Çocukluk Uzmanlar uyarıyor: 'Üstün zekalı çocukları yetişkin gibi büyütmeyin'
Paylaş
Uzmanlar uyarıyor: 'Üstün zekalı çocukları yetişkin gibi büyütmeyin'

Son günlerde sosyal medyada yayılan 10 yaşındaki Atakan’ın videosu Türkiye’nin gündeminden düşmüyor. Atakan’ın videosu, röportajları ve katıldığı televizyon programları sayesinde üstün zekalı çocuklarla ilgili eğitim modelleri de tartışılmaya başlandı. Uzmanlar, bu çocukların diğer çocuklardan izole edilmesinin ve onları yetişkin gibi büyütmenin doğru olmadığına dikkat çekiyor. Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Emel Sarı Gökten üstün yetenekli çocuklara doğru yaklaşım modeline ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Son günlerde gündemde olan üstün zekalı çocuklara farklı eğitim modelleri uygulanması gerektiğini belirten uzmanlar, bu çocukların diğer çocuklardan izole edilmesinin ve onları yetişkin gibi büyütmenin doğru olmadığına dikkat çekiyor. Uzmanlar, “Bu çocukların sosyal ortamdan kopmaları önlenmelidir” uyarısında bulunuyor. Uzmanlara göre, bu çocukların eğitimlerin içeriğinin çeşitlendirilmeli ve yaratıcılıklarını sürdürebilecekleri alanlara yönlendirilmeleri gerekiyor. Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, üstün yetenekli çocuklara doğru yaklaşım modeline ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Haberin Devamı

Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, bazı çocukların doğuştan ortalama zekanın belirgin derecede üzerinde olan bilişsel bir yetenek ile doğduklarını belirterek “Üstün zekanın tanımı, çok fazla çeşitlilik göstermekle birlikte genellikle kabul edilen genel bilişsel işlevlerde ya da spesifik bir alanda üstün yeteneğe sahip olmaktır. Üstün zekalı bir birey matematik alanında yüksek düzeyde bir yeteneğe sahip olup dil becerilerinde aynı düzeyde başarı gösteremeyebilir. Genellikle üstün yetenekler bilişsel, yaratıcılık, sanatsal beceri, liderlik ya da spesifik akademik alanlarda kendini gösterir” diye konuştu.

Yaratıcı, meraklı ve geniş sözcük dağarcığına sahiptirler

Bu özelliklere sahip çocukların genellikle yüksek muhakeme becerileri olan, yaratıcı, meraklı, geniş bir sözcük dağarcığına sahip ve güçlü bir hafızası olan çocuklar olduğunu kaydeden Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Genellikle mükemmeliyetçi olurlar ve otoriteyi sorgularlar. Bu özelliklerin yanında bazı üstün yetenekli çocuklar kendi akran grubu ile iletişim kurup sürdürmekte zorlanırlar. Çünkü sözcük dağarcığı, kişilik yapısı, ilgileri ve motivasyon düzeyleri açısından akranlarıyla büyük farklılıklar yaşarlar. Daha büyük çocuklar ve yetişkinlerle birlikte olmayı tercih ederler” diye konuştu.

Haberin Devamı

Diğer çocuklardan izole edilmemeliler

Çocukların hepsinin farklı özelliklere sahip olabilir ve bu çeşitliliğin olumlu bir şey olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, üstün yetenekli çocukların diğer çocuklardan izole edilmemesi gerektiğine ve onları bir yetişkin gibi büyütmenin doğru olmadığını kaydetti. Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, şunları söyledi:

“Ancak bu farklılıkları kabul etmek, sevmek ve çocuğun uygun bir ortamda büyümesi için gerekli şartları yerine getirmek gerekir. Tıpkı zeka geriliği veya öğrenme bozukluğu olan çocuklara farklı eğitim modülleri uygulanması gerektiği gibi üstün yetenekli çocuklara da özel eğitim programları uygulanmalı, aldıkları eğitimin içeriği oldukça çeşitlendirilmeli, yaratıcılıklarını sürdürebilecekleri alanlara yönlendirilmeleri gerekir. Diğer çocuklardan izole etmek ya da onları yetişkin gibi büyütmek doğru değildir.”

Haberin Devamı

Sosyal ortamdan kopmaları önlenmelidir

Üstün zekalı çocukların genellikle ilgi duydukları belirli alanlar olabilidiğini ve tüm dikkatleri bu alanlar üzerinde yoğunlaşabildiğini ifade eden Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, “Onların ilgi alanlarına saygı duyarak hareket etmeli, ama bir yandan da sosyal ortamlardan kopmaları önlenmelidir. Farklı aktivite ve ilgilerden de keyif alabileceği ona gösterilmeli, tek bir alana sıkı sıkıya bağlı kalıp başka hiçbir şeyle ilgilenmemesinin önüne geçilmelidir. Çünkü bu çocuklar sevdikleri konulara aşırı odaklanıp sosyal ilişkilerden, akranlarından, eğlenecekleri başka birçok etkinlikten mahrum kalabilirler. Bu durum da çocuğun ruhsal gelişimini aksatıp ileride birçok farklı psikiyatrik bozukluğun gelişimine sebep olabilir” uyarısında bulundu.