Aytül Farquharson Karşındakini daha iyi tanımak için...
HABERİ PAYLAŞ

Karşındakini daha iyi tanımak için...

Haberin Devamı

Hani denir ya “ilk intiba son intibadır” diye... Karşımızdakilere verdiğimiz ilk intiba gerçekten ne kadar doğru? Daha da önemlisi kendimizi saklama çabalarımıza rağmen karşımızdakiler kimliğimizi ne kadar okuyabiliyor? Ya bizim başklarını değerlendiriş biçimimiz kendimiz hakkında neler ortaya çıkarıyor? İşte bütün bu soruların cevabını yeni araştırmalar veriyor... Psikiyatrist Antoine Pelissolo “Hiç kimse kimsenin aklını okuyamaz ama dikkati güçlü kişiler karşılarındaki kişiler hakkında sağlam hislere kapılabiliyorlar” diyor.

İlk izlenimlerimiz koku, vücut duruşu ve ses tonundan kaynaklanan ham algılardan oluşuyor. Yani ilk kelimeler ağzımızdan çıkmadan devreye büyük bir hızla giren pek çok faktör var. Karşımızdakileri ilk bakışta yargılamak ve sonuca ulaşmak, kendimizi koruma, yani karşımızdakinin dost mu düşman mı olduğunu anlamamıza yardımcı olan iç güdümüze bağlı. Princeton Üniversitesi araştırma psikologlarından Alex Todorov “Hiç tanımadığımız biriyle karşılaştığımızda beynimiz saniyenin onda birinde yargıya varıyor” diyor...

Daha algılarımız üzerinde düşünmeye fırsat bulamadan beynimiz karşımızdaki kişinin çekici mi itici mi olduğuna karar veriyor. Bu ani yargı ve karar da, ilk karşılaşma anında bizde uyandırılan duygudan kaynaklanıyor. Parmağımızı şıklatmak kadar kısa bir süre içinde vardığımız yargıya güvenmemiz mümkün mü derseniz, psikologlar “İlk izlenimler şaşırtıcı derecede güvenilir” diyor. Nobel Ödüllü psikolog Daniel Kahneman’ın yorumu ise şöyle: Göz açıp kapayana kadar bir süre zarfında karşınızdaki insanın hoşlanıp hoşlanmayacağınız bir insan olduğunu anlayabilirsiniz! Tabii bu demek değil ki ilk intibalar tamamıyla mükemmel. Hatalar her zaman mümkün.

Özellikle içinde bulunduğumuz ruh hali pozitif değilse... Daha çok da depresif olduğumuz dönemlerde ilk izlenim diye bir şey kalmıyor, çünkü karşımızdakinden gelen ipuçlarını değerlendirmiyoruz. Peki ya “Ben çok iyi insan tanırım” diyenler? Onların söylediği bu durum gerçek mi? Araştırmalar bazı insanların karşılarındakini diğerlerinden daha iyi değerlendirip daha doğru yargılara varabildiğini gösteriyor. Uzmanlar “Yeni tanıştığınız kişinin yüzünde yoğunlaşmak yerine bütün vücut davranış ve dilini inceleyin” diyor. Kişinin nasıl oturup kalktığı, yürüdüğü, ne tip yüz mimikleri kullandığı çok önemli. Peki bütün iyi niyetiyle iyi bir izlenim bırakmaya çabalayanlar?

İşte onlar kendi tuzaklarına düşüp, gerçekte olduğundan daha negatif bir tablo çizebiliyor. Bir de sıkılgan ve utangaç insanlar gerçek kimliklerinin çok azını dışarı yansıttıkları için ilk intiba meraklılarının yanılmalarına neden olabiliyorlar. Yine araştırmalar iyi izlenim bırakmanın gayretle mümkün olmadığını gösteriyor. Uzmanlar “İyi izlenim bırakmak istiyorsanız kendi kimliğinize sadık kalın ve doğal davranın çünkü aksi çaba mutlaka anlaşılıyor ve tam tersine ortaya kötü bir tablo çıkıyor” diyorlar ve iyi izlenim bırakmada en önemli faktörün de kendine güven olduğunu ekliyorlar...

( 22.01.2012 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır. )

Sıradaki haber yükleniyor...
holder