Kan basıncını düşürmeye yardımcı olacak 7 yaşam tarzı ipucu

Tuz veya sodyum klorür, binlerce yıldır gıdaları tatlandırmak ve korumak için kullanılmaktadır ve çeşitli gıdalarda mevcuttur.

Sodyum ve klorür, birçok vücut işlevi için gereklidir ve bunlardan biri kanımızın sıvı dengesini yönetmeye yardımcı olur ve kan basıncımızı düzenler.

Ne yazık ki çok fazla tuz yemek bu dengeyi bozabilir ve tansiyonun yükselmesine neden olabilir.

Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi, yüksek tansiyon ve kalp hastalığı riskimizi azaltmaya yardımcı olmak için günde 5 gr'dan (yaklaşık 1 çay kaşığı) fazla tuz tüketmememizi tavsiye ediyor.

Yüksek miktarda tuz gibi, düşük potasyum alımı da yüksek tansiyon riskinin artmasıyla ilişkilendirilmiştir.

Potasyum birçok vücut işlemi için gereklidir ve sodyum gibi kanımızın sıvı dengesinin korunmasına yardımcı olur, kan basıncımızı düzenler.

Yeterince potasyum tüketerek, sodyumun olumsuz etkilerini dengelemeye ve kan basıncını sağlıklı bir aralıkta tutmaya yardımcı olabilirsiniz.

Potasyum, muz, patates, ıspanak ve mercimek gibi birçok meyve ve sebzede bulunur.

Tuz ve potasyuma ek olarak, kan basıncımız diğer besinlerden de etkilenebilir.

Meyve ve sebzelerden zengin, doymuş yağ, şeker ve tuz oranı düşük dengeli bir diyet yemek, çeşitli faydalı besinler almamızı sağlayabilir ve kan basıncımızı sağlıklı tutarak enerji dengesini korumamıza yardımcı olabilir.

Birçok diyet yaklaşımının kan basıncını düşürdüğü gösterilmiştir, bunların en etkilisinin Hipertansiyonu Durdurmak için Diyet Yaklaşımı (DASH) ve Akdeniz Diyeti olduğu düşünülmektedir.

Sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak, kan basıncımızı yönetmek söz konusu olduğunda en önemli faktörlerden biridir. Vücut ağırlığı arttıkça kalbe olan talep de artar.

Bu genellikle kan basıncında bir artışa yol açar. Vücut ağırlığımız, çeşitli biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerden etkilenen karmaşık bir sistem tarafından düzenlenir.

Bu faktörler kişiden kişiye farklılık gösterir ve bazı kişilerin kilo vermelerinin ve kilolarını korumalarının diğerlerine göre daha zor olabileceği anlamına gelir. Kilo verme söz konusu olduğunda, tükettiğimizden daha fazla kalori yakmalıyız.

Bununla birlikte, kilo kaybı için 'herkese uyan' tek bir yaklaşım yoktur ve 'en iyi' yaklaşım, zevk alınabilen ve uzun vadede yapıştırılabilen yaklaşımdır.

Fiziksel aktivitenin hem bedene hem de zihne fayda sağladığı sürekli olarak gösterilmiştir.

Bu, kan basıncı üzerinde olumlu bir etki içerir. Düzenli fiziksel aktivite, kalbimizin gücünü artırabilir, bu da vücuda kan pompalamak için gereken çabayı azaltır.

Bu, atardamarlarımız üzerindeki kuvveti azaltarak kan basıncını düşürür.

Dünya Sağlık Örgütü, her hafta en az 150 dakika orta düzeyde aktivite (örn. tempolu yürüyüş) veya 75 dakika şiddetli aktivite (örn. koşma) yapmamızı önermektedir.

Bu, haftada beş gün 30 dakikalık orta düzeyde aktiviteye eşittir. Bu eşiğin üzerindeki seviyelerin artırılması ek faydalar sağlayacaktır.

Sigara içmek gibi, yüksek miktarda alkol alımının da sağlık üzerinde birkaç olumsuz etkisi olabilir.

Bunlardan biri, yüksek tansiyon riskinin artmasıdır. 7 Düşük riskli bir alkol düzeyi, haftada yaklaşık 100 g alkol olarak tahmin edilmiştir, bu da haftada beş, iki birimli içeceğe (örn. 200 ml %12.5 hacim şarap; 500 ml %5 hacim bira) eşdeğerdir.

Bununla birlikte, öneriler Avrupa ülkeleri ve sağlık kuruluşları arasında farklılık göstermektedir.

Sigara içmek, atardamarlarımızın duvarlarında yağlı maddelerin birikmesine neden olabilir.

Bu, kan basıncında artışa yol açar ve atardamarlarımızda tıkanmaya neden olarak kalp krizi ve felç riskini artırır.

Sigara içiyorsanız, uzun vadeli sağlığınızı korumak için yapabileceğiniz en önemli yaşam tarzı değişikliği sigarayı bırakmaktır.

Sigara içmemenin birçok sağlık yararından biri, yüksek tansiyon riskinin azalmasıdır.