Çocukluk Üzülmeye değmez (mi?)
Paylaş
Üzülmeye değmez (mi?)

Uzman Klinik Psikolog Zeynep Yetkin anlatıyor...

Ebeveynler için çocukların keyiflerinin yerinde olması, mutlu olmaları, onları üzecek durumlardan uzak kalmaları oldukça önceliklidir. Hayatlarını bu hedefe göre belirleyen birçok ebeveyn var. Bu nedenle çocukların “sebepsiz” yere üzgün olmaları kabul edilebilir bir sonuç değil. Bu bakış açısı bazen o kadar genişliyor ki;

Haberin Devamı

❱❱ Kahvaltıda istediği kadar salam yiyememesine,

❱❱ Getirdi sandığı oyuncağını evde unuttuğunu fark etmesine,

❱❱ Yakın arkadaşıyla kavga etmesine,

❱❱ Hava yağmurlu olduğu için parka gidememesine,

❱❱ En sevdiği dondurmanın bitmesine,

❱❱ Uyumadan fazladan hikâye dinleyememesine,

❱❱ Hava soğuk olsa da turuncu şortunu giyememesine,

❱❱ Ablası çalışıyor diye odasına girememesine,

❱❱ Kısaca hiçbir şeye üzülmesine izin verilmez oluyor. Çünkü yetişkin dünyasından bakıldığında tüm bunlar ve daha niceleri “üzülmeye değmez” konular. Bu başlıklar geçerli bir sebep olarak görülmüyor. Bu yetmezmiş gibi “Tamam canım, bunu mu dert edindin? Üzülecek bir şey yok. Hadi gel biz şunu yapalım. Hadi gel, camdan bakalım” gibi çocuklara hem üzülme hakkı verilmiyor hem de dikkatleri hemen başka yöne çekilmeye çalışıyorlar.

Haberin Devamı

Bir yetişkin olarak moraliniz bozulduğunda, canınız sıkıldığında kimi ararsınız? Bu kişiler derdinizi dinleyip çözüm bulmaya çalışan, çözüm bulamasa da derdinize ortak olup sizinle üzülen dostlarınız mı olur? Yoksa “Aman canım, buna mı üzüldün? Benim ne dertlerim var! Anlatsam roman olur. Sen de kendine dert arıyorsun. Olayları ne kadar büyüttüğünün farkında mısın? Amma da hassassın bu ara” diyenlere mi gidersiniz? Sizi bilmem ama ben yazarken bile kızgın ve anlaşılmamış hissettim bu kişileri düşünürken. Bana böyle davranan tanıdıklarımı aramak istemem. Çocuklar bir duruma üzüldüğü zaman hangi gruba giriyorsunuz dersiniz?