Bengisu Özkes Atatürk'ün kaleminden eşsiz bir senaryo: Ben Bir İnkılap Çocuğuyum
HABERİ PAYLAŞ

Atatürk'ün kaleminden eşsiz bir senaryo: Ben Bir İnkılap Çocuğuyum

Siyasetten askeriyeye, tarımdan ekonomiye, geometriden sanata kadar pek çok alan hakkında bilgi ve fikir sahibi olan ülkemizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 1936 yılında gelecek Türk nesline örnek teşkil etmesi adına kendi hayatını anlattığı bir senaryo kaleme almış.

Sanata özellikle düşkün olduğunu bildiğimiz Mustafa Kemal, Türk sinemasının dünya çapında çok büyük bir yol kat edeceğini düşünüyordu. Öyle ki, sinema hakkında şu sözleri söylemişti: “Sinema öyle bir keşiftir ki, gün gelecek barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden çok dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak uçlarında oturan insanların birbirlerini tanımalarını, sevmelerini temin edecektir. Sinema insanlar arasındaki görüş, görünüş farklarını silecek; insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır. Sinemaya lâyık olduğu ehemmiyeti vermeliyiz.”

Haberin Devamı

Kurtuluş Savaşı belgeseli projesi

Atatürkün kaleminden eşsiz bir senaryo: Ben Bir İnkılap Çocuğuyum

Tüm bu görüşler ışığında, 1922 yılında, Kurtuluş Savaşı sırasında çekilen görüntülerin birleştirilerek bir belgesel haline getirilmesini ister ve konu ile bizzat ilgilenir. İstiklal Savaşı’nı konu alan ve o döneme ait bugün elimizde bulunan tek belge niteliğindeki “İstiklal” filmi o günlerde hazırlanır. Atatürk, filmi 1933 yılında Dolmabahçe Sarayı’nda İran Şahı’nın Türkiye’yi ziyareti sırasında seyreder ve anlatımın genişletilmesini ister. Film üzerine yeniden detaylı çalışmalar yapıldıysa da, Gazi Mustafa Kemal’in sahneleri hareketsiz resimlerden oluştuğu için film tamamlanamaz.

Senaryoyu yeniden düzenledi

Atatürkün kaleminden eşsiz bir senaryo: Ben Bir İnkılap Çocuğuyum

1936 yılında “montaj film” türünün kurucularından olan Esther Shaup ile bahsi geçen Kurtuluş Savaşı filminin tamamlanması için iş birliği yapmayı düşünen Atatürk, aynı yıl dönemin önde gelen yazar ve sinemacılarından Münir Hayri Egeli ile birlikte kendi hayatını konu alan bir senaryo yazar. “Ben Bir İnkılap Çocuğuyum” ismini verdikleri bu senaryo başta yalnızca askeri bir film niteliği taşımaktadır. Mustafa Kemal, “İnkılabı gelecek nesillere götürecek kıvılcım, öğretmenlerden fırlayacaktır. Tarık karakterinin bir öğretmen olması daha uygundur” notunu düşerek senaryoyu yeniden düzenler ve Münir Hayri’ye “Senaryoya başka neler koymalıyız?” diye sorar. Egeli, zamanın sinema anlayışına uygun bir cevap verir: “Siz nasıl emredersiniz bilmem ama, bir filmde kadın ve aşk unsurları da barınmalı.”

Haberin Devamı

Atatürkün kaleminden eşsiz bir senaryo: Ben Bir İnkılap Çocuğuyum

“Benim de başımdan aşk hikayeleri geçti” diyen Atatürk, yaşadığı dört aşk hikayesini senaryoya eklemesi için Egeli ile paylaşır. Toplam 137 sayfa olan senaryoda böylece Atatürk’ün siyasi kişiliğinin yanında Emine, Hatice, Makedonyalı Eleni ve Naciye ile yaşadığı aşkları ve duygusal yönleri de ön plana çıkar.

Senaryonun tamamlanmasıyla birlikte, Mustafa Kemal film için hazırlıklara başlanması talimatını verir. Filmin çekimini Egeli üstlenirken, Atatürk kamera karşısına geçecektir. Çalışmalar sırasında film ekibinde yer alan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Recep Peker ile birtakım fikir ayrılıkları yaşanır, bir taraftan Ata da hastalanınca çekimler durdurulur.

"Ruhuna sadık kalınması elzemdir"

Atatürkün kaleminden eşsiz bir senaryo: Ben Bir İnkılap Çocuğuyum

Atatürk’ün fikir ve inkılaplarına bağlı bir öğretmen ailesi üzerinden başlayan ve devamında Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını konu alan bu senaryo, devamında ne yazık ki hayata geçirilemez.

Haberin Devamı

Günümüzde Ankara’nın Milli Kütüphanesi’nde yalnızca iki anahtar ile açılabilen bir kasada saklı duran “Ben Bir İnkılap Çocuğuyum” film senaryosu, 2008 yılında yönetmen Biray Dalkıran ile çekilmek üzere yeniden gündeme gelir. Ancak Ulu Önder’i canlandıracak oyuncuya karar verilememesi gerekçesiyle film yeniden askıya alınır.

Atatürk’ün “Ruhuna sadık kalınması elzemdir” dediği bu senaryo, sanatı her daim yaşatması ve geliştirmesi gereken bizler için büyük bir vasiyet. Sinemayla ilgili genç bir birey olarak, her genç sinemacının Atatürk’ün sinema ve sanat üzerine söylediklerini örnek alması ve Gazi Mustafa Kemal’in izinden sinemaya lâyık olduğu ehemmiyeti vermek için çabalaması gerektiğini düşünüyor, yazımı Atatürk’ün bir başka sözüyle sonlandırıyorum:

“Sanatkâr, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır.”

Sıradaki haber yükleniyor...
holder