsemeye başladım. Konunun içine girmek adına daha çok araştırma yaptım. Farklı kaynaklar okudum. Bu kadar araştırmadan sonra, sizce terör örgütleriyle mücadelede en etkili yöntem ne olabilir?Net olduğum konu şu; hiçbir zaman silah ve savaş çözüm değil. Bu bir algı meselesi. 30-40 yıldır var olan bir durum. Hiçbir siyaset çözemedi. İnsanlara birbirini sevmeyi öğretmek zorundayız. Bu da bir tür faşizm belki ama bunun olması gerekiyor. Ayrıştırıcı bir dille barış sağlamak mümkün değil. Çok fazla hırs ve nefret söylemi var. Çoğu da bilinçli olarak yapılan şeyler.Nerelisiniz? Ankaralıyım, orada büyüdüm. Anne tarafım Siirtli. O yüzden oradaki hayatı da çok iyi biliyorum.Sizce yaşadığımız coğrafyanın en büyük şanssızlığı ne? Coğrafi olarak çok güzel olmakla beraber çok kilit bir yerdeyiz. Tam olarak savaşın ortasında köprü görevini görüyoruz. Ortadoğu’ya uzanan bir ayak gibi görülüyoruz. Hep tampon görevindeyiz. Dürüst olmak gerekirse, o kadar güçlü bir sistemin içerisindeyiz ki bence bu sistem hiçbir zaman bozulmayacak, çökmeyecek. Hepimiz çemberin bir parçasıyız. Sadece sevgi ve barış üzerine konuşup, elimizden geleni yapıyoruz. Ama ne yapsak dünyada terör ve savaş bitmez. Her gün onca masum insan yaşamını yitiriyor. Çok çirkin ve şeytani bir sistem bu. Bunu biz çözemeyiz ama yavaşlatıp durdurabiliriz diye düşünüyorum. Fatih karakteri risk almayı seviyor. Gerçek hayatta da öyle misiniz? Severim evet. Hemen her konuda genelde düşünmeden karar veririm. O an ne hissedersem onu yaparım. Bazen pişmanlıklarım olmuştur. Ama bu yanımı değiştiremiyorum.Oyunculuğa nasıl başladınız? 17 yaşında amatör tiyatroyla başladım. Çocuk tiyatroları yaptım yıllarca. Sonra akademik olarak sürdürmek istedim. Ankara Üniversitesi Oyunculuk Bölümü’ne girdim. 2012’de Mahsun Kırmızıgül’ün ‘Benim İçin Üzülme’ dizisiyle de İstanbul maceram başladı.Ters köşe bir rolde karşımıza çıkma ihtimaliniz var mı? Çok isterim. Benzer rol gelirse kabul etmem zaten. Şu ana kadar oynadığım tüm roller birbirinden farklıydı. Yine öyle olsun isterim. Bir karakter bana geldiği zaman ne kadar dişli ve zorlayıcı bir karakter olduğuna bakıyorum. Yaşanmışlığı olan karakterler beni heyecanlandırıyor. Dışarıdan cool görünüyorsunuz... Değilim aslında. Çalışırken de kesinlikle egolu değilimdir. Tiyatro kökenliyim. Onun verdiği başka bir terbiye oluyor tabii.Egonuzla aranız nasıl? Egom yüksek. Ama kendi içimde yaşarım. Doğrusu da bu bence. Ego meselesi bizde yanlış anlaşılıyor. Her insanda var olması gereken bir duygu ego. “Kafama koyduğum her şeyi yaparım” demişsiniz... Öyle gereksiz bir hırs durumum var. Özel hayatımda da, iş hayatımda da böyleyim. Ama sınırlarımı da gözetirim mutlaka. Kaybedeceğimi anlarsam zaten o yola hiç çıkmam. Kaybedeceğim savaşa girmem demek daha doğru. Ne kadar zor görünürse görünsün bir şey, yapabileceğime yüzde bir dahi ihtimal görüyorsam o zaman mutlaka denerim şansımı.Tanınırlık hayatınızda neyi değiştirdi? Olumsuz yanları da var ama neticede sevilmek, değer görmek güzel bir his. Sadece eskisi gibi dışarı çıkınca rahat edemiyorum. İstediğim gibi vakit geçiremiyorum. O rahatsız edici. Çocukken de böyleydim. Fazla ilgi beni rahatsız eden bir şey.O zaman yanlış bir iş seçmişsiniz... Maalesef öyle bir paradoksum var. Normalde rahat bir insanım. Ankara’da büyüdüğüm için İstanbul piyasasındaki kültürü fazla benimseyemiyorum. Çok farklı İstanbul’daki oyuncular. Onlar gibi olamadığım bir şekilde zorluk çekiyorum. Kadınların ilgisi nasıl? Tanınırlık insanı daha cazip hale getiriyor mu? İster istemez getiriyor. Yok dersem gerçekçi olmaz.Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz? Hayır. Sadece ekrana yakıştığımı düşünüyorum. Tatlıyım diyebilirim. Bir giderim var yani (gülüyor). Espri yeteneği kuvvetli, zeki ve güzel bir kadın olmalı.Genelde “Fiziksel görüntüsü önemli değil” der insanlar... Yok. Açık konuşayım, benim için görsellik önemli. Kimse kimseyi kandırmasın.Nasıl olmalı peki? Bana hitap etmesi önemli. Güzel gözlü kadınları çekici bulduğumu söyleyebilirim. Bir de ses tonu etkiler beni.