Bengisu Özkes Bizler 100 yıl önce bugün doğduk
HABERİ PAYLAŞ

Bizler 100 yıl önce bugün doğduk

Haberin Devamı

Dünyanın gördüğü her büyük başarı, önce bir hayaldi. En büyük çınar bir tohumdu, en büyük kuş ise bir yumurtada gizliydi.

Edgar Allan Poe’ya ait bu sözü her anımsadığımda, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışıyla Türk milletinin asli özgürlük ve bağımsızlığı uğrunda vatan topraklarında büyük bir mücadeleye, yani Kurtuluş Savaşı’na girmeye hazır olduğu “o büyülü anı” gözlerimin önüne getiririm.

Gelin, bundan tam 100 yıl önce, 23 Nisan 1920’de “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözüyle yeni Türk Devleti’nin kuruluşuna öncülük eden TBMMi’nin açılışını, o destansı kahramanlığı, dahası dünyanın başka hiçbir yerinde eşi ve benzeri bulunmayan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten çocuklarına armağan olan “bugünü” coşkuyla hatırlayalım.

Türk halkını geleceğini savunmaya çağırdı

Bizler 100 yıl önce bugün doğduk

Yıl 1918’i gösterirken, artık yıkılmaya yüz tutmuş Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı’ndan büyük kayıplarla çıkmıştı. Mağlubiyetinin hemen akabinde ise, maddelerinde kendisi için ağır yaptırımlar barındıran Mondros Mütarekesi’ni imzalayarak bir nevi ölüm fermanını hazırladı.

Türk topraklarının hızlıca işgaline başlanması, işgalci güçlerin Anadolu halkına karşı insanlık dışı tavırları ve duruma kayıtsız kalan yerel yöneticiler, halkı “bizzat” korunmaya mecbur bıraktı.

Tüm bunlar olurken, Mustafa Kemal her adımıyla hem rahatının bozulmasını istemeyen İstanbul Hükümeti için, hem de işgalciler için büyük bir tehdit oluşturuyordu. Sonunda, takvimler 19 Mayıs 1919’u gösterirken Atatürk, Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi resmen başlattı.

Ardından yayımlanan Amasya Genelgesi ile gerçekleşen Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde, ulusun egemenliğini yine ulusun sağlayacağı açıkça ortaya kondu; Mustafa Kemal Atatürk, bu inanç doğrultusunda “Ulusu yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal egemenliktir” ilkesini öne sürdü.

Alınan kararlar ışığında, düzenli bir ordunun kurulması gibi milletin bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri düşünüp uygulamak üzere ulusça olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin toplanması gerekiyordu.

Ancak bu düşünceleri eyleme geçirmek kolay değildi. İngilizler, vakit kaybetmeden Milli Mücadele yanlısı bazı milletvekillerini yakalayıp Malta’ya sürmüştü. Bunun üzerine Atatürk, aynı gün yayımladığı bildiriyle Osmanlı Devleti’nin hükmüne son verildiğini belirtti ve Türk halkını geleceğini savunmaya çağırdı.

Türkiye’nin ilk milli bayramı

Bizler 100 yıl önce bugün doğduk

Ulusal bağımsızlık isteği çığ gibi büyürken, işgal güçlerinin elinden kurtulup Ankara’ya gelebilen 84 milletvekiliyle köklü bir siyasi değişimin dinamizmini oluşturan Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920 tarihinde açılarak “kuvvetler birliği” esaslı ilk toplantısını gerçekleştirdi.

Böylelikle cumhuriyete giden yolda büyük adımlar atılması sağlanmış, kurtuluş mücadelesindeki bir milletin kaderi yadsınamaz biçimde değişmişti.

Bu tarihi gün, 1922'de Anadolu topraklarının düşman işgalinden kurtularak Milli Mücadele’nin sona ermesiyle birlikte Ulusal Egemenlik Bayramı olarak kutlanmaya başlandı.

Türkiye’nin ilk milli bayramı olan 23 Nisan, karardan 5 yıl sonra daha bir anlam kazandı. 1927 yılında Ulu Önder Atatürk, 23 Nisan gününü çocuklara armağan etti.

Çünkü Kurtuluş Savaşı’nda gözlerini kırpmadan can verenler, kuşkusuz ki bunu vatanlarının geleceği için yapmışlardı. Bu milletin geleceği ise, çocuklardı.

Bırakalım bu yıl, sesimiz en gür haliyle evlerimizde yankılansın

Bizler 100 yıl önce bugün doğduk

TBMM’nin temellerini attığı ulusal egemenlik sevincini çocuklarla paylaşabilme yüceliğini gösteren Atatürk, aynı yıl, ilk kapsamlı “Çocuk Bayramı” kutlamalarına öncülük etti. Kutlama kapsamında, Cumhurbaşkanlığı Bandosu’nun çocuklar için verdiği konser eşliğinde görkemli bir çocuk balosu düzenlendi. O günden sonra bu vatanın çocukları, arkasına bağımsızlığı da alarak geleceğine hep umutla baktı.

Bugün, gözlerdeki sonsuz ışığın çocuk seslerine karışmasının 100'üncü yıl dönümü ve bizler, tıpkı bundan 100 yıl önceki gibi yine yaşam mücadelesi veriyoruz. Küresel olarak zor bir süreçten geçtiğimiz şu dönemde, bayramımızı ne yazık ki evlerimizden kutlamak durumundayız. Sağlıklı bir yarına, hep birlikte, güçle uyanabilmek için...

Bu bizi yıldırmasın. “İnsanların mayasında; güzel, aydınlık, pırıl pırıl, umut dolu gelecek türküleri söyleyen düş dünyaları kurmak var” demiş Yaşar Kemal. Ne güzel söylemiş, yine kuracağız. Bırakalım bu yıl, sesimiz en gür haliyle evlerimizde yankılansın. Seneye tüm mahalle ve sokakları pandemiden arınmış biçimde 100 yıl ile kökleşmiş egemenliğimiz ve çocuklarımızın bol neşesiyle dolduracağız!

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder