Burak Akkul Bir Star'la ünlü olan göl
HABERİ PAYLAŞ

Bir Star'la ünlü olan göl

“George Clooney’nin yazlık evi nerede” dediğim anda “Como” diyeceğinizi tahmin ediyorum. Gözünüzün önüne hemen o muhteşem gölün rüya gibi manzaraları, tarihin yapraklarından fırlamış gibi duran evleri gelecektir… Bu hafta, sadece İtalya’nın değil, dünyanın pek çok ünlüsünün villalarının bulunduğu; biraz lüks ama son derece karakteristik kasaba ve köyleri civarına inci gibi dizmiş olan, Como Gölü’ndeyiz.

Bir Starla ünlü olan göl

MİLANO’DAN COMO’YA DOĞRU

Yapımı 1931’de tamamlanmış olan Milano merkez tren istasyonunun ihtişamlı mimarisini incelerken Como trenimizin saatinin yaklaştığını fark ediyoruz. Elimizde kahve bardaklarımız, valizlerimizi çekerek, dijital panoda okuduğumuz peron numarasına doğru sık adımlarla ilerliyoruz… Yolumuz sadece 40 dakika. Milano’ya gelip de Como’ya uğramayan turist azdır.

Haberin Devamı

Biz de bu kurala uyuyor, zaten nicedir merak ettiğim ünlü göle kavuşacak olmanın heyecanıyla; kahvemiz daha soğumadan Como’ya varıyoruz. Hollywood yıldızı George Clooney 2002 yılında, Como Gölü’nün en gözde kasabalarından Laglio’da, 18. yüzyıl yapımı şatovari bir ev alıyor. Bugünkü piyasada değeri 100 milyon doları bulduğu söylenen evin yakın çevresinde, İtalya milli takımı futbolcularından birkaçının ve ünlü otomobil yarışçılarının da evleri olduğunu öğreniyoruz.

İsviçre sınırına çok ama çok yakınız. Bitişikteki Lugano Gölü’nün bir kısmı bu ülke sınırlarında zaten… Yıllardır methini duyduğumuz kasabaları, özellikle de Bellagio’yu görecek olmanın heyecanı üzerimizde, otelimize varıyoruz... Como gezimiz güzel geçeceğe benziyor. Hele hele geceliğini 40 Euro’ya bulduğumuz otelin gayet güzel, romantik ve merkezi olduğunu görünce…

Bir Starla ünlü olan göl

COMO’MUZU TANIYALIM

Como, İtalya'nın Lombardiya bölgesinde, Milano’nun 50 km kuzeydoğusunda, İsviçre sınırına çok yakın küçük bir şehir… Şüphesiz ki en çok, adını verdiği (ya da aldığı) Como Gölü ile tanınıyor. Como şehri, göl kenarındaki muhteşem evleri, parkları ve restoranlarıyla, büyük şehirlere göre daha uygun olan konaklama ve yiyecek fiyatlarıyla; kuzey İtalya’ya gelen turistlerin ilgi odağı.

Haberin Devamı

Nüfusu, beğenip sonradan kazık çakan turistler hariç; 90 bin civarındadır… Tarihi eserler ve gezilecek müzeler açısından çok da zengin olduğunu söyleyemem ama Como Katedrali dikkat çekicidir diyebilirim. Burası Roma döneminden kalma, gösterişli, gotik bir bina… Bu yapının İtalya’da inşa edilen son gotik katedral olduğu söyleniyor; bu da ayırıcı bir özellik tabii. Sonra Barok’lar Romanesk’ler devreye girmiş muhtemelen...

İnce ince işlenmiş dış cephe heykelleri katedralin duvarlarını ve çatısını süslüyor. Yapımına 1396 yılında başlanmış olan binanın inşa işleri, dur kalk, 1770 yılına kadar devam etmiş… Tıpkı Milano katedrali gibi etkileyici bir duruşu var ve onun bir minyatürü sanki. Katedralin içinde, çok etkileyici dev kumaş tabloların yanında, binanın yapım aşamasıyla ilgili belgeler de bulabilirsiniz… Ünlü gölün kıyısına ulaşmadan görmeniz gereken- zaten muhtemelen de altından geçeceğiniz – bir diğer yapı da “Como Kapısı Kulesi”. İlk bakışta ne olduğuna anlam veremeyeceğiniz bu kapı-kule arası yapı, ilk taşı 1192’de konmuş olan bir çan kulesi.

Haberin Devamı

Çanlarla müzik yapılabilecek dev bir enstrüman gibi geldi bana… Hemen altından geçip şehrin hareketli alışveriş sokaklarına ve Büyük Market Meydanına ulaşabilirsiniz. (Piazza Del Mercato Del Grano) Az önce bahsini ettiğim katedralin bulunduğu Duomo Meydanı ile bu meydan arası 15 dakika yürüme mesafesi; eski şehrin kalbi de buralardır diyebilirim.

Bir Starla ünlü olan göl

COMO GÖLÜ HEYECANI

Como şehriyle ilgili ilgimizi çeken bir nokta; buraya ve civar şehirlere yerleşmiş Türk sayısının İtalya’nın genel oranının üzerinde olmasıydı. Özellikle pizza ustaları… Biliyorsunuz; gittiğimiz yerlerin kendine özgü yemeklerini bulup tatmaya, yöresel lezzetleri ve ustaları aramaya özen gösteririz. Ancak Çok Gezenti Como bölümü çekimlerinde karnımızı, nefis Türk pideleriyle ve Türklerin yaptığı lezzetli, malzemesi bol İtalyan pizzalarıyla doyurduk.

Ayrıca yine Türk ustaların açtığı İtalyan restoranlarında; lezzetli makarnalar, çorbalar, focaccialar ve tramisular yedik... Birçok Türk, İtalyan mutfağı ustası olmuş, yöre halkının takdirine mazhar olan mekanlar açmış. (Gran Fuoco restoranlarının kurucusu Hasan kardeşime, sunduğu güzel lezzetler ve kibar rehberliğinden mütevellit, buradan bir kez daha “grazie”) Güney uçta Como, batı tarafında Laglio, Brienno, Argegno, Lenno, Tremezzo ve Menaggio, doğu kıyısında Blevio, Torno, Careno, Nesso, Lezzeno ve orta çatalında, bizim otobüsle 1 saatte ulaştığımız Bellagio… Como Gölü kıyıları tamamen “keşfinize açık” sürprizlerle dolu bir tatil bölgesidir.

Old City’den Como iskelesine ulaştığınızda, hemen her noktaya kalkan feribotların gişelerini bulabilirsiniz. Yazın daha sık, kış tarifesi biraz daha kısıtlıdır… Ayrıca göle yüzünüzü verdiğinizde sağ koldan yürürseniz; merkez otobüs terminalinden pek çok noktaya ulaşabileceğiniz otobüsleri bulursunuz. Asılı tarifeleri kontrol edin; hatlar net yazılmıştır, otobüsler de tam saatinde gelir…

İnin bir kasabada; vurun kendinizi sokaklarına. Kimi kasvetli, kimi romantik, kimi lüks evleri, villaları şatoları keşfedin… Gözünüzün tuttuğu bir restorana çöküverin, dilim pizzanızı makarnanızı yiyin. Sonra bulun bir pastane; dondurmanızın keyfine varın. Ekstra not isterseniz; Bellagio’da klasikleşmiş bir otel olan Villa Serbelloni binasını bulun, yukarıya, Piazza Della Chiesa’ya yürüyün.

Etkileyici bir meydanda bulacaksınız kendinizi. 18.yüzyıl kilisesi, kale gibi karşınızda… Ve işte 1919’dan beri tatlıcılık yapan bir ailenin pastanesini, Gelateria Cafe Bar Sport’u bulun. Selamlarımızı söyleyin “Türkiye’den çekimler yapan bir çiftin programında gördük sizi” deyiniz amcalara… Üzerinde acı badem bisküvisi olan dondurmalarını deneyin.

Bir Starla ünlü olan göl

FÜNİKÜLER Mİ BULDUN? BİNECEKSİN.

Como şehrinin göl kıyısında bulup gitmenizi, hem dış mekanını görüntülemenizi hem de içini gezmenizi tavsiye edeceğim bir yapı da “Alessandro Volta Anıt Müzesi”… Tabelasını “Tempio Voltiano” olarak göreceğiniz bu dev kubbeli neo-klasik bina, 1927 yılında, ünlü fizikçi Alessandro Volta’nın ölümünün 100.yılında tamamlanmış. 1745 Como doğumlu olan Volta, elektrik akımı üzerine çalışmalarıyla bilinen, günümüzdeki elektrik sistemlerine büyük katkıları olan bir bilim insanı.

Anıt müzenin içinde onunla ilgili pek çok bilgiyi ve orijinal deney cihazlarıyla çizimlerini bulabilirsiniz. Mutlaka ziyaret ediniz… Sonra da göl kıyısından yürüye yürüye, karşı kıyınızda gördüğünüz o uzuuun raylı yolu olan fünikülere gidiniz. Funicolare / Como- Brunate. Aman ne şirin bir kasabadır öyle o Brunate. Küçük küçük el sanatları tezgahları, limonata – dondurma dükkanları, en tepesinde küçük bir kilisesi ve elbette, neredeyse her bir balkonundan görünen muhteşem Como Gölü manzarası…

Avrupa’nın en gözde turistik noktalarından biridir burası. Como’da mutlaka ki bir tane teleferikle Brunate günü ayırın kendinize… Fünikülerin binası, ahşap kaplama, nefis bir İsviçre Alpleri tarzı kulübe… Çıkış iniş bir arada bilet ise 5,50 Euro.

Bir Starla ünlü olan göl

EKSİK KALMASIN

Evet, bence eğer Milano’ya, oradan da Como’ya kadar gelmişsek, bir İsviçre seyahatini de ıskalamamak lazım. Avrupa Birliği şehirleri arasında bunu yapmak, bize garip gelse de buralarda bu günlük sıradan bir olay. Como’dan geçen banliyö trenlerinden biri ile gayet rahat İsviçre’ye geçebilirsiniz. Sorgu yok sual yok. Pasaport, kimlik falan gerekmez. Yandaki semte alışverişe gidiyormuş gibi.

8 Euroluk bir gidiş dönüş biletiyle, 45 dakikada Mendrisio’dasınız. Burası İsviçre’nin alışveriş merkezleriyle (özellikle Fox Town) ünlü bir sınır şehri. Kendisi küçük ama marifeti büyük. Bir kere başka bir ülkedesiniz. İtalyan kültüründen farklı; ne bileyim çikolatalar, spor giyim kuşam, çeşitli hediyelikler temin edebilirsiniz. Bir akşamınızı geçirip son trenle de Como’ya dönersiniz. Biz öyle yaptık, çok da memnun kaldık. Farklı yerler görmek, farklı kültürler keşfetmek… Nasıl memnun etmez ki insanı?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder