Giriş
Geçtiğimiz hafta bu köşede trafik sigortası ile ilgili bir yazı yazmıştım.
Yazı sosyal medyada çok ilgi çekti. Vakit buldukça sosyal medyada paylaşılan yazılarıma gelen yorumlara cevap vermeye çalışıyorum.
Bu yorumlardan kendimce pay çıkarıyorum ve toplumun konu ile ilgisini, bilgisini tartabiliyorum. Bir okurum yazıyı okuduktan sonra, “10 yıldır ödüyorum, 6-7 bin TL boşa gitti, bu modern bir soygun” demiş. Ve bu yoruma diğer bir okurum kasko ile trafik sigortasını karıştırmış ve ‘Trafik sigorta vergisini artırarak devlet avantasına bakıyor’ diyen bile var.
Öncelikle şunu belirtmeliyim, trafik sigortası bir vergi türü değildir. Bütün dünyada bu sigorta yapılıyor. Eğer araçla yurt dışına çıkacaksanız orada geçerli olan trafik sigortasını yaptırmak zorundasınız.
Yurt dışından ülkemize giren araçlar da aynen bu sigortayı yaptırmak zorunda.Bu sigorta karşı tarafın zararını karşılıyor. Fakat devlet fiyatlara tavan getirdi, yani piyasada belirleyici olan devlet. Sigorta şirketlerine ise sadece tazminatları ödemek kalıyor.
DEĞER KAYBI TAZMİNATINDA AVUKATLARA DİKKAT!
Bir acente dostum aradı. Olay gerçektir. İsimleri bellidir. Bir sigortalı kaza sonrası aracını servise bırakıyor. Servis de aracın sahibinin bilgilerini işbirliği içindeki işsiz avukatlardan biri ile paylaşıyor. Avukat servisten aldığı bilgi doğrultusunda sigortalıyı arıyor, “Aracınızın değer kaybı var. Bu parayı sigorta şirketinden sizin için alırım” diyor.
Sigortalı ise, “Size neden güveneyim” diyor. Avukat ise, “Paranızı peşin olarak iban numaranıza hemen göndereyim siz de belgeyi imzalayın” diyor. 600 TL’yi hesaba geçiyor. Sigortalı memnun. Konuyu acentesi ile paylaşıyor. Acentesi de konuyu araştırıyor. İşsiz avukatımızın sigortalı adına X sigorta şirketinden 2 bin 500 TL’ye yakın Değer Kaybı Tazminatı aldığını öğreniyor. Sözün özü, kaskonuz var ve kaza yaptınız.
Aracınız yeni ise acentenize veya sigorta şirketinize kendiniz başvurun. Değer Kaybı tazminatınızı 600 TL olarak değil, 2 bin 400 TL olarak hepsini siz alın!
