Çağla Güngör Yalnız dip boyanız gelmiş…
HABERİ PAYLAŞ

Yalnız dip boyanız gelmiş…

Hamileliğim sırasında fark etmiştim, hiç tanımadığınız insanlar gelip karnınızı rahat rahat okşuyorlar, “Kaç aylık?” diye sorarken.

Kimsenin kötü bir niyeti yoktur elbette de, garip bir şey sonuçta, tanımadığınız birilerinin parkta, pazarda, otobüste gelip karnınıza dokunması, okşaması.

Karın dediğimiz şey bedenimizin bir parçası sonuçta, mesela tanımadığımız birinin karnına “Ay ne güzel kaslarınız var” diye dokunmuyorsak, bir hamilenin de karnına “Canım benim ne güzel bir hamilesin, sen öyle” diyerek dokunamamamız gerekli.

Haberin Devamı

Komik, zeki, hoşsohbet, girişken ve oldukça haşmetli bir göbeğe sahip olan bir erkek arkadaşım da aynı durumdan şikayetçiydi:

“İş yerinde gelen giden göbeğime dokunuyor, erkekler güya şaka yaparak göbeğime yumruk atıyor, kadınlar da bir espri falan yaptığımda gülerken karnımı okşuyorlar”, demişti.

İki göbekli olarak insanların hamilelerin ve şişmanların bedensel sınırlarını kolaylıkla görmezlikten gelebildikleri konusunda hemfikir olmuştuk.

Ayrıca sadece bedensel sınırlarımızı görmezlikten gelmekle kalmıyorlar, hiç sormasak da onlar yanımıza gelip hamilelikte ya da kilo vermek için neler yapmamız gerektiğine dair değerli fikirlerini uzun uzun paylaşıyorlardı.

Arkadaşım ve ben, iyi aile terbiyesi aldığımız için ilgiyle dinliyormuş gibi görünüp, gerçek fikirlerini bastıran her insan gibi içimizden saydırıyorduk.

Gerek kendimizle, gerekse başkalarıyla ilgili olsun düşüncelerimizi çok kıymetli sanıyoruz, onları gereğinden fazla önemsiyoruz.

Bence bizim sorunumuz bu.

Akıl vermeye, değerli görüşlerimizi ortalığa dökmeye çok hazırız, hatta bunu yapmaya ihtiyacımız var sanki.

Nerde okuduğumu hatırlamıyorum, şöyle bir şey okumuştum:-Kendi şifasını sabırsızlıkla arayan ve bulamayan insan, başkasına yorulmadan şifa dağıtmak ister.

Garip bir narsisizm de var elbette işin içinde başkalarının sınırlarını fark etmemekte, görmemekte…Kendimizi hiç tartmadan sansürlemeden her türlü düşüncemizi, temasımızı karşımıza aktarıyoruz.

Artık hamile karnım yok ama şimdi de pandemiyle beraber beyazlarını boyamayı bıraktığım saçlarım var.

Haberin Devamı

Covid-19 öncesinde de bir kere saçlarımı boyamayı bırakmıştım; boyanın saçlarımı çok kurutması, üstelik saçlarımın yavaş uzamasın rağmen ne hikmetse diplerden hemen beyazların çıkıvermesi, organik boya ile boyansa bile iki gün süren baş ağrısı, bir de beyazlarla mücadeleyi anlamsız bulan iç sesim…

E ben de bıraktım yani boyamayı….

Aman Yarabbim, ne müdahaleler, ne karşı çıkışlar, “Senin yüzünden bizim de yaşımız ortaya çıkacak” ya da “En az 7 yaş ileri atacaksın” diyen arkadaşlar, “Boyadan sonra başım ağrıyor”, dememe karşın “Olsun, ağrısın, ne var ki bunda?”, diyenler…

“Dip boyanız gelmiş” diyen satış görevlileri…

Yani, bunu görmemiş olma ihtimalim var mı sizce?

Elini kolunu sallaya sallaya birinin alanına girmek, tercihlerine dudak bükmek, kendini iyi hissetse bile ısrarla nasıl bir yanlış yolda olduğunu tane tane anlatmak, ne iştahlı bir çaba gerektiriyor…

O kadar çok insan koro halinde saçlarımı boyatmam gerektiğini söyledi ki, “Ay yeter ki yorumlardan kurtulayım”, diyerek boyattım. Aslında ben de demek ki içten içte inanıyormuşum söylenenlere.

Haberin Devamı

Pandemiyi kuaföre gitmemek için bahane yaptım. Bu sefer sanırım, kendi üstümdeki inisiyatifim, çevre baskısına galip gelecek.

Kimsenin çevre baskısı olmadan, sevdiklerimizin güvenli alanı olabilmek ne kadar yetişkince bir tavır…

Düşüncelerimizi belki de itirazımızı paylaşırken sözlerimizin mayasının şefkat olması ne kadar önemli.

İnsan kendini bile tam tanıyamazken, karşımızdakinin kaçta kaçını görüyoruz ve hayatlarına dair ne biliyoruz ki, evlerinden içeri dangur dungur girmeye çalışıyoruz?

Başkasının “evine” girerken, sokak kapısında ayakkabılarımızı çıkarmamız iyi olmaz mı?

Derinlikli, sahici bir ilişki aklımıza gelen her şeyi o anda söylemekten geçmiyor, galiba karşımızdakine kulak vermek, onun özerkliğini kabul etmek, kendimizi ona dayatmadan paralel yürüyebilmekten geçiyor.

Var mı başka bir yolu?

Sıradaki haber yükleniyor...
holder